Ertesi gün. Cuma. Yine erken saatlerde aradı selim. Aslı ise yine uyuyordu. Zor açtı telefonu
" ya kuzu sen hiç uyumaz mısın?"
Selim heycanlı sesi ile hemen karşılık verdi
"Bak şimdi yavru kuşum. Hemen çantanı hazırlıyorsun. Kampa gidiyoruz. Gece yola çıkacağız hadi hemen kalk hazırlık yap "
Aslı ne olduğunu anlayamadı önce hemen cevap verdi.
"Ne kampı ya? İzci miyiz biz?"
Güldü selim. "İzci kampı deyil Aslı'cım. Doğa kampı bu. İki günlüğüne ayarladım. Çadır kurup felsefe konuşacağız. Yeni Yüksek tepe Felsefe Derneği'nin bir etkinliği bu."
Aslı kendine gelir gibi oldu biraz. Selim, her zaman özgün fikirlerle gelir ve eğlenirken öğreten tatil projeleriyle mest ederdi herkesi. İşte yine onlardan biriydi bu. Kaz Dağları'nda kamp yapacaklar, doğa yürüyüşü, dağ tırmanışı ve bilumum faaliyetlerle dopdolu iki gün geçireceklerdi. Selim bir çırpıda anlattı hepsini. Aslı, yanına alması gerekenlerin listesini yaptı ve hazırlıklarına başladı. Hafta sonu için mükemmel bir plandı. Ailelerden gerekli izinleri almışlardı. Aslı yanına erkek kardeşini de alacaktı.
Onları Kaz Dağları'nda götürecek olan otobüsün kalkış noktasına geldiler. Üçü de sırt çantalarını bagaja koyduktan sonra otobüsteki yerlerini aldılar. Sabah sonlanacak olan yolculukları başlamıştı. Koyu bir sohbet eşliğinde geceye doğru ilerliyorlardı. Herke birbirini tanıyor gibiydi. Aynı kulübün üyeleriydi hepsi . Aralarında Selim ve Aslı gibi ilk kez böyle bir organizasyonun içinde olanlarda vardı. Etraflarındaki insanlara yabancı gözlerle bakmalarından anlaşılıyordu. Geneli kaliteli gençlerden oluşan bir gruptu. Selim gülerek Aslı'nın kulağına eyilip,"Gerçi arada kendini şarkı zanneden fon müzikleri de var ama idare et yavru kuşum." Gülmemek için zor tuttu kendi Aslı. Yola çıktıktan üç saat sonra Aslı'nın kardeşi Furkan uyuya kaldı. " Furkan uyudu galiba Aslı?" dedi selim. Aslı cam kenarında oturan kardeşine baktı. Furkan, kafasını cama yaslamış ve derin bir uykunun ic huzuruna bırakmıştı küçük bedenini. Aslı, saçlarını okşadı kardeşinin. Usulca öptü yanağından. 13 yaşına gelmiş erkek çocuklar yalnızca uyurken öpulebilirdi. Buna başka türlü izin vermezlerdi. Selim'e Aslı'nın arasında otobüsün koridoru uzanıyordu. Yan koltuğu boştu Selim'in. Kardeşinin ayaklarını kendi koltuğunun üzerine yerleştirdi ve Selim'in yanındaki boş koltuğa oturdu Aslı. " Çok heycanlıyım. Bugünlerde böyle bir değişikliğe ihtiyacım vardı bana bu heycanı yaşattığın için teşekkür ederim " dedi.
Selim uykuluydu. Sesindeki mahzunluktan belliydi " bu günlerde ikimizinde biraz keyif almaya ihtiyacı var Yavru kuşum. Gör bak nasıl iyi gelecek bize.""Haklısın kuzu. Bir an önce sabah olsun istiyorum."
Selim önündeki koltuğun cebinde duran kitabı göstererek
"İstersen okuyabilirsin. Yol daha çabuk biter. Ben biraz uyumayı düşünüyorum. Sabah erken kalktım biliyorsun. Daha dünün yorgunluğunu da atamadım üstümden." dedi.
Aslı, biraz daha konuşmak istediğini söyledi. Birden aklına gelenle çıkıştı Selim'e.
"Sende amma savurgan bir adamsın ha! Eline biraz para geçsin, hemen bizim için harcıyorsun. Azıcık tutumlu ol be adam!"
"Ne âlaka şimdi birdenbire?"
"Ne bileyim aklıma geldi ansızın. Hem biraz fırça ukunu açar diye düşündüm."
"Para harcanmak için kazanılır yavru kuşum. İnsanın dostumla yediği para en helal olandır."
" Öyle ama biraz dikkat et! Para kolay kazanılmıyor. Sen zengin biri deyilsin zenginleri de hiç sevmezsin."