4-Tekme

516 41 14
                                    

Multimedia:  Atlasın köpeği

 Sinirle arabanın kapısını çarparak oturmuştum. Atlas denilen sarı civciv nasıl olurda Meralin kuzeni çıkar? Zaten bide Meralin azarını yiyecektik valla bu sinirle hiç Merali çekebileceğimi zannetmiyorum. Herkes gerilmiş olmalı ki kimse çıtını çıkarmadı. Kafamı cama koydum ve yolu izlemeye başladım. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.

Birinin belimi deşip iç organlarıma seyahate çıkmak istermişçesine dürterken gözlerimi hafiften araladım. Mavi tapılası bir çift göz bu gözler çok mu tanıdık ne? Aman neyse hem zaten uyumak erdemliktir. O bir çift mavi gözü olan şahıs beni tekrar dürtmeye başladığında sinirle gözlerimi açtım ve bağırmaya başladım.

‘‘Ne var be ne var? Bir uyutmadın.’’dedim bu sefer gözleri tam açmıştım gözlerimden alev çıkabilme ihtimali olsa şuan o olay gerçekleşirdi. Bir saniye ben gözlerimi tam açtığımda fark ettim bu masmavi tapılası gözler Atlasın gözleriymiş. Atlas karşımda somurtarak bana bakıyor ben ise arabada bir tek ikimizin olmasının şokuyla etrafa bakınıyorum. Nerede bizim kızlar? Yoksa bu Atlas beni kaçırdı mı? Tabi olur mu olur yani gördü güzel kızı kaçırdı. Tam ağzımı açtım bağıracağım benden önce davrandı.

‘‘Ne zamandan beri seni uyandırmaya çalışıyorum haberin var mı seninin?! Bir ara kış olsa kış uykusuna yattığını sanacaktım. Şimdi in arabamdan zaten işlerim var bide seninle uğraşıyorum burada.’’ Bir saniye o bana az önce ayımı demeye çalıştı? Senin jeton kaç köşeliydi canım benim? Dur ben cevaplıyım altıgen di değimli? Nesini anlamadın cidden? Sana ayı dediğini anlamak bu kadar mı zor? Senin iç sesin olduğum için kendimden utanıyorum. Çok yazık, çok. Sus sen iç ses. Zaten beni az önce ‘İn arabamdan.’ Deyip arabasından kovdu ben yapacağımı bilirim. Hiç rahatımı bozmadan konuşmaya başladım;

‘‘Bana ayı diyene bak ben ayıysam sende sarı tüylü kocaman bir horozsun. Ayrıca inmiyorum arabandan kolaysa gel de indir.’’  Dedim ayağımı yere vurarak. Şuan tırsmadım desem yalan olur bana öyle bir bakış attı ki.

‘‘Tamam, o zaman ben seni indirmesini bilirim.’’ Dedi ve üstüme doğru gelmeye başladı. Ayaklarımı koltuğun üstüne çıkardım ve tehditkar dolu bir sesle konuştum.

‘‘Bak gelme üstüme doğru olacaklardan ben sorumlu olmam.’’ Beni dinlemedi ve  bir bacağımdan tutup beni çekiştirmeye başladı. Bunu sen istedin Atlas! Diğer boşta kalan ayağım ile burnuna tekmeyi bastım. Seri bir hareket ile eli burnuna gitti ve bakışlarını bana çevirdi. 

‘‘Ahhh, bittin sen bu sefer Meral bile kurtaramaz seni benim elimden!’’ diye bağırınca arada bir uğrayan aklım bu gün devreye girmişti. Yaslandığım kapıyı açıp hemen arabadan çıktım ve Allah ne verdiyse yardırmaya başladım. Hem koşuyor hem de nerede olduğumuza bakıyordum. Hay aksi Atlasın arabası bizim kapının önündeymiş şimdi geride dönemem. Durdum ve saklana bileceğim bir yer bakınmaya başladım. Girebileceğim kolay bir villa bakmaya başladım. Sağ tarafımda 2. villa çitliydi ve rahatlıkla bahçeye girebilirdim.

Koşarak çitlerden atladım. Tamam, böyle demesi çok havalı kabul ediyorum ama çitler dizimin boyuna bile gelmiyor. Hızımı hiç kaybetmeden villanın arkasına doğru koşmaya devam ettim. Villanın arkasında havuz, şezlonglar, çardak ve bir tane de küçük köpek kulübesi var. Kulübeye yavaş ve küçük adımlar ile yaklaştım. Hafif eğildim ve kulübenin içine baktım boş olduğunu görünce içime küçük bir sevinç kapladı. Arkamı döndüm ve dili dışarıda, kocaman mavi gözleri ve beyaz tüyleri olan bir köpek. Aman bende ne çok severim köpekleri(!)

Derin bir nefes aldım ve gülümsedim neden gülümsediğimi bende bilmiyorum. Yavaş 3 –  4 adım attım ve arkama bakmadan koşmaya başladım. Bu günde ne çok koşuyorum ben! Geldiğim yere doğru koşmaya devam ederken köpekte arkamdan havlıyordu. Koşmaya devam ederken çitlere 7-8 adım kala karşıdan Atlas belirdi.

Tamamda oda buraya doğru geliyor. Yoksa ben Atlasların bahçesine mi girdim? Tabi ya hiç bakmadan girdim bahçeye Atlastan korkuma. Durdum ve arkama baktım arkamda bana doğru koşan köpek ve önüme baktım. Yüzünde ayakkabımın izi olan ve burnu sanırım kanamış olan ve bana öldürücü bakış atan bir Atlas. Şimdi hızlı bir değerlendirme yapma zamanı, bacağımda, kolumda bir ısırık izimi ve hastane yemekleri mi yoksa Atlasın bana yapacağı diğer işkenceler mi? Sanırım ikisi de değil.

Hızlı adımlar ile çitlerin yanına geldim ve çiterden atladım. Atlasından yanından ‘Z’ yaparak yırttım ve koşmaya devam ettim. Arkama baktığımda ne Atlas peşimden geliyordu nede köpek.  Adımlarımı yavaşlatıp yere oturdum ve derin, derin nefes almaya başladım. Bu gün fazla koşmuştum. Biraz daha dinlendikten sonra yavaş bir şekilde ayağa kalktım ve yürümeye devam ettim. Eve gelince kapıda bekleyen 1 tane çocuk gördüm ve yanına doğru yürümeye başladım.

Beni görünce cebinden benim kedili anahtarımı çıkartır kapıyı açtı ve anahtarı bana doğru fırlattı anahtarı tutup cebime soktum. Adını bilmediğim çocuk yanımdan geçip gitti. Tabi ki de ‘Sen kimsin?’ diye sormadım Atlasın arkadaşlarından biridir. Açık olan kapıya doğru ilerledim ve içeriye girince kapıyı kapattım. Anahtarımı anahtarlığa astım. 

Tek planladığım şey odama çıkıp yatağımla ilişkiye girmekti. Sadece bu. Yavaş adımlar ile merdivenleri tırmanıp üst kata çıktım. Odamın kapısını yavaş bir şekilde açtım. Gördüğüm manzara süperdi(!) Dağınık bir yatak ve iki tane yorgan sadece bir kenara tepilmiş boylu boyunca bir dev yatak.  Ayakkabılarımı çıkartıp yatağa uzandım ve hiç bakmadan elimi yorganın içine daldırdım. Yorganı üstüme çekiyorum gelmiyor-çekiyorum gelmiyor elimi yorganın içinden çekecekken bir şey elime değdi. Tam çığlık atacağım sırada  yorganın içinden bir el çıktı ve ağzımı kapattı tövbe bismillah ne oluyor lan?!  

Akıl FukarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin