2.1 , i'm really straight

3.2K 349 235
                                    

Beyaz, kör edici ışık huzmesi saniyelik olarak sardı etrafımı. Yer kavramımı yitirmiştim. Bir kaç saniyeliğine etrafı ölüm sessizliği kaplamış, nefes dahi alamamıştım.

Ardından etrafımı yoğun ve hareketli bir müzik sesi kapladı. Gitgide yükselen müzik sesiyle beraber ağır tütün ve alkol kokusuyla harmanlanmış hava her geçen saniye daha da belirginleşmeye başlamıştı. Ardından beyaz ışık yerini farklı kombinasyonlarla yanıp sönen renkli ışıklara bıraktı. Ellerimin ve dizlerimin altındaki sert zemini hissedebiliyordum. Görüşüm tamamen bulanıktı. Etrafta ciddi bir hareketlilik vardı ama ne olduğunu çözmek o an için imkansız gibiydi.

"Hey Taehyung!" Adımın seslenildiğini biraz daha net duyabilmeye başladığımda etraftaki olaylar git gide netleşmeye başlanmıştı. Etrafımı saran kalabalık her yerde yankılanan müziğe uygun bir ritimde dans ediyor, bazıları ise sadece sallanarak şarkıya eşlik ediyordu.

"Taehyung!" Sırtıma değen elle kendime geldiğimde yere dizlerimin üzerine çökmüş bir durumdaydım. "Neyin var, iyi misin?" Kafamı kaldırıp, netleşen bakışlarımı sesini duyurmak için oldukça bağıran kişiye çevirdim.

Jeongguk yanımda eğilmiş endişeli gözlerle beni süzüyordu. Jeongguk yanımdaydı. Geniş bir konser alanındaydık, ve bebeğim yanı başımdaydı.

Anın getirdiği heyecanla ellerimi yerden çekip Jeongguk'un boynuna doladım. Uyguladığım kuvvetin etkisiyle geriye düşüp taşlarla kaplı zemine oturdu, ellerini arkasına düşmemek için yere yasladı. Ne olduğunu umursamıyordum. Kollarını belime yerleştirmemiş olması bile boştu o an. Başımı boyun girintisinden çekip yüzüne baktım bir süre. Benim tanıdığım Jeongguk'tu. Kestane rengi orta uzunlukta saçlar, yuvarlak gözler ve her an canlı bakışlar. Ağır basan özlem duygusuyla kiraz pembesi dudaklarını öpme isteğime karşı koyamıyordum. Gözlerimi yüzünde dolaştırmayı bırakıp öpmek için dudaklarına uzandım.

"Hey hey abicim n'apıyorsun?" Arkasındaki ellerinden birini alnıma yerleştirip daha fazla ilerlememi önlemişti. "Sen beni öpmeye mi çalıştın az önce?" Anlamıyordum, Jeongguk'um o olmalıydı. Aynı onun gibiydi.

"Taehyung ibnesinde haberimiz mi yok?" Arkadan gelen tanıdık sesin sahibine kafamı kaldırıp baktığımda Hoseok, görmeyi en son beklediğim kişiydi. Görmeyi en son beklediğim halde, en son kişi. Bacaklarını sıkıca saran kargo pantolonu üstünde kendisine yaklaşık üç beden büyüklükte salaş bir tişört giymişti. Aralarda ince örgüler bulunduran kırmızı saçları dağılmış ve yer yer terden ıslanmıştı. Yanında kahverengi saçlı aşırı güzel bir kız vardı, sarmaş dolaş bir şekildelerdi. Üstünde kesinlikle takım elbise yoktu ve saçları sarı değildi.

Olaylar yine karışmaya başlamıştı. Bir rüyadan farklı bir rüyaya atlıyor gibiydim. Her şey karmakarışıktı. Jeongguk kollarımdan tutup kendisiyle beraber beni de kaldırdığında etrafa daha net bakabilmiştim. Sahneye bakmak ışıklar yüzünden hala çok zor geliyordu. Gerçekten ciddi bir kalabalık vardı ve biz en önlerdeydik. Yanındaki kızla beraber Hoseok etrafımızı saran rap şarkının sözlerine soluksuz eşlik ediyordu. Hemen yanında tanımadığım birileri vardı. Onların yanında ise Jimin, bir kız ve Seokjin deli gibi dans ediyorlardı. Yani Jimin gözlerini sahneden ayırabilirse onların dansına eşlik ediyor demek daha doğru olur sanırım. Kalabalık bir arkadaş grubu gibilerdi, tanımadığım kişiler sürekli Hoseok ve Jimin'e bir şeyler söylüyordu ve çok yakın görünüyorlardı.

"Taehyung şu sağdaki sarışını sen mi alıyorsun ben mi kapayım?" Önümdeki çocuğun adımı seslenmesiyle önüme döndüğümde ne olduğunu çözmeye çalışıyordum hala. Onu tanımıyordum bile. Gösterdiği yerdeki kıza baktığımdaysa asla ilgimi çekmemişti.

everyday ; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin