Taehyung o gün, tüm konuşulanları duymasına rağmen, saklamayı tercih etmişti. Öğrendiği gerçekler konusunda ne hissedeceğini bilmiyordu çünkü hiçbir şey hatırlamazken, tüm bu öğrendiklerinin ona ne hissettirmesi gerektirdiği konusunda emin değildi. Emin olduğu tek bir şey varsa, o da Bay ve Bayan Jeon'a her ne olursa olsun, minnettar oluşuydu. Yıllarca, ona bakmışlar ve Taehyung'u en iyi şartlarda büyütmüşlerdi. Bu zamana kadar rahat bir yaşamı olduysa eğer, tüm bunlar onların sayesindeydi.
Sanırım bu durumda en çok öğrendiklerinden yaralanan kişi, Jungkooktu. Onunla kardeş olduklarını düşünmemişti açıkçası. Yakın bir arkadaşı veya bir başkası olabilirdi ama kardeş olma ihtimalinin neden aklına gelmediği konusunda bir fikri yoktu. Sadece, merak ediyordu... Acaba birbirleriyle iyi anlaşıyorlar mıydı ? Jungkook kendisine nasıl davranıyordu ? İyi bir abi miydi ? Tüm bu sorularına teker teker cevap bulacaktı, kafasına koymuştu.
O gün, Jungkook'un anne babasıyla arasında geçen tartışmadan sonra, olabildiğince hızlı bir şekilde evden ayrıldığını duymuştu. Kendisini fark etmemeleri için konuşmaları sonlandığı gibi, odasına çıkmıştı Taehyung. Yine de sertçe çarpan kapıyı duymaması mümkün değildi.
Aradan birkaç gün geçmiş ve Jungkook bu süre içerisinde eve pek de uğramamıştı. Genelde bir şeye ihtiyacı olduğunda geri geliyordu. Taehyung onun nerede kaldığını merak ediyordu. Gidebileceği bir yer var mıydı ki ? Üstelik Bay ve Bayan Jeon'a ne kadar kızarsa kızsın, bu kadar uzatmanın bir manası olmadığını düşünüyordu. Sonuçta, olan olmuştu ve bir şeyleri değiştirmek için oldukça geç kalınmıştı. Evet, gerçekleri Jungkook'tan saklamış olmaları hoş bir durum değildi ama Taehyung hatırlamıyor olsa bile hissedebiliyordu. Bay ve Bayan Jeon onu üzecek bir harekette bulunmazdı. Yaptıkları her hareketin, kendince bir açıklaması olduğuna emindi.
Kendisine gelirsek eğer, düşündükçe kızacak bir şey bulamıyordu aslında. Burada kızması gereken birileri varsa, o da haklarında hiçbir şey bilmediği biyolojik anne ve babası olmalıydı. Sonuçta onu bir ormanda ölüme terk eden kişiler onlardı. Bayan jeon ise, her ne kadar gerçek annesi olmasa bile kendisine sahip çıkmıştı ve ona minnettardı. Bunun için hatırlamasına gerek bile yoktu. Kendisini nasıl sevdiğini, gözlerinden görebiliyordu. Onu, kendi oğlundan ayırmıyordu. Hem doğurmak ile anne olunmuyordu. Önemli olan bu dünyaya bir çocuk getiriyorsanız eğer, onun sorumluluklarını alabilmekti.
Bu yüzden karar vermişti. Bildiğini, onlardan saklayacaktı. Eğer onlar, Taehyung'un üzülmesini istemedikleri için sakladılarsa, o da hiçbir şey duymamış gibi devam edebilirdi. Hem, düşününce, onlara kızsa bile neyi değiştirebilirdi ki ? Gerçek ailesinin kim olduklarını bilmiyordu. Yaşayıp yaşamadıklarıyla ilgili bile fikir sahibi değildi. Üstelik, onu terk eden insanları bulmak en son isteyeceği şey olurdu. Bunun yanı sıra, sinirlenip evden gitmeye kalkışsa nereye gidecekti sanki. Gidebileceği bir yeri yoktu. Ayrıca biliyordu ki nereye giderse gitsin, burada olduğundan daha iyi bir halde olmayacağı kesindi. Bu yüzden Jungkook gibi fevri davranıp, onları daha fazla üzmek istemiyordu.
Jungkook'un eve gelmediği birkaç günün sonrasında, Taehyung bir gece uyuyamamış ve kendilerini bahçelerindeki havuzun önünde bulmuştu. Havuzun kenarında oturup ayaklarını suya sokmuş, yıldızlara bakıyordu. Hasta olabileceğini umursamadan öylece oturmaya devam etmişti. Yarın Bayan Jeon ile birlikte başındaki sargıyı çıkarması için hastaneye, doktorla görüşmeye gideceklerdi.
Belki de, bu yüzden uyuyamıyordu. 1 hafta dolacaktı ve o hala, hiçbir şey hatırlamıyordu. Başta bunu pek sorun etmese de, içten içe huzursuz hissetmeye başlamıştı. Doktor geçici bir hafıza kaybı olduğunu söylemiş olsa da, bu artık içini rahatlatmaya yetmiyordu. Ne zamana kadar böyle devam etmek zorundaydı ? Arkadaşlarını ve ailesini hatırlamak istiyordu artık. En önemlisi de bu duruma gelmesine sebep olan olayın ne olduğunu öğrenmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dare For More | TaeKook
FanfictionMini minnacık bir Taehyung gelmiş, Jungkook'un kalbinin üzerine konmuştu...