6. Gün

431 69 19
                                    

🌻LP - Other People🌻

O efsunkâr gecenin sabahında Yoongi erkenden kalkıp duş almıştı ve şimdi de kahvesini içerek gergin bir şekilde Namjoon'un duştan çıkmasını bekliyordu. İçinde buruk bir hüzün vardı Yoongi'nin, çünkü Namjoon'un gideceğini, kendisinin ölümle kucaklaşacağını unutmuş ve Namjoon'a "Sana aşığım." Gibi aptalca bir cümle söylemişti..
Yalan mıydı?
Hayır, aşıktı.
Ama zamanında aynanın karşısına geçip, kendisine tüm acılarını sonlandıracağına dair bir söz vermişti. Ölüm ve onun acınası kaderi bileklerinde yazılıydı, bunu asla silemezdi.. Çünkü, eğer Namjoon onu hayata bağlamaya devam etseydi bile, sanki gitmeyecek miydi? Herkes giderdi, herkes gitmişti Yoongi'den. Ayrıca, Namjoon'a daha fazla yük olmamalıydı. O adam gerçekten mutluluğu hak ediyordu, Yoongi'yi değil. Hüznü değil. Gerçek mutluluğu.

Namjoon nihayet duştan çıkmıştı, banyo kapısının sesini duyduğunda Yoongi kelimelerini bir bir beyninde toparladı ve Namjoon'un giyinip salona inmesini bekledi.

Ve işte, Namjoon o merdivenlerden iniyordu.

Yoongi'nin eli ayağa birbirine karışmıştı, aniden ayağa kalktı "Namjoon.. konuşabilir miyiz? Lütfen.."
Namjoon bir yandan havlusuyla saçlarını kuruluyordu, Yoongi'nin karşısındaki koltuğa sakince oturdu, Yoongi de kendi koltuğuna...
"Tabii, konuşalım. Ama ne oldu?.. Yoksa.. canın mı acıyor? Özür dilerim Yoongi, ben yemin ede-"
"Namjoon, hayır.. Konu bu değil, seni seviyorum.. ve konu tam da burada başlıyor.."
"Ben de seni seviyorum ama anlamıyorum Yoongi."
"Namjoon, ben.. yarın yokmuş gibi hareket ettim ve.. Ah, bilirsin.. senin benim gibi biriyle beraber olmaman lazım. Hayatını benim gibi birine adamaman lazım. Çok özür dilerim Namjoon.. çok..."
Namjoon'un yüz ifadesi birazcık düşmüştü, "Sorun değil Yoongi, sanırım senin gibi bir güzelliğe en güzel gülüşlerini bana bahşettiği için teşekkürü de bir borç bilmeliyim. Üzülüyorum, gidecek olman kalbimi yerle yeksan ediyor ama.. nasıl istersen."
Yoongi'nin içi biraz olsun rahatlamıştı, "Kızacağını sanmıştım.. teşekkür ederim."
"Neden kızayım?.. sana bir söz vermiştim ve tutmalıyım. Sen bana verdiğin sözü tuttun, öyle değil mi dürüst kedim? Yarın, normal bir şekilde gideceğim... şüphen olmasın."
"Seni seviyorum Namjoon."
"Ben de seni seviyorum Yoongi, sakın ağlama, bugünü sakın soğuk geçirmeyelim. Son günümüz Yoongi, kalbime daha da kazınmanı istiyorum. Ben tüm bu aşkı ve çiçek kokan kedimi yüreğime gömüp yaşayabilirim.. yeter ki sen kendi cennetinde mutlu ol. Dünya senin için çok ağırdı.. ve ben bunu seninle birlikte yakından gördüm."

————————————————

O günün akşamı, son günlerine son kez ay ışığının yağdığı o akşam.
Balkonda oturuyordu Yoongi, içinde sadece sandalyeler, yuvarlak bir masa ve birçok da çiçek bulunan bu mütevazı balkondan deniz az da olsa gözüküyordu. Yoongi normalde her akşam burada otururdu fakat Namjoon geldi geleli burada hiç oturmamıştı. Yoongi telefonundan bir şarkı açtı ve sandalyesinde geriye yaslandı, LP - Other People
Çok geçmeden, Namjoon da Yoongi'nin yanına geldi.. sanki Yoongi'nin onun hakkında düşündüğünü hissetmiş gibi.
Namjoon Yoongi'nin yanındaki sandalyeye otururken söyledi, "Bu şarkıyı severim, güzel seçim Yoongi." "Sen seviyorsun diye açtım zaten Namjoon.." Yoongi başını daha da geriye atıp gözlerini kapattı, bir süre de öyle kaldı. Sanki dünya durmuş gibi.. ta ki şarkı bitene kadar. Şarkı bittiği vakit Yoongi gözlerini açtı fakat yine de tek kelime etmedi, edemedi. Namjoon da sadece onu izlemekle yetiniyordu, fakat içinden gelen anlık bir istekle nazikçe söyledi, "Kucağıma gelmek ister misin Yoongi?" Yoongi kollarını göğsünde birleştirip gülümsedi, "Bu kadar ilgiye alışkın değilim Joon.." Namjoon itiraz etmeye her zamanki gibi hazırdı, "Yoongi, neden beni düşünmüyorsun? Sadece biraz daha dudaklarımın boynunda kalmasını istiyorsam, seni bir daha göremeyecek olmanın acısıyla kavrulurken biraz daha sana sarılmak istiyorsam bu neden suç olsun ki?" Yoongi hiçbir şey söylemedi yine, tıpkı bir robot gibi yerinden kalktı ve Namjoon'un kucağına oturdu. Bunları yaparken o kadar sakindi ki, sanki her gün Namjoon'un kucağındaydı. Namjoon Yoongi'nin beline ellerini doladı ve parmaklarını sanki bir bebeği severmişçesine, rahatlatırmışçasına gövdesinde gezdirdi bir süre.
Yoongi ise gecenin sessizliğini bozmak üzereydi,
"Dün olan olaydan sonra ne düşünüyorsun Namjoon?"
"Biz sadece aşkın bize bahşettiği şeyi yaptık, belki yasaktı, belki de günahtı.. Ama biliyor musun, kimin umrunda. Seninle hâlâ arkadaşız, hâlâ sevgiliyiz ve sen benim ailemsin."
"Ha yani diyorsun ki, 'şu dört buçuk yılın ardından cennetten birkaç elma çaldıysak ne olmuş?' "
"Sen beni çözmeye başladın Yoon."

Namjoon Yoongi'nin boynunu minik öpücüklerle süslüyordu, o sırada Yoongi'nin aklına başkalarına göre anlamsız gelecek bir istek gelmişti.. her zamanki gibi.
"Ressam bey, ben sizden bir şey istesem olur mu acaba?"
"Ne istediğine bağlı güzellik."
"Sigarama kiraz çiçekleri çizer misiniz?.."
"Tabi.. hemen depresif kedim için kiraz çiçekleri çizeyim öyleyse.. Kalemlerimi alıp geleceğim, bekle!"
Namjoon hemencecik Yoongi'yi kucağından diğer sandalyeye bırakmış, içeri gidip gelmişti bile, Yoongi o geldiğinde paketten sigarasını çıkarıp masanın üzerine bıraktı. Namjoon çoktan güzel elleriyle başlamıştı çizmeye...

Yoongi hayatı boyunca ressamlara ilgi duymuştu bu da Namjoon'u hayranlıkla izlemesine sebep oluyordu.
Duygularını kağıda dökebilen o muazzam insanlar, ah o ressamlar.. siz ne kadar özelsiniz öyle?...

Namjoon detaycı bir insandı ve çizimin güzel olması için elinden geleni yapmıştı, eh elbette küçük sigara yüzeyine çizerken az biraz zorlanıyordu.. orası ayrı. Bir süre sonra sigara üzerine ilmek ilmek işlediği sanatı bittiğinde sigarayı Yoongi'ye uzattı. Yoongi gerçekten hayran kalmıştı.. gerçekten..
"Ama Namjoon, bu o kadar güzel ki.. ben ona kıyıp içemeyeceğim bile."
"Biliyorum hiçbir şeye kıyamayan o naif ruhunu, içemeyesin diye çizdim zati."

euphoria. |namgi❀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin