3.Bölüm: Kızıl Elf'in Ziyareti

61 49 63
                                    

Selammm!

Bu bölüm biraz geç geldi farkındayım ama okunmaların biraz artmasını bekledim. Umarım bölümü beğenirsin.
Senin beğenmen her şeyden çok daha önemli.

Yukarıdaki şarkıyı dinlemeyi unutma çünkü çooookkkk güzel bir şarkı..

İyi okumalar!

3.Bölüm: Kızıl Elf'in Ziyareti

  "Güçlü ve sevecen bir peri olmuştu hep. Yeni arkadaşlar edindi ve kendini herkese sevdirdi. Kimisi çok eğlenceli. Kimisi de gizemli...."

  Ankara'nın bağları da büklüm büklüm yolları. Ne zaman sarhoş oldum da kaldıramıyom kollarııı!!!

  Son beyin hücrem de dün rahmetli olduğu için diğer ölü hücrelerin ruhları cenaze namazı kılmaya gelmişti galiba.

  Ama "Ankara'nın Bağları" ne alaka? Ne de olsa bunlar benim eski beyin hücrelerimdi. Her şey beklenir yani.

  O an bir şey fark ettim. Bu ses beynimdeki cenaze namazından değil kulaklarımdan geliyordu.

  Yavaşça gözlerimi açtım. Hi tavan! How are you today?

  Yataktan çıktım ve sarsak adımlarla salona gittim. Karşınızda muhteşem dansıyla Ankaralı (Ama aslında Ankaralı olmayan) Efe!

  Televizyonun karşısına geçmiş, açmış son ses dans ediyordu. Gerçekten bazı konularda çok ciddi bazı konularda çok umursamaz oluyordu. Çözemiyordum Efe'yi.

  Mutfağa gittiğimde Ecem'in yine marifetlerini ortaya koyduğunu gördüm. Mis gibi bir patates kızartması ve bir sürü özel soslar hazırlamıştı. En sevdiğim arkadaşım. Ne de olsa can boğazdan gelir.

  Hemen sandalyeye oturdum ve çatalımı elime aldım. Tam patatese uzanacakken çatalıma birinin vurmasıyla patates ile olan aşkımız sona ermişti.

  "Aynı annem gibi olmaya başladın Ecem!" diye sitem ettim. Annem de aynen böyleydi. Büyükler oturmadan sofraya yaklaşmamıza dahi izin vermezdi. Ah! Babam ve ben annemden çok çekmiştik.

  "Şu çaylar demlensin öyle yersin Başak" dedi Ecem.

  Çayları doldurduğu anda patatese saldırmaya başladım. Efe ile Ecem ise şaşkınlıkla beni izliyordu.

  "Hadi yesenize" dedim patates tabağını göstererek. Davetiye mi bekliyorlardı acaba.

  Patates bitince hemen masadan kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Annem alıştırmıştı sağolsun.

  Kendimi salondaki koltuğa attığımda aklıma bir şey gelmişti. Mikhey dün bana "Yarın seni diğerleriyle ve Profesör ile tanıştıracağım" demişti. E yarın bugündü. Yani düne göre yarın bugündü. Aman neyse!

  Hemen odama girdim ve kısacık bir duş aldım. Üstüme bir tane kot pantolon ve t-shirt geçirdim. Diğer kızlar gibi her yere giderken süslenmezdim. Bu benim serseri serbest stilim dostum!

  Üstüme de kot çeketimi geçirdim mi tamamdır.

  Odadan çıktığım anda Ecem'i dibimde buldum.

  "Hayırdır kız! Nereye gidiyorsun?" dedi Ecem.

  "Li- Ay! Kütüphaneye gidiyorum" dedim. Az kalsın ağzımdan kaçıracaktım. En kısa zamanda ona da anlatacaktım ama o zaman bu zaman değildi.

  "İyi bari. Görüşürüz kitap kurdu" dedi ve yanağıma bir öpücük bıraktı.

  Kapının önündeki spor ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım. Allaha şükür kulaklığım yanımdaydı. Kulaklıksız bir hayat düşünemiyorum.

Gölgelerin KehanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin