Yeni bir bölümden hepinize selamlar!Bu hafta hiç bölüm yazasım yoktu ama yazdık bir şeyler..Bölümleri haftada bir attığımı hatırlatıp bölümle aranızdan çekiliyorum,iyi okumalaaar!
Bir insan daha önce hiç gelmediği bir memlekete,daha önce hiç görmediği insanlara nasıl olur da bu kadar ait hissedebilir kendini? Ait hissetmek istediği için mi yoksa o memleketin ve o insanların samimiyetinden mi? Neden kendimi yıllardır tanıdığım insanların arasında hissediyordum burada? Hem bu kadar korkarken nasıl hem de bu kadar huzurlu hissediyordum? Uzun süredir koştuğum için soluklandığım ilk yerdeki insanları benimsemiş olabilir miydim? Başıma gelen o kadar kötü şeyden sonra kader belki de benim payıma da güzel şeyler ayırmıştı. Buraya gelmek,bu insanlarla tanışmak gibi...
"Çaylar geldiii!"
Asiye Ablamın sesiyle ellerimle oynamayı bırakıp düşüncelerimden sıyrıldım. Burada zaman çok hızlı geçiyordu akşam yemeği faslını bitirmiş,Osman Hoca'nın uykusu geldiğinden dolayı onu evine yollamıştık. Şimdi serenderde oturuyorduk. Yangazlar ve Mustafa Abi'nin aksine Tahir son derece sessizdi,benim gibi. Muhabbetlere o da dahil olmamayı tercih ediyordu ama Asiye Abla varken bu iş biraz zorlaşıyordu yine de Tahir ne çok uzun cevaplar veriyordu ne de onu cevapsız bırakıyordu.Değişik biriydi,bu kadar eğlenceli bir ailede bu kadar sessiz ve sakin olması dikkat çekiyordu. Karşılaşmamız oldukça garipti,ne o ne ben Asiye Abla bölene kadar birbirimize bakmayı kesememiştik. Belki de benden rahatsız oluyordu,sonuçta herkes misafir sevecek diye bir şey yok.
"Yengem,Nefes'e çayı uzatsana." dedi Asiye Abla tepsiyi Tahir'e yakınlaştırarak. Tahir tam karşımda oturuyordu,sohbet boyunca bana pek bakmamıştı. Çayı alıp önüme bırakırken birkaç saniyeliğine de olsa suratıma baktı.
Bunu değerlendirerek "Teşekkürler." dedim hızlıca. Benim aksime konuşmak yerine gözlerini kapatıp kafasını eğdi.
Asiye Abla yanıma otururken "Mustafa,Tahir dilini yuttu herhalde baksana sesi çıkmıyor." diye söylendi. Gece boyunca bunu yapıp durmuştu,sanırım genel olarak pek konuşmuyordu ailesiyle. Çok garipti,kıymetlerini bilmiyordu sanırım.
Asiye Abla dikkatlice tepsiyi kenara bıraktı,masayı aydınlatması için mumlar koymuştu,arkamızda da renk renk gaz lambaları asılıydı. Çok güzel bir ortam vardı. Ay ve mum ışığı gecemizi aydınlatıyordu. Mustafa Abi her zamanki yerinde otururken ona yakın kısımlarda Murat ve Asiye Ablam vardı,biz Tahirle karşı karşıyaydık. Mustafa Abi'nin karşısında ise Fatih vardı. Muratla uzak oturmaları ortamı neşelendirmelerine engel değildi,ikisi beni çok güldürüyordu. Aralarında kardeşlik bağı çok güzeldi,onları ilk defa gören bir insan bile bunu söyleyebilirdi.
"Yenge,Balım yattı mı?" diye sordu Tahir. Balım'ı çok sevdiği her hareketinden belliydi,küçük kız ne isterse yapıyordu. Hatta yemekten sonra onunla odasına gitmişti. Asiye Abla,Balım'a söz verdiğini yemekten sonra onunla oynayacağını söylemişti. Balım'ın da favori amcasını tahmin etmek zor değildi,Tahir'in kucağından inmek bilmemişti."Uyudu paşam merak etme."
İkili konuşurken ben çayımın son yudumunu da içip yavaşça ayaklandım. "Ben artık gideyim,her şey için çok teşekkürler."
Fatih çayını bardağına bırakıp bana döndü. "Kalsaydın biraz daha Nefes,biz seni bırakırız merak etme."
"Yok! Siz bırakamazsınız,bizim işimiz var ya Fatih." dedi Asiye Abla. Neden itiraz ettiğini anlamamıştım ama üzerinde durmak istemiyordum.
Murat bir şeyler söylemek için ağzını açtı ama Asiye Abla tek kaşını havaya kaldırıp tehditkar bir şekilde baktığından susmak zorunda kaldı.
"Nefes Ablam,bence de kal ama diyorsan ki ben gideyim zaten artık buradayım bol bol gelirim."
Hayır Asiye Abla öyle bir şey demiyorum demek istesem de kendimi tuttum.