I'm So Stupid

50 4 0
                                    

Yazım yanlışlarım varsa şimdiden kusura bakmayın.

***
Dersimin başlamasına 1 saat vardı. O yüzden kampüsün içinde boş boş dolaşıyordum. Jooheon'ı aynı kişiyle birlikteyken gördüm yine. Yanındaki ona sırnaşıyordu. Ama Jooheon hiç pas vermiyordu. Yine de içim biraz burkulmuştu. Üzgün üzgün onlara bakmaya devam ettim.

"Onlara mı bakıyorsun Minhyuk? Uzun zamandır arkadaşlar. Changkyun Jooheon'ı seviyor gibi ama Jooheon hiç ona pas vermiyor."

Gelen sesle irkilmiştim.

"Salak. Geldiğini haber versene. Ne diye sessizce yanıma gelip konuşuyorsun."

"Bak kalbimi kırıyorsun ama."

"Duygusuz."

"Diyene bak sen."

"Hadi git işine Han."

"Benim işim sensin güzellik."

"Bak elimin tersindesin. Bir daha güzellik dersen çok pis vururum sana."

Bu çocuk gerçekten de salaktı ama benimle uğraşmasını seviyorum. Çünkü benimle onun kadar uğraşan başka kimse yok.

Elini yüzümde gezdirmeye başladığında Jooheon gelmişti yanımıza. Hemen Han'ın elini ittirdim.

"Selam Jooheon."

"Selam hyung."

"O zaman ben sizi yalnız bırakayım."

Gidecekken onu çimdikledim.

"Aahh. Ne yapıyorsun ya?"

"Sus ve sadece yanımda dur."

Kısık sesle söyledikten sonra Jooheon'a dönüp gülümsedim.

"Nasılsın bakalım."

"İyiyim hyung. Seni görünce yanına gelmek istedim."

"İyi yaptın. Biraz benimle dolaşmak ister misin?"

"Tabiki hyung. Seve seve gezerim."

"İsmimle ya da lakabımla seslenebilirsin."

"Biraz zor olacak ama."

"Olsun. Yakında alışırsın."

"O zaman gidebiliriz."

"Hey Min. Ben de gelebilir miyim?"

"Sonra gelirsin."

"Arkadaşız biz ya. Hem merak etme. Yemem sevgilini."

"Han!!?!"

"Biraz önce gitmeyeyim diye çimdikledin. Şimdi de gelmemi istemiyorsun. Çift kişilikli."

Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"İyi tamam be."

Neyse ki daha fazla bir şey demeden yanımızdan ayrılmıştı. Ama Jooheon bana anlam veremiyormuş gibi bakıyordu.

"Sen onun dediklerine bakma. Aptaldır ama özünde iyi çocuktur. Daha sonra benimle takılmak istersen eğer alışırsın ona."

"İsterim hyung. Şey Minhyuk. Ama Changkyun'u da yalnız bırakmak istemem. O da gelse olur mu?"

"Bekle bir yere oturalım da öyle konuşuruz."

Söylediği şeyi duymazlıktan gelerek koluna girdim ve onu kampüsün çok sevdiğim yerine doğru götürdüm.

"Sen Changkyun'dan hoşlanıyor musun?"

"Hayır hyung."

"Ama sanırım o senden hoşlanıyor."

"Aslında biliyorum ama o benim arkadaşım. Onunla sevgili olamam."

"Anladım. Peki şu an seni seven arkadaşın olmaya yakın birisi seni sevdiğini söylese onu tanıyıp ileride sevgili olur musun?"

"Beni öyle seven birisi mi var yoksa?"

"O senin bileceğin şey Jooheon. Sadece merakımdan sordum."

Üzülmüş olacak ki dudağını sarkıttı. O kadar güzel gözüküyordu ki dudakları, bir an öpme isteği gelmişti. Ama daha birbirimizi tanımıyorduk ve ona kötü bir izlenim bırakmak istemiyordum. Onun kalbini kırmak da istemiyordum. Onun az çok belli etmese de kırılgan olduğunu hissedebiliyordum.

"Üzülmeni istemem Jooheon. Bence sana gülmek daha çok yakışıyor."

"Uzun zamandır beni izliyor gibi konuşuyorsun."

"Sadece senden telefon numaranı istediğim zaman görmüştüm. Yoksa aynı okulda olduğumuzu bile bilmiyordum. Eğer seni daha önce görseydim kaçırır mıydım?"

"Kaçırmak?"

"Yani şey.. s1eninle arkadaş olmayı."

"Tabi tabi anladım."

Yine dudağını sarkıtmıştı. Jooheon'ın yüzüne uzunca baktım. O da bana baktı. Bir kere öpsem olmaz mı diye geçirdim içimden. Tabi bunu düşündüğümden haberi yoktu ama sanki bir anlığına anladığını hissetmiştim. Bundan destek alarak yapmıştım yine yapacağımı. Dudağına küçük bir öpücük kondurdum ve hemen geri çekildim. Bu sefer de o bana yaklaştığında öpüşmeye başlamıştık. Kısa sürmüştü. Sonrasında hemen geri çekildi.

"Hyung, çok özür dilerim ama bunu yapamam. Daha birbirimizi bile tanımıyoruz."

"Hayır. Asıl sen değil ben özür dilerim. Doğru söylüyorsun. Daha birbirimizi tanımıyoruz ve bunu yapmam hiç hoş değildi."

Bir şey demeden hemen yanımdan gitti

Gerçekten kendimden nefret ediyorum. Ne zaman bir ilişkiye başlamak için ilk adımı atsam hep bunu yapıyordum. Evet daha sonra ilişkimiz başlıyordu ama bu öyle bir ilişki değildi. O gerçekten çok farklı birisiydi. Onunla ilk yüz yüze konuşmamız olmasına rağmen, benim aptallığım öne geçince maalesef değer verdiğim kişileri kırıyordum.

When I See YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin