**Arkadaşlar, medyadaki şarkıyı bu bölümün sonlarına özel olarak koydum (Melisa-Soner kısmı için), daha etkili olması dileğiyle :) İyi Okumalar 💕
Rick
Sanırım artık Chris’in en sevdiğim yanı onunla ava çıkmak, nasıl avlanacağını ve ağzının tadını bildiği kesin. Ama bir gün Lei’ye de zarar vereceğinden çok korkuyorum, işte bu yüzden onu güçsüzleştirmek istiyorum tabi birazda onu kıskanmam olabilir benden güçlü birisinin çevremde olmasını sevmiyorum hele de en yakınımda. Aslında eskiden –çok eskiden- aramız çok daha iyiydi onunla güzel vakit geçiriyorduk ama onu Elizabeth aldattıktan benim ise karşıma Lei çıktıktan sonra birbirimize düşman kesilmiştik, ben Lei’i ondan uzak tutmaya o da onu öldürmeye çalışıyordu ama sonunda yalnız kaldığında -bütün sevdiklerini yok ettiğinde- bir benim kaldığımı görünce vazgeçti, Lei’yle uğraşmaktan ama onu sevmediğini görebiliyorum sevmesini de beklemiyorum ama en azından benim için ona iyi davranabilir değil mi? “Ne düşünüyorsun öyle Rick? Yoksa yetmedi mi?” dedi Chris dalgınlıkla sanki o da geçmişe ufak bir yolculuk yapmıştı, hiç unutamadığımız geçmişimiz. “Hayır, yani yetti de öyle dalmışım işte.” dedim ne düşündüğümü belli etmemeye çalışarak ama Christopher bu ne dersem diyim içimden geçenleri okuyor sanki.
“Geçmişin dalgalarına mı karıştın?” dedi uzun zamandan sonra ilk defa gözlerime eski sıcak Chris olarak bakarak. Kendimi bu bakıştan alamadım çünkü eski güzel günlerdeki gibi bakarken -ve ben bu Chris’e karşı koyamazdım- “Evet, biraz öyle oldu sanırım.” dedim. Evin yolundan başka bir yola saparak ve ufak bir gülümsemeyle “Pekala hadi gel de biraz konuşalım Rick?” dedi kabul etmemek olur mu? Onu böyle görmeyi özlemişken. “Tamam olur.” dedim kendimi gülmekten alıkoyamadan.
Ormanlık bir alanda iki taşın üstüne oturduk ve “Eee dökül bakalım.” dedi Chris, keşke her şeyi anlatabilsem ama bunu yapamazdım, Lei için saklamak zorundaydım bana bir şey yapmazdı -büyük ihtimalle- ama Lei… “Bizi düşünüyordum, eski bizi.” dedim, o da gülerek “Ne tesadüf bende bizi düşünüyordum.” dedi, şaşırmıştım bizi mi? Ne zamandan beri Elizabeth’i düşünmekten vazgeçmişti. “Nn…asıl yani?” dedim kendimi tutamadan şaşkınlığımı belli ederek. “Eski bizi dostluğumuzu yaptıklarımızı eğlencelerimizi, Lei’siz ve Elizabeth’siz hayatımızı, özledim Rick... o günleri özledim.” dedi buruk gülümsemesi ve -yine ilk uzun zamandan sonra gördüğüm- gözlerindeki derin hüzünle birlikte. “Bende.” dedim aynı buruk gülümsemeyle. “Bizi bu hale getirdiğim için üzgünüm Rick ama elimde olan bir şey değildi.” dedi işte bu dediği yanlıştı “Hayır
Christopher, elinde olan bir şeydi. Bu dostluğu sen bitirdin, kadınlara düşman sen oldun, aileni seni sevenleri sen öldürdün, bir başkası değil.” Belki son söylediğim ağırdı ama doğruydu ve artık bazı şeyleri içimde tutmak istemiyordum. Dediklerime tepkisi sadece bana bakmaktı ve ben sinirle ağaya kalkmama rağmen o sakince kalktı ve yanıma geldi. Gözlerinde biliyorum anlamı taşıyan pes etmiş yorgun bakışlar vardı ama o pes etmişliği derinlere gömmeye kararlı olduğu da belliydi, aslında o gözler başka şeyler de anlatıyordu eski dostum sanki oradan bana sesleniyordu ve korkuyla ilgili şeyler söylemeye çalışıyor gibiydi ama kim için? ne içindi? bu korku anlayamıyordum.
Gözlerini sonunda bende çekip gayet sakin bir şekilde “Sanırım artık eve gitsek iyi olacak, Lei’ yi daha fazla bekletmeyelim.” dedi korku salan ve ciddiyet dolu bakışları geri gelerek. Ben ise az önce neler olduğunu ve böyle sakin kalmayı başarabilen Chris’i anlamaya çalışarak sadece başımla onayladım.
Eve geldiğimizde Chris direk odasına yönelirken bende Lei’yle beraber kalacağımız odaya gitti. Lei yatağa oturmuş heyecan ve korku olduğu karışık duygulu hipnotize olmuş gözlerle bana bakıyordu. Yanına gitmemle hipnozdan çıkmış gibi “Nerede kaldın?!” diye bağırdı ama Chris’in duymasını istemediğini anladığım bir sesle. Bende “Geldik işte, ne oldu? ne bu sorgu?!” diye çıkışmadan alamadım kendimi. Daha sakin bir ses kullanmaya çalışarak “Sorgulamıyorum. Elizabeth’i gördüm” dedi. Şaşkınlık ve belli etmemeye çalıştığım bir telaşla “Emin misin?” diye sordum. “Evet, siz giderken Chris’e bakıyordu, eminim oydu.” Olabilirdi daha önce bende görmüştüm etrafımızda ama buraya kadar geleceğini düşünmemiştim hatta hayal gördüğümü düşünüyordum ama Lei de benimle aynı hayali göremez değil mi? Bir anda aklıma gelen planlar ile “Aradığımız kız ayağımıza geldi desene.” dedim gülümseyerek. Lei ise gülümsememden dolayı biraz şaşırarak “Sanırım ama bir sorunumuz var, benim ona baktığımı görünce, sinirli bir ifadeyle kayboldu.” dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/192505625-288-k887233.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetin Aşkı
FantasyFarklı şehirler, Farklı hayatlar, Birbirinden uzak olması gereken iki kişi Ama Birinin şehrini değiştirmesi Diğerinin hayatının değişmesi demek. Böylece bir olacak her iki yaşam. ..Kin, nefret, kan dolu bir kalbi Sevgi, cesaret dolu, masum bir kalp...