Jooheon'ın telefon numarasını sildim... Gerçekten de bunu yaptım. Ama demiştim ona bir daha mesaj atmayacağımı. Çok üzgünüm, ama yapabileceğim en iyi şey buydu. Keşke yapmasaydım. Ama yaptım işte.
***
Kıyafetime ve saçıma özenmeden evden çıkıp okulun yolunu tuttum. Otobüs bekliyordum. Yanıma siyah kapüşonlu birisi gelmişti ve çok dikkatimi çekmişti. Biraz yüzüne doğru eğildimde hemen kafasını sağa çevirmişti. Kim olduğunu merak etmiştim ama daha sonra vazgeçmiştim. Otobüs geldiğinde binip para verdim. Okulum durağın sonunda olduğu için en arkanın cam kenarına oturdum ve kulaklığımı takıp Baek Yerin'in See You Again şarkısını dinlemeye başladım.
Şarkıya o kadar dalmışım ki başından beri yanımda oturan kişiyi fark etmemişim bile. Merak edip kafamı çevirdiğimde yine siyah kapüşonlu kişinin olduğunu farkettim. Müziği kapattım ve kulaklığımı çıkartıp bir süre ona baktım.
"Duraktan beri yanımda duruyorsun. Seni tanıyor muyum acaba?"
Anlam veremediğim bir şekilde telaşlanmıştı.
"Sakin ol. Sadece merak ettim. Söylemek istemiyorsan sorun değil."
Yüzünü hafifçe bana çevirdiğinde gözlerim şaşkınlıkla kocaman açıldı. Bu Jooheon'dı.
"Jooheon? Neden benden saklanıyorsun?"
Cevap vermeden önce biraz durdu ve ardından nefesini dışarı verip yere bakarak konuşmaya başladı.
"Hyung, sen bana mesajda bir daha yüzüme bakmayacağını söylemiştin. Önceki gün evlerimizin yakın olduğunu fark ettiğimde bugün de seni takip etmeye karar verdim."
"Anladım."
"Pazartesi olanlardan dolayı özür dilerim. Karşılık vermemeliydim."
"Asıl ben özür dilerim. Seni öpmemeliydim. Birden istediğini sanmıştım."
Keşke yapmasaydım. Keşke bu olanlar hiç yaşanmasaydı diye geçirdim içimden. Hem ben kırılmıştım hem de o... En iyisi otobüsten inmek olacaktı. Zaten okula az kalmıştı. Düğmeye bastım ve demirin altından merdivene indim. Otobüs durakta durdu ve dışarıya çıktım. Yeniden kulaklığımı taktım ve üzüntülü şarkılardan bir tanesini açarak yürümeye başladım. Fakat bir süre sonra gitmem engellenmişti. Arkama baktığımda yine Jooheon'un olduğunu gördüm. Tam konuşmaya başlayacakken Jooheon beni öpüyordu. Karşılık vermeden onu hafifçe geriye ittirdim.
"Jooheon. Bir daha bunu yapmayalım. Alışacağımı ve sonra yine acı çekeceğimi biliyorum. Lütfen."
Yalvarırcasına söylerken gözlerimin önünden eskiden yaşadıklarım film şeridi gibi akıp geçmişti. Gözlerimin dolduğunu hissetmiştim. Hayır, olamaz. Ağlamamalıyım. Onun önünde olmaz.
"Hyung özür dilerim."
"Önemli değil."
Yüzüne bakmadan arkamı dönüp hızlı hızlı yürümeye başladım. İstemeden de olsa gözlerimden yaşlar toprağa düşüyordu birer birer.
Eskiden o kadar fazla kötü şey yaşamıştım ki hepsini yeniden yaşıyormuşum gibi ağırlık çöktü vücuduma. Bunları düşünmemeliyim. Bunları yeniden hissetmemeliyim.
Gözyaşlarımı hızlıca sildim ve kampüsün içine girdim.
"Min, sabah kahvaltı yapmadım. Bir şeyler yiyelim mi?
"Han, hemen sınıfa gitmek istiyorum. Daha sonra."
"Ne oldu sana? Ağladın mı?"
"Han, lütfen daha sonra. Her şey daha sonra."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When I See You
FanfictionMinhyuk: Gerçekten onun kadar güzel insanlar var mıdır? Başlangıç: 18 Temmuz 2019