0.7

19.3K 1.2K 320
                                    

Venüs: Haydaa (10.25)

Venüs: Ne diyeceğimi bilemiyorum (10.27)

Venüs: Sarılalım mı? (10.32)

Onca yazdığı şeye diyecek bir şey bulamamıştım. Ne desem boştu, ve ne desem hiçbir işe yaramayacaktı.

'Sarılalım mı?' Demiştim. Çünkü bana göre sarılmak en büyük ilaçtı, sarılmak yaralarına merhemdi ve sarılmak içine düştüğün bataklığın tek kurtuluşuydu.

Nasıl olacaktı bilmiyorum ama sarılmak istiyordum, sarılmak ve acısını biraz olsun dindirmek.

Ama ilk önce kızlara bir danışmam gerekiyordu, nerde ve nasıl olacak gibi şeylerde hep onlardan yardım alırdım.

Sessiz bir şekilde giyinip odadan çıktım ve kızlara acil durum mesajı attım. Ayrı olaraktan da Melina'yı aradım. Çünkü o çok sosyal medya da takılan bir kız değildi.

Evden üvey anneme görünmeden çıktım. Onu sevmiyordum ve oldum olası da sevmeyecektim.

Kızlarla her zaman buluştuğumuz kafeye doğru giderken bir yandan da mesaj atmış mı diyerek telefonumu kontrol etmekteydim.

Kızlarla buluştuk ve herkes fikrini söyledi. Melina, Deniz ve Esma benim tamamen gitmemden yanayken, Zeynep ve Derya kararsız kalmışlardı. Her zamanki gibi.

Ama en sonunda aldığım karar gitmemden yanaydı. Ve gidecektim.

Telefonum titrediğinde heyecanla hepsi bana döndü.

Bilinmeyen Numara: Çoban Yıldızı..

Bilinmeyen Numara: Sarılalım, lütfen.

Bilinmeyen Numara: Köyiçi Mezarlığına gel bir saat sonra.

Bilinmeyen Numara: Zaten bütün gün orda olacağım ben.

Venüs: Hemen oradayım.

Hızla ayaklandım.

"Kızlar ben gidiyorum." Esma kalkıp bana sarıldı. "Ay hadi iyi şanslar." gülümsedim. Sanki sevgili yapmaya gidiyordum. Böyle düşününce daha çok sırıttım. Tövbe estağfurullah.

"Dediğim gibi kokusunu güzelse içine içine çek ama çok çaktırma. " Melina'yı kıkırdayarak başımla onayladım ve diğerlerinden de öğütler alarak kafeden çıktım.

Mezarlığa girer girmez içime dolan huzursuzlukla başıma örtülen şey aynı anda gelince küçük bir çığlık firar etti dudaklarımın arasından.

"Şş sakin ol." Naif bir ses kulaklarıma dolarken bunun anonim olduğunu anlayıp gözlerimi kapattım.

"Başına kapattığım şey siyah ince bir şal, burası bir mezarlık." Haklı olmasıyla beraber utanıp başımı eğdim. Sesi çok boğuk geliyordu ve bu benim canımı yaktı. Kimsenin ağlamasına dayanamazdım.

"Şimdi sarılacağım, ama dikkat et kokunun güzelliğinden ve heyecandan bayılabilirim."

Hafif bir tebessüm yerleşti yüzüme.

Çok güzeldi. Çok güzel seviyordu. Kalbi güzel adam.

İki kol belime yerleşip beni çekince heyecandan titredim ve elim ayağıma dolaştı. Omuzlarından tutundum son anda.

Sonra omuzlarını bıraktım çünkü boyu uzundu ve kollarım ağrıyordu.

Bende göğsüne sardım kollarımı, başımı da tam kalbinin ritmini duyacak bir şekilde göğsüne yasladım.

"Çok hızlı atıyor.."

Burnunu saçıma yaslayıp alnıma küçük bir buse kondururken bütün hislerim devredışı kaldı.

Alından öpme hareketi benim en çok düştüğüm ikinci hareketti.

Birincisi ise kızlar düşerken beylerin kızları belden tutma hareketi.

Bu iki harekete ölene kadar düşeceğim ben.

Ama ilk önce şu an düşmem başka konular var.

Mesela Anonim'in kokusu gibi.

-
Bu kızda benim gibi dıştan ciddi ama içten içe ciddiyetsiz

Bugün moralim biraz bozuldu bunun için uzun bir bölüm yazamadım

Normalde akşamüstü yayınlayacaktım ama küçük bir işim çıktı bu yüzden akşama kadar giremeyeceğim

Neyse grş

çoban yıldızı | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin