beş.

317 43 5
                                    

ama çok güzel çayları vardı. sandalyeleri de çok beyazdı.

şaşırmıştın beyazlıklarına. günde bu kadar insanla temas edip nasıl böyle parıldayabiliyorlar diye şaşırmıştın. ışıktan demiştim çiçeğim gülmüştük sonra. sen böyle şeylerle ilgilenmezdin ve böyle şeylere kafa yorman hep anlık olurdu ama sana iç dünyanı sorsalar kimse susturamazdı seni. o akşam sana üç defa daha aşık olmuştum. çaylarını çok sevmiştin oranın. tam sekiz bardak ısmarlamıştık. o akşam sana üç kere daha, evet. adımlarımız bizi oraya götürmüştü. bir karar doğrultusunda atmamıştık hiçbir adımı. bizi biz götürmüştük oraya. önemi de yoktu nerede olduğumuzun. aylar sonra orayı hatırladığımızda gülümsemiştin sen çiçek açar gibi ve o akşam da gece olmuştu. sonra da sabah. böylesine sıradan ve monotonluğa şaşırtmıştın sen beni çünkü kelimeleri sıralayış biçimin insanın zaman algısını yok ediyordu. bunları sessizlikte fark ediyor insan. olsun. birkaç cümlene birkaç defa daha çiçeğim, evet. zamanını hatırlamıyorum bile. sen çok güzel konuşuyordun bazı zamanlar ve akrep yelkovanla olan yarışını bir köşeye bırakıyordu. evet çiçeğim sen bir ayna almadığın sürece farkına varamayacaksın bunun. evet, eve bir ayna almalısın ve onu saksılarının yanına koymalısın. nasıl göründüğün hiç umurunda olmazdı. sen gördüklerinle ilgilendirdin göstermekten çok. güzel bakanın güzel gördüğü ile alakalı bir şeyler söylemişti annem bir zaman, sen bunu duyduğunda durakmıştın. birkaç dakika gülümsetmişti bu seni ve evet ben o zaman sana birkaç kez daha. çiçeğim, zaman hep böyle güzel geçmiş gitmiş senin yanında. şimdi bu durgunluktayken anlayabiliyorum bunları çünkü ben çok zaman, sana çok defa. evet. başka başka dünyalar gibi çok akşamlar gelip geçmişti ikimizin üzerinden ama ben hep o beyazlığa şaşırmanı hatırlıyorum senin. bu da bana garip geliyor ve çığırımdan çıkıyorum çocuklar gibi. evet, bir dövme gibi kalmışsın aklımda. çiçeğim. yan masadaki kediye dikiş atar gibi bakışını unutamadığımı fark ettim. sen onun kopmuş olan sağ kulağını gördüğünde kendi kulağını ona vermek istemiştin. bunu söylemdin ama istediğini biliyorum. çünkü öyle güzeldin sen. bu monotonluk, gökten yap-boz parçaları düşer gibi bir şeyleri anımsatıyor bana. o akşam sana ben üç kez. evet canım benim. bu monotonluktan hep.

bir şeyler,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin