*
Genç kız at kuyruğu şeklinde üstten topladığı sarıya dönük açık kahverengi, uzun saçlarını eliyle sıkılaştırıp düzeltirken saklandığı çalıların arkasından İntikamcılar üssüne bir bakış attı. İçeri girmesi ve hedefini vurması için gereken yolları kafasında planlıyordu. Sonunda ölecek bile olsa, onu öldürdükten sonra ölecekti. Görevi buydu, ölmek pahasına bile olsa Natalia Romanova'yı öldürmek.
Sonuçta o Kızıl Oda'dan mezun olduktan sonra kaçmış, Shield ile çalışmaya başlamıştı, değil mi?
Kendisini bunu yapmanın doğru olduğuna ikna etmeye çalışıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. Alyona Andreyev, sadece ona verilen görevleri yerine getiren, henüz 20'sinde olan bir rus ajanıydı. Başka şansı yoktu, olamazdı.
Bir ucu beline bağlı olan halatın kanca şeklindeki ucunu üssün sol kanadının çatısına doğru fırlattı. Halatı çekip sağlamlığından emin olduktan sonra ona tutunarak binanın üstüne doğru çıkmaya başladı.
Çatıya ulaştığında derin bir nefes aldı ve kancayı çekip çıkararak belindeki yerine geri astı. Havalandırmadan içeri girecek, bütün havalandırma yolları boyunca dolanarak onu bulacak ve yapması gerekeni yapacaktı. Sonrasında ise... Sonrası için bir kaçış planı yoktu. Kendini kafasında çoktan buraya ölmeye geldiğine kodlamıştı. Belki ölüm de onun Ruslardan kaçış yoluydu?
Etrafına bir bakış atıp onu görecek hiçbir kamera olmadığından emin olduktan sonra üzerindeki siyah tulumun arkasına doğru uzandı ve beline asılı olan tornavidayı alarak havalandırmanın vidalarını sökmeye başladı. İşini hızla ve ustalıkla hallettikten sonra kapağı yavaşça çekip çıkardı ve kenara koydu. Küçük bir yapısı olması iyiydi, içeri kolaylıkla sığardı.
Derin bir nefes aldıktan sonra ayaklarını aşağıya doğru sarkıttı ve yavaşça kendini havalandırmanın içine bıraktı. Şimdi dizleri ve ellerinin üzerinde duruyordu.
Uzun havalandırma yolu boyunca elinden geldiğince sessiz bir şekilde ilerledi ve gördüğü ilk kapağın üstünde durdu. Aralıklı kapaktan aşağıdaki odaya bir göz atarak dinlemeye başladı. Hiçbir ses yoktu, burada kimse yokmuş gibi gözüküyordu.
Derin bir nefes alıp tüm cesaretini bir kez daha topladıktan sonra yoluna devam etmeye başladı. Sayısız odadan geçti, çoğu ya boştu ya da onun istediği kişi odalardan birinde değildi.
Belki de şuan üssün içinde bile değildi?
Karamsarlığa gerek yok, diye düşündü. Bir şekilde onu bulacak ve görevini yerine getirecekti. Bunu her zaman yapardı.
Biraz ilerisinde bir havalandırma kapağı daha gördüğünde durdu ve eğilip içeriye bakmaya başladı. Burda kaç oda vardı? Bu gidişle onu bulması birkaç gün süreceğe benziyordu.
"Davetsiz misafirimizi buldum, Captain. Sol kanatta, spor salonunun havalandırmasının içinde."
Duyduğu erkek sesi ile afallarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Havalandırma aralığından tekrar aşağı doğru baktığında birkaç koşu bandı ve diğer spor aletleriyle karşılaştı.
İçinden bir küfür savurdu, burda kimse yoktu, onu nasıl bulmuşlardı?
Dar havalandırma tünelinde vücudunu zar zor geriye doğru döndürerek geldiği yolu hızla dönmeye başladı. Burdan çıkması gerekiyordu.
"Hareket halinde, birazdan dinlenme odasının üstünden geçecek. Sizi beklememi mi istersin yoksa icabına bakayım mı?"
Genç kız gözlerini sıkıca kapatırken sıradaki hareketini düşünmeye çalışıyordu. Bu işin tünellerden giderek hallolmayacağı belliydi.
Sesin dediği gibi dinlenme odasına ait olduğunu düşündüğü havalandırma kapağının üstünde durdu ve dirseğini hızla kapağa geçirerek kapağın aşağı düşmesini sağladı. Vakit kaybetmeden kendini aşağı doğru bırakarak odaya girdi. Ellerini beline atarak iki silahını birden çıkardı ve her türlü tehtide karşı hazır bir pozisyona geçti.
Odanın kapısını yavaşça aralarken başını dışarı çıkardı ve koridora bir bakış attı. Kimsenin etrafta olmadığına emin olduğu sırada havada uçan küçük drone'u yeni görüyordu.
"Sanırım... Oda beni buldu."
Sesi tekrar duyduğunda gözlerini kıstı ve drone'a iki kez ateş ederek onu yere indirdi. Şimdi çok daha iyi.
Geniş koridorlarda temkinli bir şekilde ilerlerken endişe onu ele geçirmeye başlıyordu. Karşısına birilerinin çıkması an meselesiydi. Hem o ses ne demişti? Captain diye seslendiği kişinin Captain America olduğundan emindi. Onunla dövüşebileceğini ise hiç sanmıyordu.
Sağ koridora doğru dönüp gördüğü kişi ile tekrar yerine dönerken sırtını duvara yasladı. Ne yani, kızıl kadın gerçekten bu kadar yakınında ve tek başına mıydı?
"Onu bulmak üzereyim Sam, endişelenmeyin."
Kadının sesini duyduğunda sırıttı. Tabi önce ben seni bulmazsam.
Silahlarını hazırladı ve vakit kaybetmeden tekrar sağa doğru dönerek kadına ateş açtı. Ya şimdi ya hiçti.
Natalia veya onun tercihi ile Natasha çevik hareketlerle çekilip bulduğu ilk odaya girerken Alyona buna şaşırmamıştı. Tabiki bunun kolay olmasını beklemiyordu.
Sinirle soluyarak koridorda ilerledi. Natasha'nın girdiği odaya adımını attığında ise bir tekme sağ eline gelerek silahlarından birini düşürmesine sebep oldu.
Afallamadı veya vakit kaybetmedi, böyle bir şansı yoktu. Sol elindeki silahını kızıl kadına doğru yöneltirken düşünmeden ateş etti. Ona iki elinide en iyi şekilde kullanması öğretilmişti.
Natasha Romanoff bir kez daha karşısındakini şaşırtmayarak bundanda sıyrılmayı başarmıştı.
"Ne istiyorsun?"
Karşısındaki genç kıza kaşlarını çatarak baktı ve onu hızlı bir şekilde baştan aşağı süzdü. Üzerindeki bu tulumsu üniforma gözüne oldukça tanıdık geliyordu.
"Ölmeni."
Alyona bir kez daha ona ateş açtığında Natasha daha fazla bu oyuna katlanamadı ve bir tekme daha atarak kızın diğer silahınıda elinden düşürdü, onu yere yatırdı. Nerdeyse aynı boyda olmalarına rağmen kız ondan daha minyon ve çok daha tecrübesizdi.
Natasha bileğini dudaklarına götürüp kıyafetindeki mikrofona doğru konuşmaya hazırlanırken Alyona nefes nefese bir şekilde yattığı yerden onu izliyor, aynı zamandada kalkmak için birkaç hamlede bulunmaya çalışıyordu.
"Steve, küçük misafirimizi yakaladım."
-
Diğer yazdıklarıma göre benim için biraz daha farklı bir şey oldu, en azından karakter açısından. Umarım hoşunuza gider(:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Room || Steve Rogers
FanfictionNe yazık ki Kızıl Oda'da büyüyen tek genç kız Natasha Romanoff değildi. {30.05.2019-?}