Melisa
Şaşkınlık içerisinde Levent hocanın yanındaki öğrenciye daha doğrusu stajyer öğrenciye bakıyordum, kendime engel olmaya çalışıyordum ama bir türlü gözlerimi ondan çekemiyordum.
Kızlar “ Hayırdır, ağzın açık bakıyorsun, dediğimiz kadar varmış değil mi?” diye kıkırdayarak sıralarına oturdular. Aslında ben Ada’yla oturuyordum ama çocuk yanıma otursun diye ikisi oturmuşlardı, ben ise hemen Yeliz’i kaldırıp kendi yerime oturdum ikisi de bana şaşkın bir şekilde bakıyorlardı, tabi bende yaptığım harekete şaşırmıştım ama böyle olması gerekiyordu O’nunla ben aynı sırada kesinlikle oturamazdık, aynı sınıfta hatta aynı şehirde bile olmamalıydık.
Gözlerimi defterime dikmiş öylece bakarken Ada “Neden orada oturmadın ki yoksa arkasında olup daha iyi incelemek için mi?” diye gülerek sordu. Kendime gelmeye çalışarak ve hemen bir yalan uydurarak “Pek hoşuma gitmedi de ondan hem benim tipim değil.” dedim, ne saçmalıyordum ben, 'benim tipim değil' de ne demek her yakışıklı erkek benim tipimdir ve bunu herkes bilir.
Ada bana inanamayan gözlerle bakarken “Yani artık kendime bir sınır koydum belirli kriterlerim var, ona göre etkileyeceğim kişiyi seçeceğim canım.” dedim ve ona bakmamaya çalışarak kendi tarafıma döndüm. “Anladım bakalım bu kriterlerine kimler uyuyormuş.” dedi inanmadığını belirten bir ses tonu ile. Off lanet olsun benim muhteşem olan yalanlarıma ne oldu böyle.
Yeliz’in hemen arkasında oturduğumdan, onun yanında ne kadar kasıldığını hissedebiliyordum, az önce hakkında konuştuğu ve süper yakışıklı olan –aslında eskiden bu kadar yakışıklı değildi, ne olmuş bu çocuğa yaa? neyse- çocuk yanına oturmuştu tabi kasılır insan, ben onun yanındayken yalan söyleyemiyorum, şu hale bak ama bu sefer dengemi alt üst edemeyecek. Bir çözüm bul Melisa düşün düşün, neyini düşünüyorsam yapacak bir şey yok katlanıp dayanmak zorundayım hem beni unutmuştur, sorun yok yani, inşallah zaten bir ders sonra gidecek bu dersi saymazsak tabi.
Bir süre sonra en sevdiğim ders olan tarihe odaklanmıştım ama zilin çalmasıyla kendime geldim daha doğrusu karışıklıklarla dolu beynim ‘ne yapacaksın’ diye bağırıyordu. Kızlar kalkarken ben sınıftan çıkmıştım bile bir ders daha ona nasıl katlanacağım diye düşünerek bahçeye kadar geldiğimi fark etmemiştim, kızların “Bizi bekle!” diye bağırmalarıyla durdum ve yanıma gelmelerini bekledim. "Sen nereye gidiyorsun bu hızla yaa, beklesene kızım iki dakika!” diye sinirle çıkıştı Ada. “Özür dilerim bir an önce kendimi dışarı atmak istedim.” dedim ve Ada da yine saçmalayarak ve keyfinin yerine geldiğini belirten bir gülümseme ile “Ne o hani senin tipin değildi, üstüne atlamamak için kaçıyordun yoksa.” dedi. Gözlerimi devirerek ve her zaman teneffüste geldiğimiz ağacın oraya giderek “Saçmalama ben ciddiyim hem Burak’tan ayrılmayı düşünmüyorum, onu seviyorum ama gerçekten seviyorum.” dediğim an kızlar bana inanamayan gözlerle baktığını görmem bir oldu.
“Ne! Şaka mı yapıyorsun? Daha bugün ayrılmak istiyordun, kırk dakikada ne oldu sorabilir miyim acaba?” dedi Yeliz. "Bir şey olduğu yok biraz düşündüm de birbirimizi seviyoruz ne gerek var artık başkalarına, haa tabi bu başka erkeklere bakmayıp konuşmayacağım anlamına gelmiyor.” dedim gülmeye çalışarak ve sanırım hem gülmeyi hem de tekrar yalan söylemeyi becermiştim, çünkü bana inandıklarını görebiliyordum tabi birazda Burak konusundaki karar değişimimden dolayı olan hayal kırıklığını da.
“Eee o zaman yeni gelen çocuk benim olabilir.” dedi Ada göz kırparak. İçimden ‘Hayır’ diye bağırsam da dışımdan “Tabiî ki tatlım, nasıl istersen.” dedim zorla gülerek. Yeliz de gözlerini devirerek karşılık verdi konuşmamıza, pek sevmez benim biricik arkadaşım böyle olayları, ona göre yakışıklı olması önemli değildi, tamam bir yerde önemi vardı ama ilk kalbin sevmesi ve kabul etmesi gerekiyordu aşkı, yani kısacası aşka inananlardandı -eski ben gibi-. Ada Yeliz’e dönerek ben yerinde oturabilir miyim tarih derslerinde, lütfen.” dedi yalvaran bakışlarla, ben ise “Tarih derslerinde?" dedim kendime hakim olamadan şaşkın bir ifade ile. “Evet tarih derslerinde, sen Levent hocayı dinlemedin sanırım, bütün sene tarih derslerine girecek ve arada oda ders anlatacakmış, sen şimdi çocuğun adını da bilmiyorsundur.” dedi gülerek Ada. “Yaa dalgındım ondan olsa gerek.
![](https://img.wattpad.com/cover/192505625-288-k887233.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetin Aşkı
FantasyFarklı şehirler, Farklı hayatlar, Birbirinden uzak olması gereken iki kişi Ama Birinin şehrini değiştirmesi Diğerinin hayatının değişmesi demek. Böylece bir olacak her iki yaşam. ..Kin, nefret, kan dolu bir kalbi Sevgi, cesaret dolu, masum bir kalp...