bir şeyler oldu. bu zamana kadar hep kafam eğik yürüdüm. yüzünüze bakmaktan korktuğumdan değil. korkmuyorum da değil ama ondan değil. ezberin ve geç kalmış sevginin ezici ağırlığını biraz daha hissetmemek için, evet. öyle ya da böyle yıllarca adımlarımı sıraladım. şehirler gezdim. insanlar tanıdım. sevdim, sevildim, seviştim. aynı şarkıyı farklı ağızlardan çok dinledim. aynı sancıyı farklı karınlarda. aynı gökyüzünü başka şehirlerde. hepsi oldu bitti. derler ki zamanı geldiğinde bir şeyler değişmeli. beklemek çürütür. kendi köşemle öyle tanıştım. köşeme çekildiğimde -tanrı'ya minnet- ellerim boş kalmadı. ne zamandır şikayet etmeden kahkahalarınızı köşemden dinliyorum. dişlerinizin sayısını köşemden sayıyorum. kendime köşemden kızıyorum. saklanmıyorum ama bir köşeye sığındım. cümlelerin döndürdüğü ve kelimelerin durdurduğu - ya da tam tersi- dünyayı köşemden izleme kararı aldığımda kimin savaşından mağlup, kimin kavgasından zaferle çıktığımı asla konuşmayacağım. öyle şeyler oldu ki, olanları tarif edebilecek tüm kelimeleri bahçeme gömdüm. köşeme her seferinde bir telaşla döndüm. koşarken ezdiğim hiçbir çiçek'ten af dilemeyeceğim. hiçbiri de affetmesin beni. gün geldi, evimin hiç çalmayan kapısını kendim kırdım. tabelaları görmemek için gözkapaklarımın bana bahşettiği karanlığı gururla kabullendim. ve evet, çarptığım hiçbir duvara kızgın değilim. tüm kinimi tükürdüm. sakinleşene kadar gözlerimi sıkı sıkı kapattım ama bütün gördüklerimden beni siz korkuttunuz. gözlerimi açmayacağım. değiştiremeyeceğim hiçbir şeyi kabullenmeyeceğim. dönmeyeceklerini bildiğim hiçbir şeyi ezberlemeyeceğim. gözlerimi kapattım. ama beni seçmezdin. ama beni seçmezdim. bunu böyleyken bile görüyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir şeyler,
Non-Fictionİki boyutlu koordinat düzleminde, iki doğru sadece bir defa kesişir ve ayrı ayrı yollarda sonsuzluğa doğru ilerlermiş. İnsanla insan da böyledir. bir insanla iki kere tanışılmaz. bir kere tanıştığın insanla da ne yaparsan yap, bu seni tanışmamış yap...