Sabah uyanır uyanmaz telefona sarıldı selim. Aslı'yı aradı. Kapalıydı telefonu. Sonra aklına, diğer numarası geldi. Sadece benim ve ailesinin bildiği numaraydı bu. Bir kaç kez aradı ama cevap veren olmadı.acelesi olduğu için Kahvaltıya geçti. Bu gün gezdireceği bir turist kafilesi için saat 10.00'da Taksim'de Gezi parkının önünde olması gerekiyordu. Babası hep erkenden çıkmıştı evden . Zaten hep öyleydi. Ekmek parasını taştan çıkaran babalar evden erken çıkardı. Bu yüzden çocukları onları sadece geceleri görürdü... yorgun görürdü... babası yeni bir fayans almıştı kartal'da. Annem kahvaltıyı çoktan hazırlamış, otistik ağebeyime yedirmeye çalışıyordu.
"Hayırlı sabahlar tombilik"diyerek annemin yanağından öptüm abime dönerek " Günaydın dünyanın en yakışıklı ağebeyi. Nasılsın bakalım? " dedim neşe içinde. Ağebeyim bana bakarak gülümsedi. Kahvaltı yaparken
"Babam arada bizde uğrar mı
anne?" Dedim annem herzaman ki gibi ciddiye aldı benim söylediğimi"Öyle deme oğlum. Adam bizim için çalışıyor gece gündüz. " dedi ben aceleyle yerimden kalkarak tabağımdan bir lokma aldım ve devam ettim.
"Aman anne! Sende hemen ajitasyona giriyosun. Biraz takılayım dedim tombiliğime." Dedim ve kapıya doğru ilerledim. Annem arkamdan seslendi. Ona bakmamala devem etti konuşmasına.
"Tabağını bitirmedin oğlum ! Nereye böyle aceleyle?"
"Anne gezi işim var bugün. Ekstra iş çıktı. "Dedim ve evden çıktım metrobüse doğru hızlı adımlarla yürürken telefonum çaldı arayan Aslı'ydı.
"Günaydın Kuzu " dedi uykulu bir sesle.
"Günaydın uyku güzeli... Daha yeni mi kalkıyorsun? "
Ukulu sesle cevap verdi " Biz uykucular için gün yeni başlıyoruz. Sen şafak sökerken uyanıyorsun bunda benim suçum ne kuzu!"
hızlı adımlarla yürümeye devam ederken bir yandan da Aslı'yı laf yetiştiriyordum.
"Bakıyorum hızlı girdin güne ? Nasıl olduğunu merak ettiğim için aramıştım sabah ama kapalıydı öteki hattını da aradım o da kapalıydı. "
"O hattı artık kullanmayacağım selim. Bana bu numaradan ulaş."
Meseleyi anlamıştım o yüzden fazla üzerine durmadım. "Sana hazırladığım laflarım çok ama vaktim yok. Gezi işi çıktı. Tur gezi işi verdi yine. Ona gidiyorum. Ekstra alacağım . Bak öğleden sonra işim bitiyor. Paraları çatır çatır yemeye ne dersin?"
"Yahu biraz da tasarruf yap be adam! Ama yinede kulağa hoş geliyor tabii."
Aslı'nın dediğine gülmüştüm. biraz daha konuştuktan sonra metrobüs durağına glmiştim.
"Tamam ozaman Yavru Kuşum. Saat üç gibi Taksim'e gel. Ben şimdi metrobüse biniyorum ğörüşürüz sonra "
"Tamam Kuzu iki gibi dershaneden çıkıyorum üçte orada olunca ararım seni " dedim ve telefonu kapattım yatağımda tembelce kalkarak duşa girdim. Duştan çıkınca rahatlamış gibiydim bu gün benim için yeni bir başlangıçtı. Üzerimi giyerek dershane dosyamıda alarak çıktım çamlık caddesi'nden UEFA Meydanı'na doğru yürüdüm . Işıklardan Bakırköy minibüsün bindim. Dershanenin önüne geldim içeri geçerek kantinde oturan sınıf arkadaşlarıma baktım yanlarına gitmeden sınıfa geçtim ilk dersim Matamatik 'di severdim bu dersi. hocanın verdiği testleri çözdükten sonra dershaneden çıkıp. Taksime gittim. İstiklal Caddesi'nde bir kafede oturup. Selim'i beklemeye başladım.beklerken de kahve sipariş edip insanları seyrediyorum. Sonra kendi kendime söylenmeye başladım. " kendimi insanlardan soyutlanmış gibi hissediyordum bazen. Ya da uçurum çiçeği gibi... Aşkın çıkmaz sokaklarını ezbere biliyorken, ayrılığın geniş caddelerinde kayboluyordum tüm ilişkilerimde. Limandan ayrılan gemilerin geride bıraktığı ve giderek küçülen insanlar vardır ya hani... işte o insanların öyle küçülürken içinde nasıl büyüdüğünü düşündü"Gidişini bir aşk verdim onların" dedim içimden aklının neden şimdi bunlara takıldığını bilmiyordum. Dün yaşadığı olayın etkisi olabilirdi. Oysa atlattığınmı zannediyordum. Demek ki hâlâ sarsıntılarıda vardı bu depremin ve şimdi Aslı, o sarsıntıları yaşıyordu. Kahvesinden bir yudum alarak telefonumu elime aldım Selim'i arayacaktım ki. Birden omzuma bir el dokundu hafifçe.