0.5

45 26 4
                                    

Ahsen'in Anlatımından;

Sabah yorgun gözler ile baktım uyuyan iki deli kıza. Hafifçe gülüp oturduğum sandalyeden doğruldum. Uyuyamayınca gece resim çizmiştim bende. Simay her ne kadar kızıp uyu dese de umursamadım.

Beni bu hayata bağlayan şeylerden biriydi resim yapmak. İnsanlar beni her şekilde üzerdi fakat sanatın beni üzdüğü masum şeyler; çizdiğim kötü bir resim ya da uymayan gitar akorları. Her şeyi hafızama kazıyıp çizmek isterdim. Bazen çizdiklerime hayran kalırdım, bazen de çizdiklerim anlamsız olurdu. Dünya bir şey ifade etmiyordu benim için çizdiklerim niye anlamlı olsun ki?

Gözlerimi ovuşturup titrek bir nefes verdim. Hava yeni yeni aydınlanıyordu.

Güneş'in doğuşunu izlemek beni rahatlatırdı.

Oturduğum yerden kalkıp mutfağa girdim.

Kafein bağımlısıydım. Günde altı yedi kupa kahve içmezsem kendimde olmuyordum. Eğer altı kupadan fazla içersem de kriz geçiriyordum. Ne garip şey ama(!)

Isıtıcıyı açıp tezgâha dayandım.

Düşünmek beni hep yorardı. Özellikle de kendimle kaldığım zamanlar.  Garip bir hayatım vardı. Nedense sorgulardım hep bazı şeyleri. Sorguladıkça da canım yanardı. Düşünmek acıtırdı bazen. Hissizleşmek iyiydi. Kötü hissetmemek için galiba hiç bir şey hissetmememiz lâzım. Kendi canımı en çok ben yakıyorum bu konuda. Ya da sadece ben yakıyorum canımı. Soğuk davranmak istemezdim insanlara karşı fakat kaybetmek istemiyorum. Galiba hep arafta kalacaktım. Geçmişimdeki hatalardan hep kendimi sorumlu tutarım. Her ne kadar fayda etmesede hata hep bendeydi. Hayata karşı bu kadar duygusal olmamalıydım.

Su ısındığında siyah kupamı raftan alıp içine su koydum ardından da kahveyi. Balkona geçip sandalyeme oturdum.

İşte bu benim için huzur demekti. Her yer sessiz ve sakin.

Gökyüzüne bakmak başkalarını bilmem ama beni hep garip hissettirir. Hem huzurla dolarım hem de ürkerim. Sanki acılarım gün ışığına çıkıyormuş gibi hissederim sanki gökyüzü acılarımı yüzüme vurup acılarımla yüzleşip güçlü olmamı istiyormuş gibi. Acılarım gökyüzü ile aramızda sır. Ama her defasında çekinmeden yüzleşmek zorunda bırakır beni. Kendime hep 'sen bu kadar mısın ki kaçıyorsun kendinden, git ve yüzleş' tarzı şeyler derim. Belki olur da faydası olur ya hani? Ama daha çok yüreğimi yakıp kavuruyor gerçekler. Küllerimle kalıyorum ortada. İnsan dıştan gelen darbelerle bir şekilde baş ediyor fakat içten gelen darbelere hep yenik düşüyor. Hayat fazla acımasız. Hem de fazlasıyla acımasız. Ciddiye alınacak bir yer değil hafife alınacak bir yer hiç değil. Hayat, yaşamaya; yanında ailen olunca, değiyor galiba.

"Buz prensesi dertli yine." Alayla diyerek balkona giriş yaptı Simay.

Hafifçe gülümsedim.

"Hazır sen uyuyorken kafa dinleyeyim dedim de yakalandım. E şans yok napalım?" Dedim onu gıcık etmek istercesine. Bu kızla uğraşmaya bayılıyordum ndncnznxnx

"Hah ay götüm gıcık kız. Don soğuktan, inşallah o sıcak kahven eline dökülür." Diyerek kafasını başka tarafa çevirdi.

Trip atıyor işte

"Attığın tripler umurumda değil güzelim." Yanağından makas aldım kahkaha atarak. Bu hâli oldukça tatlıydı.

"Üf Ahsen uyuyamayınca daha da gıcık oluyorsun. Zaten gıcıksın."

"Simay git zıbar güzel kardeşim. Daha gözünde çapaklar var. Hatta yanağında salya izi bile var. Hadi güzel kardeşim defolup gider misin kurban olduğum?"

KIRIK KALPLER DURAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin