Cevap alamamıştı sesi kısılmıştı bağırmaktan kaybedenlerin sesi kısılır bir ayrılık daha büyütüyodu onuyaşça küçük olsa da sevdiğinden,aşkı çoktan geçmişti onu dünya artık onun için uyandığında başlayan kötü bir rüyaydı. Şimdi ne yapmalıydı? Seçilmemek onu sadece üzmelimiydi yoksa kahrından öldürmelimiydi? İnsan böyle zamanlarda ne hissetmeliydi kime gitmeliydi ? Sanki yolları o değilde yollar ona yürüyordu nereye gittiğini bilmiyordu bilse ne değişecekti ki ? Bunda atlatacaktı elbet. Ama daha zamanı vardı. Zamanı beklemek neyseydi de... Aslı'nın vakti kadar sabrı yoktu. Böyle günlerde ayaklarmı yoksa yol mu? Acaba hangisi biliyordu? Bu sorunun cevabını bulmadan kendini selim'in kapısında buldu. Ah Selim! Aslı'nın yorgun savaşlarının yara sarıcı... Selim.. bir insanın dost diye bileceği tek isim Aslı zile basarak biraz bekledi saatin farkında deyil di zile tekrar bastı önce bi ışığın yandığını sandı sonra kapı açıldı. Ama hayır! Işık yanmamış. Sadece selim gülümsemişti Aslı'nın yüzüne baktı "yine midye sordu Aslı'nın kederli yüzü o kederden sıyrılıp gülümsemekle,o kederi taşıyor olmak arasında kaldı. Selim'in nurlu gülümsemesine sığıştırarak hüznünü "yine" diyebildi sadece içlerinden birbirlerine sarılmak geçti. Sarıldılar sonra içeri geçtiler evde kimse yoktu "sizinkiler nerede?" Diye sordu aslı salona geçerken üzgün sesiyle "Teyzemdeler" dedi selim aslının montunu alırken salonda üç kişilik koltuğa oturdu aslı çocukluğundan beri girip çıktığı ev ona yabancı gibiydi Selim'e saklambaç oynarken altına sakladıkları büyük ahşap yemek masası ve aşağıya sarkan dantel masa örtüsü ve içinde plastik çiçekleri olan vazo... hepsi aynı hüzünle duruyordu yerli yerinde çok parası olmayan insanların az gösterişli yuvası...
Çantasından kağıt mendili çıkardı. Burnunu sildi vitrinin üstündeki şu bardaklarının arsından aynadan yüzünü gördü. Ağlamaktan şişen şişen gözleri ,kırmızılaşmış burnu ve dağılmış uzun saçlarına rağmen hâlâ çok güzeldi. Koltuğun üstünde duran bir kitabı fark etti. Selim'in okuduğu kitaplardan biriydi. Selim aynı anda üç kitap okuyabiliyordu bunu nasıl başardığını hiç anlamıyorum. Kitaba uzandı. Üzerinde ZAMANIN MANZARASI yazıyordu bir roman olmalıydı bu. Kitabın içinde ayraç dikkatini çekti. Bir fotoğraf...