Hayal'den;
Ölüm de doğum gibi bir mucizedir. Bizi hem insanlardan ayırır, hem de kavuşturur. Ama nedense sadece ölenin ardından üzülmeyi seçiyoruz. Bu ikinci ihtimal zaten bizler için pek te önem arz etmiyor. Biz sadece kendi dünyamızdan meshulüz.
Çok benciliz. Bu bizim elimizde olan bir şey değil. İnsan olmaktan geliyor. Birilerini gerçekten sevdiğimiz için bile sevmiyoruz. O kişileri sevmenin bize ne kadar yakışacağını düşündüğümüz için yapıyoruz bunu. Ama gerçekten de bir düşünürsek. Ailemizden birini veya kendimizi sevmek zorunda hissettiğimiz herhangi birini, bir an için insan olarak sevip sevmediğimizi sorgularsak gerçek sonuçlara varmaz mıyız?
Hiç annesini sevmeyeni gördünüz mü? Küçük yaşımızdan beri sevmek zorunda kaldığımız kişiler hep olmuştur. Ya onları tanımıyorsak veya tanıdığımızı sanıyorsak? Birini tanımadan sevemezsiniz. Evet belkide kardeşimi tanımıyorum. Ama onu sevdiğimden insan olduğum kadar emindim.
Toprak bazı canlılara hayat verir. Ama bugün benim canımdan can koparıyor. Tanrı aşkına! O küçücük tabut için bu kadar kazmanıza ne gerek vardı? Zaten ölüler her sene gittikçe toprağın altına göçüyor. Bunu dile getirmeye bile çalışmayacağım. Çünkü beni dinlemeyeceklerdir. Tamam, son zamanlarda biraz saçmalamış veya insanların saçma bulduğu bazı davranışlar sergilemiş olabilirim. Ama bu ben her birşey anlatmaya çalıştığımda sinir krizi geçirdiğimi sanıp doktoru çağırmak için bir bahane olamaz.-İnsanın kendi kardeşinin cenazesine gelmemesi normalde bayağı düşüncesiz veya kalpsiz biri olmasını gerektirirdi.
Canım annem bu durumda bile bizi germeyi nasıl beceriyor? Gözümüzdeki yaşların kurumasını bekleseydin keşke ama seni tanımasaydım sinirden durduk yere ablama sardığını falan düşünürdüm. Belki de çoğu insanı tanıdığımı düşünüyorum.
-Onu sevdiğini söylerdi. Ama Mine'nin sevgi hakkında birşey bildiğini de zannetmiyorum. Kıskançlık, kardeş sevgisinin üzerine bir duygu olmuş onda. Ona her şeyi, her imkanı vermiştik. Bencil.
Toprak tamamen kapatıldığında elimde sıkı sıkı tuttuğum gülü nazikçe mezarın üzerine bıraktım. Elimin üzerindeki kanı gördüm. Sanırım annemin dediklerine o kadar sinirlendim ki elimdeki gülün dikenlerini hissedemedim. Ama artık farkına varınca acısı gelmeye başladı. Cebimden bir mendil çıkarıp kimse görmeden avuç içimde mendili iyice sıktım. Annem yanıma gelip kolumdan çekerek dua okumamız gerektiğini söyledi. elimdeki mendili tekrar katlayıp cebime koyduğumda elimin yara içinde olduğunu gördüm. Ellerimizi açıp dua ettik. Ve biter bitmez tekrar mendille gizledim.
-Bugün iki evladımı kaybettim. Hem de her anlamda. Yalnız aralarındaki fark birini gerçek anlamda toprağa vermiş olmam.
Annemin adı Defne Aydıner. Üniversiteden işletme mezunu olduktan sonra babamın yanında çalışmaya başlıyor. Böylece tanışıyorlar ve evleniyorlar. Babam her zaman akıllı ve ciddi bir adam olmuştur. Ona bir keresinde annemi sevdiğini ne zaman anladığını sorduğumu hatırlıyorum. Bana "Bizimkisi bir mantık evliliğiydi güzel kızım. Gerçekte aşk diye bişey yoktur biliyor musun? İnsanlar bazı şeylere katlanabilmek amacıyla aşk denen şeyi kendilerine savunurlar. Ama hayır. Kimse vazgeçilmez değildir." demişti. Babamınki belki mantık evliliğiydi. Anneminkiyse tek taraflı bir aşk evliliğiydi. Ve kesinlikle bir kontrol manyağıydı. İşinden olsa gerek. Bu yönünü çoğu zaman örnek almam gerektiğini düşünüyorum.
Annemi susturmak istiyordum. Öfkeden gözlerimi yumdum ve Cemre omzuma kolunu dolayıp fısıldadı." Unutma, o acı çekiyor Hayal."
Mezarlığın çıkışına doğru yürümeye devam ettik ve bir süre sonra durdum. Etraftakilerin bana baktığını hissedebiliyordum.Hafiften gülmeye başladım. Ve kendimi durduramadım. Gözlerimden yaşlar akarken gülmeye devam ediyordum ve en sonunda kahkaha atmaya başladım. Ortada komik hiçbirşey yoktu. Kimse de beni durdurmaya çalışmadı. Herkes öylece bana bakıyordu. Aslında gülmemeye çalışıyordum ama sinirlerim bozulmuştu. Birden sustum. Ve Cemre'nin yüzüne bakıp sessizce.
"Onun acı çekebileceğini zannetmiyorum." dedim.
Yürümeye devam ettik ve arabaya bindik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darmadağın
Mystery / ThrillerVarlıklı bir ailenin 2. kız çocuğudur Hayal.İnsanlarla arasına hep mesafe koymuştur. Çoğunlukla iyi biri olmaya çalışırken herşeyi mahveder. 17 yaşında cesur, akıllı ve güzel bu genç kız ablası Mine ve tek arkadaşı Cemre ile yakındır. Emre, hayat ha...