•6•

15 2 0
                                    

Masaları falan dinlememişti. Cinayetten sonra 8 suç ortağının da farklı yerlere dağıldığını biliyordu.

Tam olarak birinci elden.

O evden babasının ölüsünü kendisi çıkarmıştı.

Diğerleri çok da umurunda değildi, asıl işi o ikisiyleydi zaten.

Sürekli Pan'a geldiklerini öğreneli çok olmamıştı. Buraya gelip onların zayıf noktalarını öğrenmeyi amaçlamıştı.

Ve sanıyordu ki bulmuştu da.

"Ah, merak etme, henüz sonda sayılmazsın. Onlar, pek senin gibi değiller." Dedi 'senin' sözcüğünü vurgulayarak.

Şimdiyse yumruklarını sıkıyordu. Daha fazla dayanamayacağının farkına vardığı vakit önlüğünü yırtarcasına çıkardı ve çıkışa doğru yürüdü.

Kalacak hiçbir yeri yoktu. Personel odasının kokuşmuş yataklarına alışmıştı. Barın büyük led tabelasının aydınlattığı mahallede ilerledi ve karşısına çıkan ilk dükkanın önüne geldi.

Kapıyı açmak için bir yol düşündü. Eski görünüyordu, belki sarssa açılırdı.

Kapıyı ittiği zaman hemen açılması oldukça tuhaftı ama aldırmadan içeriye girdi.

Rutubet kokusunu bastıran ağır koku dayanılacak gibi değildi. Ayağının altında adım seslerini duyuran sıvıyı su varsayıyordu çünkü başka bir şey olamazdı.

Sonunda telefonu açmak aklına gelmişti.

Karşısında boylu boyunca yatan bedeni görmesiyle şok ifadesi yüzüne yerleşti. Ayaklarına kadar beklemekten siyahlaşmış kan ve el izleri yeterince ürkütücüydü; kaldı ki adamın nabzını yoklamak oldukça saçma olurdu.

Derin bir nefes aldı.

"Keşke." Diye mırıldandı zifiri karanlığa. "Keşke söylediğiniz kadar dürüst oynasanız kızlar."

Öldürülen dükkanın sahibi Kim Seojon, babasının bir nevi ortağı sayılırdı. Bu, o fazlasıyla duyduğu sanırım ot sakladığı silah dükkanıydı.

"Bay Kim," Buradaki kokuyu çekmektense sokakta sürtmeyi tercih ederdi.

"Size üzüldüm."

Yüzünde hiçbir duygu emaresi yoktu. Geriye dönüp kapıyı aralayarak dışarı çıktı. Her ne olursa olsun yüzündeki ifadeyi silmeyi başaramadan yürümeye devam etti.

Deadly TasteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin