Duyguları açıklama vakti

18 2 0
                                    

Yaşananlardan çok biraz da duygulardan hatta olamayanlardan bahsedeyim. Bizim öyle diyaloglarımız olmadı uzun uzun ya da normal bir şekilde. Sadece mecburiyetten birkaç kelime. Belki de istemedi konuşmayı bilemiyorum. Gerçi ben de konuşamazdım ya o kömür gözlerine bakarak.
     Genelde bu aşk konularında olsun erkekler koşar derler ama öyle olmuyormuş işte. Sevince bir insan cinsiyet fark etmeksizin koşar sevdiğinin peşinden. Ne olacağını düşünmeden. Evet ben bir kızım ama bu hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü bir kız da gayet güzel bir şekilde sever, sevdiğinin peşinden koşar, belirtir düşüncelerini. Sadece gurur meselesi olmamalı bu.
     Sevdim ve evet abartıyorum sevgimi çünkü ilk defa böyle hissediyorum. Diğer bir haftalık sevgilere inat ömürlük bir sevgi istiyorum. Sevdiğim yanımda olsun yaralarıma merhem, yarınlarıma umut olsun istiyorum. Çok şey yaşadım. Birisine sarılıp saatlerce ağlayarak içimi dökmek istedim ama yapamadım. Bu kadar güvenemedim kimseye. Karanlıkların insanıydım ben. Adeta gündüzleri bir maske kullanıyordum. Sevdiklerim kötü olduğumu anlamasın, hep onları mutlu edeyim diye gülerdim hep. Kimse anlamazdı içimdeki acıları. Ama elbet gündüzler biter gece olurdu. Ben de ne yapayım o kör karanlıkta korkarak, titreyerek, sessiz çığlıklarımla göz yaşlarıma engel olamadan yüzleşirdim kendimle.                
     Şimdilik duygusallıkları bir kenarıya bırakıyor ve kaldığım yerden devam ediyorum. Onu göremeyince bir boşluk hissetmeye, sesini duymayınca etraftaki güzellikleri görememeye başladım. Sanırım duygularım artık hoşlantıdan çok daha fazlasıydı. Bunu söylemek istemiyordum ama tabii yapamıyordum. Bir gün amansız bir gelişme oldu. Benim tanımadığım ama beni tanıyan birisi Yankı'ya olan duygularımı anlamış. Bana Yankı'ya söylemen için ısrar ediyordu. Hatta tehdit bile işin içine girmişti. Aradan birkaç gün geçti ben hâlâ bir şey söylememiştim. Haberim bile olmadan kimliği belli olmayan o kişi Yankı'ya her şeyi söylemişti.
     Ertesi gün benim hiçbir şeyden haberim yok iken gitmiştim okula. Her zamanki gibi rutinimi bozmadım yine neşe saçıyordum etrafa her şeyden habersiz. Bahçede dolaşırken gördüm Yankı'yı zaten ben onu görünce asla mutsuz olamazdım ki. Ne kadar üzgün olursam olayım, ne kadar iyi olmasamda unutuyordum her şeyi bir gülüşüyle. Gün böyle geçerken eve geldiğimde öğrendim Yankı'nın her şeyi öğrendiğini. Ama tabii ki ismini söylemek istemeyen seyirci gibi dolaşan kişi yalan yanlış ve abartarak söylemişti ona her şeyi. Bunu öğrenince anladım ki her şeyi benim ağzımdan da duymalıydı.
     Yapamıyordum, şu an toparlayamıyordum cesaretimi. Kafamı biraz toparladım. Kalbim ağzımda atan bir vaziyetle yoğun bir heyecan içersinde yazdım duygularımı.
     Aralık 21, saat 19.30 ben ona ilk defa duygularımı açmıştım.
     Evet okuyordu, şu an tüm hissettiklerimi, tüm duygularımı öğreniyordu. Tabii ki bir şey olmasını beklememeliydim bekleyemezdim. Ne cevap verecek diye o kadar merak ediyordum ki resmen evin içinde on tur atmıştım . Sonra beklenilen mesaj geldi. Heyecanlı heyecanlı her şeyi anlattım ama anlamamış ne demek istediğimi. Yani anlayamıyorum o kadar açık açık yazmışken nasıl anlayamazsın. Belki de anlamamazlıktan geliyordu bilmiyorum. Biraz süre geçtikten sonra "Kaba olmak istemiyorum" da geldi.
     Anlıyorum bu kadar heyecandan sonra sinir olacağım illa ki böyle şeylerde neden sevdiklerim böyle yapınca sinir oluyorum bilmiyorum. Yani sonuçta ben sana kaba ol ya da olma demedim sana olan duygularımı söylerim neticesinde. Söyle bir şeyler sen de. Neden söylemiyorsun ki? Tamam tamam bunlar benim kendime söylenmelerinden ibaretti. İçinden geçenleri söyle dedim ben de ne yapayım elim ayağıma dolaşmış bekliyorum öyle ertesi gün yine göreceğim onu. Beklerken ne gelecek diye. Çok geçmeden " bir şey hissetmiyorum. " da geldi. Yani bir şey  olmasını beklememiştim ama üzülmeme de engel olamadım tabii. O gün sabahı zor ettim yatakta bir oraya bir buraya dönüp duruyordum. İçimi heyecan, sanki biraz da korku basmıştı. Onu nasıl görecektim ya da gördükten sonra durabilecek miydim orda? Acaba hareketleri, tavırları nasıl olacaktı? Soğuk mu davranacaktı yoksa umursamayacak mıydı? Tabii kendine sormam gereken en iyi soru, sınıftan çıkabilecek miydim bu utanç duygusu varken içimde? Kafam da yine bir sürü cevaplayamadığım soru vardı. Normaldi ya tabii. Bu kadar utangaç olan ben doktora bile derdimi zor anlatan ben birisini sevmiş ve duygularımı açıklamıştım ona. Derken uyuya kalmışım. Sabah kalktığımda haliyle heyecanım geçmemişti, adeta daha çok artmıştı. Nasıl gidecektim şimdi okula? Düşünürken bunları evden çıktım ve okula gitmek için yola koyuldum. Yürürken sanki ayaklarım ileri değil de geri geri gidiyordu. Daha hâlâ olayın şokundaydım. Okula gitmek istemiyordum o gün. Heyecanım geçmeden görmek istemezdim onu. İstemeye istemeye vardım okula. Kapıdan girer girmez onu görmeyi beklemiyordum. Hatta bu istediğim son şey bile olabilirdi bu durumda. Heyecanımı ve içimde biriken hafif korku duygusunu dışarıya belli etmek istemedim.  Hiçbir şey olmamış gibi yavaş yavaş sınıfa doğru yürüdüm. Ellerim ayaklarım titriyordu umarım bunu belli etmemişimdir. Sınıfa girer girmez arkadaşlarım bir şey olduğunu anladı. En yakınım geldi yanıma direkt ne olduğunu sordu tabii onun da hiçbir şeyden haberi yoktu. Anlattım bir yandan sevinirken bir yandan da üzüldü. Hislerimi söylememi saklamamamı istiyordu o da. Alınan sonuç onu da üzdü ama elden ne gelir? Hiçbir şey. Şimdilik teneffüslerde dışarıya çıkmamalı ortalıkta görünmemeliydim. Öğlen elbet görecektim onu. Derken saatler geçti öğle vakti geldi çattı. Arkadaşlarla kantine doğru yol aldık hâlâ kalbim ağzımda atıyor elim ayağım titriyordu. Yavaş yavaş kantine girdik yemeği alırken ellerimin tiremesine engel olamadım bunun farkındaydım. Hiçbir şey belli etmeden oradan uzaklaştık ve dışarıya çıktık. Şimdi kızlarla yüzleşme zamanıydı. Hepsi birazdan başıma üşülecek ne olduğunu, nasıl olduğumu soracaktı. Bunları düşünürken tepemde bitti hepsi heyecanlı bir şekilde anlatmamı bekliyorlardı. Heyecanlanınca o kadar hızlı konuşuyorum ki her şeyi anlattım ama haliyle hiçbiri bir şey anlayamadı.
     Dört kişisiniz yani biriniz de anlayamadınız mı? Kaç senelik arkadaşlarım hızlı konuşurken bile anlayamıyorsa vay halime. Her neyse sil baştan anlattım tekrardan her şeyi. Bir yandan heyecanlanırken bir yandan üzülüyor, bir yandan mutlu olurken bir yandan da sorular soruyorlardı. Bunların hepsini yanıtlayamazdım. Hayır anlamıyorum alt tarafı sevdiğim çocuğa duygularımı söyledim bir iki mesajla, gidip başka bir şey yapmadım ki. Ahiret sorusu sorar gibi cır cır ötüyorlardı başımda. Bu sorularına son verdirip her şeyi anlatmıştım artık biliyorlardı onlar da. Konuşurken kapıdan çıktığını gördüm her zaman ki gibi etrafa neşe saçarak yürüyordu yine. Biraz onu izledikten sonra çalan zilin sesiyle sınıfa çıktım. Bugün benim için fazlasıyla yorucu geçmişti. Eve gidip dinlenmek istiyordum artık. Mutlu, yorgun ve hâlâ heyecanlı bir şekilde eve vardım. Biraz dinlendikten sonra birkaç bir şeyler yazdım kaleme döktüm içimdekileri. Yazmayı da okumayı da çok seviyorum. Özellikle de onunla ilgili yazmayı.
O gece uykuya dalmadan önce yine geldi aklıma. Yine onu düşünerek uyudum. Bu beni mutlu ediyordu. Uyumadan önce aklıma gelmesi, aklıma gelince yüzümde oluşan tebessüm benim için çok özel. Çünkü ben sadece onun sayesinde bu kadar güzel gülebiliyor, bu kadar güzel hissedebiliyordum. Diye düşünürken çoktan dalmıştım bile uykuya. Artık duygularımı da söylediğime göre, bildiğine göre her şeyi belki de artık daha rahat olmam gerekirdi. Ne de olsa artık söylemeden anlar düşüncesi olmadan içimde rahatça hareket edebiliyordum. Bu yönden iyiydi benim için. Çok sevmem bir şey değiştirmiyordu belki onun için ama ne fark eder.
Peki bundan sonra ne olacak? Bir şey olamayacağını bile bile nasıl yaşayacaktım? Değişir miydi acaba düşünceleri zamanla? Bunları tabii ki zaman gösterecekti. Şimdilik Özdemir Asaf'ın birkaç dizesiyle anlatmak istiyorum her şeyi. 'Öylesine güzel seviyorum ki seni, öylesine saf, öylesine temiz, öylesine derin ve öylesine değil.'
Bundan sonrasının daha güzel olmasını diliyorum. Umarım her şey hak ettiğim gibi olur. Gerçi kaderde yazıldıysa olur olmazsa da yine kader yapacak bir şey yok...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İmkansızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin