Gizemli Biriyle Tanışma

20 1 0
                                    

Evde kendime yapmış olduğum güzel bir terapiden sonra kendimi dinç ve yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Aynanın karşısına geçtiğimde siyah gotik elbisemi ve siyah göz makyajıma son bir kez bakıp aşağıya indim. Hava her zamanki gibi yağışlıydı ve eve dolan ağaç kokusu beni rahatlatıyordu. Annem işte, babam ise her zamanki gibi şehir dışındaydı. Yapılacak tonlarca çello pratik ödevi vardı. Bu arada evi toparlamakla uğraşmak zorundaydım. Evi son bir kez kontrol ettikten sonra babamın doğum günümde aldığı Cooper D serisi arabama binmiştim. Çevre gayet sakindi ve arabamın radyosuna jazz müziklerimden ayarladım. Kafamda yolda giderken bir ton soru ve karışıklık, umutsuzluk, konservatuarın bitmesiyle oluşacak işsizlik duygusu şimdiden içime işlemişti. Neyse ki yaşadığımız sürece hala umut var. Arabamı park ederken içimde tuhaf bir his vardı. Sanki kalbime birşey olacakmış gibi bir his ve yıllarca birşeyi bekliyormuşum gibi bu hissi hep yaşadım. (Tuhaf biriyim kabul ediyorum.) Çellomu okula sürükleyip, çalışmam için tahsis edilen odaya girdim ve Çellomu piyanomun yanına koydum. Kapıyı kitledikten sonra opera tarihi dersine yetişmek için koridorda depar attım. O sırada gıcık olduğum ve müzikten anladığını zanneden '' bilmiş'' tipliler kendi çaplarında alaylı gülüşleriyle koridorun sakin ve akustik yapısının içine ediyorlardı. Hızlıca onların olduğu yerden geçerek opera tarihi sınıfına geldim. Biraz geç kalmıştım tabii.

'' Mileyna da bize opera ile ilgili ödevini anlatmak için gayet gönüllü bir giriş yaptı sınıfa. '' diyerek herkesin gözü Lilya hoca sayesinde bendeydi. Lilya hocamızın kürsüye davetiyle bütün herkesin odak noktası oldum.

Derin bir nefes aldım ve en iyi cümlelerimi düşünerek konuma giriş yaptım.

'' Opera sanatının anayurdu İtalya'dır. Rönesans'ın başlıca merkezlerinden biri olan Floransa, çağımız müzikli sahne eserlerinin de beşiği sayılır. Incelemelerden, opera fikrinin bu şehirdeki bazı müzikçi ve şairlerin birleşerek eski Yunan oyunlarına benzer eserler yazmak istemelerinden doğduğu anlaşılıyor. Örnek olarak "Yunan Trajedisi" alınınca eşlik edecek müziğin nasıl olacağı problemi tartışmalara yol açmış, mısraları Renuccini tarafından yazılan ve Peri tarafından 1594 de bestelenen "Dafne" adlı ilk opera sanat çevrelerinde büyük heyecan uyandırmıştı. Böyle bir verimde, sarayını operanın ilk yaratıcılarına açıp onları destekleyen sanatsever Vernio Kontu Giovanni Bardi'nin rolü ve hizmeti büyüktür. Peri 1600 yılında "Euridice" adlı bir opera daha yazmıştır. Her iki verimi de basit şarkılarla donanmış ilkel opera örneklerindendir.''

Hoca kolunu kaldırarak dur işareti yaptı ve anında irkildim.

"Mileyna sana bir soru sorucam opera da ilk gelişim kim tarafından ve kaç yılında olmuş bize bununla ilgili bilgi verebilirsen sınıfımız da sana minnettar olur." diyerek gözümün içine dik dik bakmaya başladı. Bende başımla bilmediğimi gösterircesine sağa ve sola çevirmeye başladım. Donmuştum, vücudumu hissetmiyordum. Yüzüm pancar gibi kızarmaya başlamıştı. O sırada içeriye gizliden gizliye girmeye çalışan bir öğrenci hocanın gözünden kaçmamıştı ve hoca o tarafa ani bir dönüş yaparak dönüş yaparak;

" David de bize ders hakkında bilgilerini konuşturmaya gelmiş geç geldiğine göre bir bildiği olmalı değil mi arkadaşlar." diyerek David'i sınıfın ortasında rezil etmeye çalıştı.

Ben ve o bir süre bakıştık ama o bakışma sanki saatlerce sürecekmiş gibi gelmişti. Kurtar beni dermişçesine bir bakış atmıştım ki. Bir iç ses; " konuya hakimim merak etme" diyerek beni yatıştırmaya çalışmıştı. Ne oldu diye etrafıma baktım ve David'in zihnimin içine girip cirit attığı o dakikalara şahit oldum.

" Evet David seni dinliyoruz."

David muzip bir tavırla ve yakışıklılığı yla herkesi etkilemiş görünüyordu ama beni değil.

" Arkadaşlar opera tarihinde ilk gelişimi Monteverdi'de görüyoruz. 1607 yılında bestelediği "Orfeo" adlı operasıyla orkestrayı birinci plana almış, ses türlerini zenginleştirmiştir. Gagliani ve Rossi gibi bestecilerle koro, resitatif ve gelişmiş arya türleri doğmuş, 1637'de Venedik'te ilk opera binasının açılmasıyla sanatın merkezi Floransa'dan bu şehre geçmiştir. Burada koro ikinci plana alınmış, "arioso", "canzone", "cavatine" gibi yeni teganni şekilleri katılmış, resitatif önem kazanmıştır. Cesti, Ziani, Draghi, Pallavicini, Vivaldi ve Lotti gibi sanatçılarla Venedik üslubu opera doğmuştur."

Ben ağzım açık bir şekilde onu izlerken gözlerimiz sürekli birbirimizdeydi sanki içimi ve beni, kendimden daha iyi biliyormuş gibi bir his doğmuştu. Ona o kadar odaklanmıştım ki hocanın bana seslendiğini duymamıştım bile..

Evet arkadaşlar Mileyna uzaya çıkmış David de opera tarihine iyi çalıştığı için ikisine bir kıyak yapalım ve Araştırma ödevine gece okuluna kalsınlar. İkisine de bir alkış alabilir miyiz? diyerek hocanın bizi yerlerimize göndermesiyle şok yaşamıştık.
Gece okulu ve hiç tanımadığım biriyle. Çok gizemliydi ve aşırı yakışıklı bir duruşu vardı. Saçları sarı renkti, gözleri ise yemyeşil. Çok üzgün ve ciddi bir yüzü vardı, sanki yaşanmışlıkları o yüz halinden anlaşılır gibiydi..

ÇellistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin