Okulda geçirdiği kötü ilk gününden sonra, bunun hep aynı devam edeceğini düşünmekten kendini alıkoyamıyor olsa da, okulu sevmesini sağlayan birisi vardı artık.
O günden sonra Jimin'le birçok kez karşılaşmışlar ve daha da yakın olmuşlardı. O gerçekten fazlasıyla sevimli ve düşünceli biriydi. Bünün yanı sıra oldukça da dikbaşlıydı. Bu kısacık süre içerisinde defalarca öğretmenlerden saçları konusunda azar işitmesine rağmen,onları umursamıyordu. Sırf onlar istediği için saçının rengini değiştirecek değildi. En sonunda onun inadından bıkıp, ailesini okula çağırmışlardı fakat değişen bir sonuç yoktu. Jimin hala etrafta pembe saçlarıyla dolaşmaya ve dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyordu.
Taehyung en az onun kadar cesaretli olabilmek isterdi, fakat değildi. Üstelik ailesinin okula gelmesi en son isteyeceği şey olurdu. Bu yüzden etek giyme kararından vazgeçmişti. En azından okul sınırları içerisinde... Aslında biraz da işine gelmişti, çünkü insanların ilgisini ilk günkü kadar çekmemeye başlamıştı.
Fakat kötü olan bir şey varsa, o da insanların arkasından konuşmaya başlamasıydı. Sınıfındaki herkes dedikodusunu yapmaya devam ediyor ve okula ilk gün o şekilde giyinip gelmesini, dikkat çekme çabasına bağlıyorlardı. Oysa ki konunun bununla alakası bile yoktu. Kimseden ilgi beklediği yoktu, üstelik Taehyung o kadar güzeldi ki bir şey yapmadan bile insanların ilgi alanı içerisine girebilirdi.
Okul açılalı yaklaşık 2 hafta gibi bir süre geçmişti ve bu süre içerisinde pek de önemli bir olay yaşanmamıştı. Sadece üzülüyordu, üzülüyordu ve bu üzüntüsünü kendi başına geçiremeyeceğini biliyordu. Gün geçtikçe Jungkook ile aralarındaki bağ gittikçe kopuyordu.
Hye Jin için kendisine sinirlendiği anı aklından çıkaramıyordu. Abisini anlamaya çalışıyordu ,fakat bu çok zordu. O kızı bu kadar özel kılan şey neydi ? Bilmek istiyordu. Kendisi de en az onun kadar özel olmak istiyordu. Jungkook kendisine de ona baktığı gibi baksın, onunla ilgilensin istiyordu.
Bencillikti belki ama umrunda değildi. Ne olursa olsun, abisinin kararlarına saygı duymuştu ama artık yapamıyordu. Kendi ilişkilerine zarar vermeye devam eden bir ilişkiyi, etraflarında istemiyordu. Gerçi Taehyung'un ne düşündüğünün bir önemi yoktu. Defalarca abisine bu konu hakkında konuşmasına rağmen, sonuç hiçbir zaman değişmemişti. Biliyordu ki? bu saatten sonra da değişmeyecekti.
Bu yüzden kendi hayatına odaklanmaya karar vermişti. Jungkook ve Hye Jin hakkında düşünmek, canını yakmaktan başka bir işe yaramıyordu. Yeni arkadaşlarıyla vakit geçirmeye özen gösteriyor ve boş zamanında ise ders çalışıyordu. Kafasını toparlaması gerektiğinin farkındaydı. Eğer odaklanmazsa, sınavlardan kötü not alacaktı ve ailesini hayal kırıklığına uğratmak en son isteyeceği şeydi.
Jimin onu kendi arkadaşlarıyla tanıştırmıştı. Eh, kendi sınıfındakilerle anlaştığı pek söylenemezdi. Sadece sınıflarındaki Yoona adlı kız, başından beri ona ılımlı yaklaşıyordu.
Hatta bir gün, sınıftakiler taehyunga laf atarken araya girmiş ve bu yaptıklarının tacize girdiğinden bahsetmişti. Ardından da eğer buna devam ederlerse, onları şikayet edeceğini söylemişti. O an genç kız , gözüne oldukça tatlı gelmişti fakat insanların onun yüzünden riske girmesini istemiyordu ya da onu savunmalarını...
İstese kendi de bunu yapabilecek kadar cesurdu. Taehyung sadece onlarla muhattap olmak istemiyordu. Böyle iğrenç zihniyetli insanlara kendini açıklamak için yorulmak, pek tercihi değildi. İstediğini düşünebilirlerdi. O umursamıyordu.
Sonuç olarak, edindiği birkaç arkadaş ile mutluydu ve bunun böyle sürmesini umuyordu. Okulda elinden geldiğince Jungkook'la karşılaşmamaya çalışıyordu. Yemekhaneye gittiği zamanlarda bile, içerisinde sürekli bir tedirginlik oluyordu. Çünkü onu görürse ne düşüneceğinden veya ne hissedeceğinden emin değildi. Biliyordu ki bir an olsun Hye Jin ile ayrılmıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dare For More | TaeKook
FanfictionMini minnacık bir Taehyung gelmiş, Jungkook'un kalbinin üzerine konmuştu...