Bazen en güzeli bulabilmek için, en iyi yöntem kaybolmaktır.
Eve geri dönüş yolunda yanlış yola girip ormanın içinden ilerlerken, minik Taehyung'u bulmuştu Jungkook'un ailesi.
Koskoca ormana terk edilmiş bebeği gördüklerinde anda, orada bırakmaya içleri el vermemiş ve onu da kendileriyle birlikte eve geri dönmüşlerdi.
Bilmiyorlardı ki, o minik bebeğin kaderiydi Jungkook ile tanışmak...
Belki de o orman yoluna girmeselerdi, küçük beden orada soğuktan ve açlıktan ölecekti.
Eve vardıklarında onu bekleyen küçük oğulları ise, 3 kişi olarak dönmelerini elbette ki beklememişti.
Hizmetçilerin açtığı kapının arkasından beliren anne babasını gördüğünde yüzünde bir gülümseme belirmiş, ardından bakışları annesinin kucağındaki minik bebekte takılı kalmıştı. Açıkçası annesinin neden kucağında bir bebek taşıdığına anlam verememişti.
Annesi konuşmaya başladığında, aklındaki sorulardan bir nebze de olsa arınmıştı küçük beden. "Kook, artık senin de bir kardeşin var. Bundan sonra ailemiz 3 değil, 4 kişi olacak. Ona merhaba demek ister misin ?"
Jungkook tereddütle, dizleri üzerinde çömelmiş onun yanına gelmesini bekleyen annesine doğru ilerlemişti. Fakat kucağında mışıl mışıl uyuyan bebeği gördüğünde tüm tedirginliği yok olmuş, sadece onun ne kadar sevimli olduğuna odaklanmıştı.
Annesine parıldayan gözlerle bakarken, minik ellerini birbirine çarpmıştı Jungkook. "Anne o çok küçük, şu yanaklarına bak. Onu öpmek istiyorum."
Annesi ona bir gülümseme vermişti. "O senin kardeşin olacak, onu istediğin kadar öpebilirsin Kook-ah"
Jungkook gözlerini sevimli bir şekilde kırpıştırıp, minik bebeğe parmağını uzatmıştı. Küçük bebek refleks olarak onun parmağını tuttuğunda, Jungkook onun minik eline ve tombul yanaklarından birine öpücük bıraktı. "Merhaba kardeşim, umarım beni çok seversin. Sana çok iyi bir abi olacağım, söz veriyorum."
İki gencin hikayesi, tam olarak böyle başlamıştı. Fakat aralarında 'kardeşlik' olarak başlayan ilişkinin, ileride çok farklı yerlere geleceğinden iki taraf da bihaberdi.
Başlarda minik Taehyung'a abilik yapmaktan çok hoşlanıyordu Jungkook. Ama büyüdükçe bir şeylerin farkına varmaya başlamış ve içerisindeki bu duygu karmaşasından korktuğunu hissetmişti.
Duygularından emin olamıyordu ve ne yazık ki, Taehyung'un da ona pek yardımcı olduğu söylenemezdi.
Taehyung, bir erkeğe göre fazlasıyla güzeldi. Büyüdükçe güzelliği daha da ortaya çıkıyor ve bu, Jungkook'un onun cazibesine daha da kapılmasına neden oluyordu. Yanlıştı, kardeşine karşı bu tür duygular hissetmesi oldukça yanlıştı.
Kendiyle savaş veriyordu, Taehyung'a o gözle bakmayacağı için kendine söz veriyor ardından yine kendini Taehyung'tan büyülenirken buluveriyordu.
Üstelik Taehyung'un naif bedeni, giydiği feminen kıyafetleri ve baştan aşağıya feminen olan tarzı fazlasıyla hoşuna gidiyordu. Onu gördükçe, aklından geçen düşüncelerine engel olamıyordu.
Jungkook artık, Taehyung için bir abiden daha fazlası olmak istiyor ve onu sadece kendine saklamak istiyordu.
Kıskanıyordu, deli gibi kıskanıyordu çünkü Taehyung'un her girdiği ortamda dikkat çektiğinin farkındaydı genç adam. Güzelliği apaçık ortadaydı ve insanlar onun güzelliğine tepki vermeseler, asıl o zaman saçma olurdu.
Taehyung hayatına bir anda girmişti ama sonsuza kadar yanında tutmak istediği yegane insandı. Başta tüm bu duygularını ergenliğe vermeyi seçmişti ama bunun ergenlikle ya da yaşanılan duygu değişimleriyle alakası yoktu.
Jungkook çocuk değildi ve her geçen gün Taehyung'a biraz daha çekildiğinin farkındaydı.
Sonunda olay, bol yıldızlı bir yaz akşamında Taehyung'a duygularını belli etmesiyle sonlanmıştı. Korkmamıştı, vereceği her tepkiye açıktı. Sadece artık, onun da duygularının farkında olmasını istemişti. Çünkü artık tüm bu içinde biriken hisler, tek başına taşıyabileceğinden daha ağır gelmeye başlamıştı.
Taehyung'un yanındaki yerini aldıktan sonra bir süre normal bir konuşma devam ettirmişler, ardından etrafa hakim olan sessizlikle Jungkook konuya girmeye karar vermişti.
Ona duygularını itiraf ettikten sonra, hala bir tepki vermeyen Taehyung'a son cümlesi "Tanrı seni tüm kadınlardan bile daha eşsiz yaratmışken, nasıl karşı koyabilirdim ki sana ? Ben sana çok fena kapıldım Taehyung." olmuştu.
Taehyung ise onun her bir cümlesini dikkatle dinlemiş ve sessizce oturduğu yerden kalkmıştı. Eve doğru ilerlerken arkasına dönüp, bir kereliğine Jungkook'u kontrol etmiş ve ağzından kelimelerin dökülmesine izin vermişti. "Bilmem farkında mısın ama biz kardeşiz ve sen delirmişsin."
******
Bir şey diyeyim mi, Obey'den sonra heyecanlandığım ilk kitabım bu herhalde :')Feminen bir Tae bence oldukça güzel ve ben yazmak için daha fazla kendimi tutamadım.
Genel olarak özetleyici bir giriş oldu diye düşünüyorum, umarım siz de fici ve konusunu beğenirsiniz :')
En kısa sürede yazmaya başlayacağım inşallah, o zamana kadar beklemede kalın. Hepinizi çok seviyorum 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dare For More | TaeKook
Hayran KurguMini minnacık bir Taehyung gelmiş, Jungkook'un kalbinin üzerine konmuştu...