Hoş geldiniiz! Başlama tarihini buraya bırakmak istiyorum zaman geçtikçe dönüp bakacağım be "vay be!" diyeceğim. Kendime istikrar size de keyifli okumalar diliyorum.🌸
30.06.19"Selam,ben Nefes! Çok mu sıradan bir giriş oldu? Merak etme hayatım o kadar sıradan değil,yani en azından ben öyle umuyorum. Bu günlüğü bulan sen.. Sana sen diye hitap etsem bana kızmazsın değil mi? Zaten ölülere kızılmaz ki. Evet,doğru şu an okuduğun bu satırları ölü bir kadın yazdı. Niye yazdım diye merak ediyorsun sanırım,o zaman sana hayatımı anlatsam sanırım istediğin açıklamaya ulaşırsın. Belirttiğim gibi ben Nefes,ailemi 5 yıl önce kaybettim. Bir dedem var adı Tufan. Lütfen ona ben gittikten sonra bakmaya git olur mu? Eğer uzaktaysan da ara. Onun benden başka kimsesi yok,benim de ondan.. Doktorum ben,hayat kurtarmak,bir insanın gülümsemesine sebep olmak en büyük hayalimdi ama kendime bile çare olamazken başkalarına nasıl olabilirim? Hastalığımı 3 yıl önce öğrendim.. Ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum. Öğrendiğimden beri içimde tek bir korku var,hayır ölmek değil. Unutulmak.. Ben bu satırları unutulmamak için yazıyorum. Sen okuduğun sürece unutulmaz olacağım,hikayeme ortak olduğun için teşekkür ederim."
Siyah kapaklı günlüğümü çantama koymadan hep yaptığım gibi yine ilk sayfayı okudum. Ne zaman ne yaptığımı hatırlamak istesem açar okurum,bana kendimi hatırlatır. Göçüp gitmeden önce ne yapmak istediğimi hatırlatır,her anımı dolu dolu yaşamam gerektiğini.. Kim bilir belki bu uçaktan inecek kadar bile zamanım yoktur. Günlüğümü çantamın bir köşesine fırlatıp kafamı cama çevirdim. Hala bulutların üzerindeydik,uçağımın iniş yapmasına az kalmıştı o yüzden alabildiğine bulutla,huzurla doldurmak istiyordum içimi. Bu geldiğim son şehirdi,ya son nefesimi burada verecektim ya da Tufan dedemin yanına gidecektim,ölümle uzun süredir saklambaç oynuyoruz belki beni burada sobeler. Çok bekledim sobelenmeyi,çok da istedim. Doktorlar ve dedem sandılar ki beni ölüm korkusu yedi bitirdi ama beni asıl bitiren zamanını bilmemekti,söyleyemedim. Ne kadar az insan bilse o kadar iyidir dedim,tüm arkadaşlarımdan uzaklaştım,numaramı değiştirdim hatta Tufan dedemle taşındık bile,son bir yıldır da geziyorum. Birazdan son şehirime ineceğim,son maceram başlayacak. Bir yıl içinde gitmediğim şehir,almadığım isim olmadı. Kimseye gerçek adımı bile söylemedim,hayatlarına girmedim,hayatıma almadım sadece yüzlerindeki gülümseye sebep oldum,iyilik yapmaya yardım etmeye çalıştım. Kimsenin ben gittikten sonra üzülmesini istemiyorum çünkü "Bir Nefes vardı,acaba şimdi ne yapıyor?" demelerini de. Bunları yine fazla düşünmemek adına gözlerimi kapatıp arkama yaslanıyorum,hoş buldum Trabzon!•
Çocukluğumdan beri yağmurda yürüyüş yapmayı çok severim,Trabzon benim gelişimin şerefine bu konuda epey cömert davranıyor. Elimdeki küçük valizimle dakikalardır yürüyorum ama şikayetim yok. Karadeniz'in mis gibi havasını almak,saçlarımda yağmur damlalarını hissetmek bana yaşadığımı da hissettiriyor. Yanımdan sayısız araba hızlıca geçip gidiyor,insanlar dikkatsizce birbirine çarparak ilerliyor. Hepsinin varacağı bir yer var,bir bekleyenleri var. Kendime bakıyorum da ne bekleyenim ne varacağım bir yer var. Kafamı hafifçe yukarı kaldırıp gülümsüyorum. Belki de Trabzon halime ağlıyodur.
•
"Tamam İhsan bey,teşekkür ederim" deyip ev sahibimin elinden anahtarlarımı aldım. İhsan bey oldukça samimi bir gülümsemeyle elimi tek elinin üstüne koydu,diğer eliyle de okşayarak "Bey değil amca de kızım,hayırlı olsun. Bir şey olursa ben şu aşağıdaki evde oturuyorum." dedi.
Ben de samimi bir şekilde ona gülümsedikten sonra evimle beni yalnız bırakarak gitti. Biraz önceki yağmurdan eser yoktu güneş ben ve evimi aydınlatıyordu. Bir otelde kalmaktansa doğayla iç içe olmayı tercih edip köy evini seçmiştim. Şanslıydım ki İhsan Amca da evini kiraya veriyordu. Evimin dışında bir sürü ağaç ve benim meyve sebze ekebileceğim toprak vardı. Evin arka tarafında küçük bir masa ve salıncak bulunuyordu. İhsan Amca'nın eşyaları vardı evde ama istersem kendi eşyalarımı koyabileceğimi söylemişti,bence gerek yoktu. Evim beyazdı,bembeyazdı. İnsanın içini açıyordu. Bavulumu sürüye sürüye evin kapısına geldim. Elimdeki anahtarlık nedendir bilmem bana değişik bir mutluluk veriyordu. Kilit kısmına sokup çevirdiğimde kapının açıldığına dair ses kulaklarıma geldi. İçeri girip bavulumu kapının yanına bıraktım. Giriş salona açılıyordu salonda 2 divan,bir soba bir de televizyon duruyordu. Eşyalar eskiydi ama hepsi tertemizdi. Salonla mutfak birleşikti,mutfak da en az salon kadar güzel ve temizdi hatta fırını bile vardı. Salonu incelemeyi bırakıp kendi odama geçtim. Bir dolap,bir yatak,masa ve kitaplık bulunuyordu. Yatağım camın kenarındaydı,cam ise yeşilliğe bakıyordu. Ev beklediğimden çok daha güzeldi,son zamanlarını geçiren bir insan başka ne ister ki? Saat fazla geçmeden eşyalarımı yerleştirmek için bavulumu alıp odama döndüm. Zaten fazla şey yoktu yanımda,İstanbul'dan yola çıktığımda cüzdanım,kartlarım,telefonum ve günlüğümden başka hiçbir şey almamıştım yanıma. Gittiğim yerleden kıyafetler alıyor giderken biri hariç hepsini ihtiyaç sahiplerine bırakıyordum,bir tanesi de bana anı kalıyordu. Dolabıma kıyafetlerimi özenle yerleştirdikten sonra günlüğümü masanın üzerine bıraktım. Telefonumdan Tufan tontişime vardığıma ve her şeyin yolunda olduğunda dair mesajı atıp işlerimi bitirdim. Şimdi gönül rahatlığıyla köyü gezebilecektim. Belime kot ceketimi bağlayıp ayakkabılarımı giydim,malum Karadeniz'in ne yapacağı pek belli olmuyor. Anahtarımı da cebime attıktan sonra köyü dolaşmaya başladım. İki,üç katlı evlerin önünden geçiyor,çocukların seksek ip atlama gibi oyunlarına dahil oluyordum,bolca kahkaha atıyor,eğleniyordum. Yolun bir kenarında evler dizilmişken diğer taraf taşa tuğlaya rağmen yemyeşildi. Meyve ağaçları,fındık ağaçları yolumda bana eşlik ediyordu. Birkaç ağaca tırmanan çocuklar ve arkadaşları meyvelerin tadını çıkarıyordu.
Yolda gördüğüm teyzeler bana selam veriyor,yanımdan gülümseyerek geçiyorlardı. Hepsinin dilinde aynı soru vardı "Kızım sen kimlerdensin?" burada herkes birbirini tanıyordu sanırım,hatta davranışlarına bakılırsa aile gibilerdi. Ne kadar uzak durmayı başarırsam benim için o kadar iyi olacaktı.