~1. Bölüm~ // Zeytin gözlü küçüğüm...//

671 28 1
                                    

Yeni hikayem ile karşınızdayım ^_^ Votelerinizi eksik etmeyin ^_^

Karşımda büyümüş de küçülmüş olan bu minik oğlanın yanaklarını sıkma isteğimi geri çevirememiştim. Onun hafif tombul yanaklarını ellerimle sıktığımda "Noona! Ne yapıyorsun? Ben kocaman adam oldum artık"demesiyle yüzümdeki gülümseme daha da artmıştı. "Noonan seni çok sevdi küçüğüm" Bana parıldayan gözlerle bakarken onu ağlatan şeyi gerçekten merak etmiştim ama yine de sustum. "O zaman..."dedi sonra parmaklarını saymaya başladı. "Noona, 12 yıl bekler misin?" Ne olduğunu anlamamıştım. "Neden ki küçüğüm?"

"Çünkü ben o zaman evlenebilirim" Küçük bir kahkaha attım. "Ama ben o kadar beklersem yaşlanır, çirkin olurum."

Bana o şirin gözlerini büyüterek baktı."Sen asla çirkin olmazsın noona" "Hımmm"dedim ona gülerek. "Şimdi sana bir soru soracağım ama ağlamayacaksın yine." Kafasını sallaması bile şekerdi bu çocuğun. "O zaman Küçük Woo'm şöyle bakalım, sen neden burada yalnızsın? Neden ağlıyorsun?" Gözleri dolmaya dudakları titremeye başlamıştı. Dolu dolu gözlerini bana dikti. "Noona, kayboldum"

"Bunun için neden ağlıyorsun ki? Ben de küçükken çok kayboldum ama annem ile babam beni hep bulurlardı."

Bana inanmayan gözlerle bakarken onun saçlarını karıştırdım "Gerçekten"

Yüzüne yayılan gülümsemesi tüm dünyamı aydınlatıyordu sanki. 'hemen evlenip bir çocuk yapmalıyım' diye düşünüp kıkırdadım. Konuşurken yaslandığım ağaçtan kalkıp üzerimi silerken küçüğüm de kalkmış ve benim yaptıklarımı yapmaya başlamıştı. "Şimdi..."dedim ona bakıp onu aramaya başlamışlardır diye düşünüyordum. "Ne yapalım istersin? Ama uzaklaşmayalım" Bana usulca kafasını sallayan küçüğüme eğildim "Bu kadar uslu olmamalısın" Bana zeytin çekik gözlerini kocaman açarak bakarken küçük dudaklarını araladı. "Annem yaramazlık yapmamam gerektiğini söylüyor noona. Oysa ben koşmak çimenlerde yuvarlanmak istiyorum." Gülümseyerek ona bakarken küçük bir "Oof" nidası çıkardı. Nerden rastlamıştım ben bu şirin şeye? Gördüğümden beri eksik olmayan gülümsememle küçük ellerini kavradım. "Istersen birazcık yaramazlık yapalım" 

Bana gözleri parıldayarak bakan küçük Woo ellerimi bırakmış ve boynuna dolamıştı. Gülümseyerek ona sarılırken "Sen harikasın noona!"diyen sesini duymuştum. Küçük bir kahkaha atarken "Böyle yaramazlık yapılmaz ama"demiştim sarılmasını kastederek. Hemen geri çekilen Woo dizlerimde biten eteğimi çekiştirmeye başlamıştı. "Heey küçük"dedim ona sahte bir kaş çatmayla. "Eteğimi çekiştirmek yok" Bu dediğimle küçüğüm hemen bırakmıştı. "Hadi noona bizi bulmadan yapalım şu yaramazlıkları" Onun bu dediğiyle yüzümdeki gülüş iyice artmıştı. Ellerini tutarak parka doğru ilerlemeye başlamıştık. Bir anda duran Woo ile duraksamıştım. "Hadi küçüğüm"dedim ona. O ise bir noktaya sabitlenmiş gözleriyle bakıyordu. "Noona"dedi sakince. Ona gülerek bakarken "Küçüğüm?"dedim soran bir ses tonunda. "Ben aşık oldum"diyen küçük Woo'a bakarken içimdeki gülme isteğini göndermeye çalışıyordum. "Her gördüğün kıza aşık olamazsın sen Hyun Woo"dedim ona.

Dudaklarını büzerek bana bakarken "Önce yarış yapalım mı?"dedim. Gözleri gülerek büyürken "Yaramazlık!"diye bağırdı. Ardından devam etti tabii "Noona beni yakalayamaz! Noonaaa! Beni yakalasana! Hadi ama noona!" Onun kahkaha atarken koşmasını yavaş adımlarla takip ediyordum. Onu kaybetmemem gerekti. Yavaş adımlarımı hızlandırıp ona yaklaştığım da arkasına baktı "Eyvah noona!"deyip daha da hızlanırken ben de yüksek sesle gülüyordum. Iyice yaklaştığımda "Noona lütfen"demeye başlamıştı. "Oyunbozanlık yok küçüğüm"dedim gülerek. "Off ama yaa! Sen benden daha büyüksün tabi yakalarsın!" Onun bağırarak söylenmeleri oldukça hoşuma gidiyordu. "Sen bana yaşlı mı dedin? Hani ben yaşlanmazdım?"dedim olduğum yerde durarak. Eğer tahmin ettiğim gibi bir çocuksa kesinlikle gelirdi ki bana koşarak gelen küçüğüm bunu kanıtlamıştı. Ona gülümseyerek bakarken o kollarını boynuma dolamıştı. Gülerek geri çekilirken "Yakaladım seni küçük"dedim. Suratını aşan küçüğüm "Ama bu haksızlık! Noona sen hile yaptın!" deyip duruyordu. Gülmekten artık yüz kaslarım ağrımıştı. "Peki pe-"derken o çoktan neşeli kahkahalarını atarak kaçmaya başlamıştı. "Bu sefer yakalayamazsın noona! Noona! Ahaha noonaaaa!" Onun bu neşeli halleri beni küçüklüğüme götürmüştü.

//Geçmiş//

Küçük babasını saatlerce konuşup, şirinlikler yaparak ikna etmişti. Arabada ilerlerken babasını izleyen küçük Mia "Sen harikasın babacım"diyordu sürekli yada "Seni seviyorum aşkım". Arabanın durmasıyla bakışlarını cama çevirdi ardından sevinç çığlıkları atmaya başladı. Gülerek babasının elini tutup parka doğru ilerlerken "Babacım beni sallar mısın?"dedi. Adam ona gülümseyerek bakarken "Peki prenses"dedi. Mia koşarak boş bir salıncağa oturdu ve babasını bekledi. Kendisini sallayan babasına gülücükler atarken bir yandan da bağırıyordu. "Hadi ama babaaaa! Bu kadar alçak olmaz! Daha yükseğe! Çok çok yükseğe!" Adam küçük kızına dinliyor, sorularına cevap veriyordu sallarken. "Nereye kadar?"dedi kızına. Küçük Mia tekrar bir sevinç çığlığı attı ardından bağırarak "Bulutlara kadar baba!"dedi.

//Geçmiş Son//

Hatırladıklarım gülmemi sağlarken bir yandan da "Woo?"diye bağırıyordum. Onu çok sevmiştim. Onun korku ve telaş dolu bir sesle "Noona"diye bağırmasıyla güldüm. "Canavar değilim küçüğüm" Omuz silkerek koşan küçüğümü izlerken o arkasına dönmüştü. "Noona! Hadi ama nasıl yakalayamazsın beni!"diye bağırırken koşuyordu. Onun birisine çarpacağını anladığımda tüm sesimle bağırmıştım "Hyun Woo!" O ise adını tam olarak söylediğim için yeniden arkasına dönmüştü. "Önüne bak küçüğüm!" diye bağırıp yanına vardığımda adamın bacağına çarpmıştı bile. Çarptığı şeyle duraksamıştı haliyle. Gözlerini büyüterek karşısındaki adama bakıyordu küçüğüm "Ne oldu küçüğüm?"deyip onu kendime çekip sarıldım.

"Allahtan düşmedin" Ardından çarptığı adama dönmeden "Özür dileriz"dedim. Woo hala büyümüş gözlerle adama bakarken merakla bakışlarımı çevirdim. Uzun boylu kara göz kara kaş oldukça fit olan genç bir adamdı bu ama asıl sorun üzerinde siyah takım elbiseydi. Gülerek ona bakarken mafya bozuntusu kaşlarını çatmıştı. Dudaklarımın arasından küçük küçük kahkahalar kaçıyordu artık. Ne için bir insan parka takım elbiseyle gelirdi ki? Sonra bakışlarımı küçüğüme çevirdim. Zeytin gözleri titriyordu. Birden aklıma gelen organ mafyaları ile küçüğümü kucağıma almış ve tabanlara kuvvet koşmaya başlamıştım. Korkuyla açılan gözleri şimdi şaşkınlıktan açılmıştı küçüğümün. Bir ağacın arkasına geldiğimizde saklanmıştım. "Noona ne yaptın sen?"dedi küçüğüm. "O takım elbiseli mafya bozuntusu belki de gerçekten mafyadır küçüğüm"

Küçüğüm bana bakarken ellerini kafasına getirmiş kaşıyordu. "Bitlendin mi sen?"dedim gülerek. Gözleri kocaman açılırken "Noonaaaa!"dedi kızgınca. Ona omuz silkinip gülümsedim. "Ben bitli değilim! Sadece babam düşünürken böyle yapar!" Bana açıklama yapan küçüğüme baktım. "Sana inanmıyorum" Bana bakan gözlerini kıstı "Noona!" "Demek baban da bitli" "Noona!" Onun sinirli bir şekilde babasını koruması çok hoşuma gitmişti.

Ben de babamı çok seviyordum. "Tamam tamam"dedim onun saçlarını karıştırarak. "Benimle evlenmekten vazgeçmedin değil mi?" Bana bakan gözleri aydınlandı tekrar. "Imkanı yok!" Biz gülerek konuşurken aklım hala o adamdaydı. Allahtan Woo yalnız değildi diye düşündüm yoksa çoktan arabaya bindirilmiş bir sedye- yok yok bunları düşünmemeliyim şuan benim yanımda sonuçta. Sıkıca ona sarıldım, birkaç saatte nasıl bu kadar alışmıştım bilmiyordum ama çocukları her zaman severdim. Eh Woo'da biraz da şeytan tüyü vardı sanırım. Ben ona sarılarak konuşurken o da kollarını boynuma dolamıştı. "Keşke hemen büyüsem"diye mırıldanan küçüğüme merakla baktım. "Çünküüü" dedi 'ü'leri uzatarak. "O zaman hemen seninle evlenebilirim" Küçük bir kahkaha attım bu dediğiyle. "Hayır, hayır"dedim gülerken. "Küçükken keşke büyüsem sakın deme! Oyun oyna ve eğlen!" "O zaman büyüyünce de evlen"dedi gülerek. Başımı salladım ona. "Noon-"derken bir anda susması ile şaşkınca ona baktım.

Gözlerini kocaman açmış arkamıza bakıyordu. Gözlerimi arkaya çevirdiğimde gördüğüm mafya bozuntusu ile daha sıkı sarıldım Woo'a. "Onu benden alamazsın"dedim sinirli bir ses tonunda. Bu sırada adam "Hyun Woo!"diye adeta kükremişti. Bu adam Woo'nun ismini nerden biliyordu ki? Kızgın gözlerle ona bakarken "Gel buraya!"diye bağırdı Woo'a. "Ona bağıramazsın!" diye bağırdım ben de. Küçüğüm ise "Noona"demişti. Ardından karşımdaki adam küçüğümü hızla kollarımdan aldı. Içimdeki ağlama hissini sindirmeye çalışırken "Küçüğüm"dedim. Küçüğüm... Birkaç saatte bana dünyaları unutturan küçüğüm... Saatlerce gülmemi sağlayan küçüğüm... 12 yıl sonra benimle evlenmek isteyen küçüğüm... Gözyaşlarımı silen küçüğüm... Zeytin gözlü küçüğüm... 

~ KÜÇÜĞÜM ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin