war of love

2.1K 279 363
                                    

"savaşta uygulanacak en etkili yol güçlüden uzak durup, zayıfa saldırmaktır."

sir na jaemin, asla zeki adamlarla iş götürmezdi, götürmemişti ve götürmeyecekti. çünkü aptal adamlar hiç bir şey düşünmezlerdi ve aptal bir adamın hiçbir şey düşünmemesi, yanlış düşüncelere sahip olmaması için tek yoldu.
aptal bir adam, jaemin'den bir çocuk isteyemez, 'bana yemek hazırla' diye  baskı yapamaz, balolara gidip başka beyefendilerle takılmasına ses çıkartamaz ve en önemlisi de özgürlüğünü kısıtlayamazdı.

bu yüzden jaemin, karşısındaki adamın aptalın teki olduğunu daha ilk saniyeden anlamış olsa da oradan ayrılmıyor, geldikleri devasa balo salonunun bir köşesinde beyefendinin anlattığı zırvaları dinliyordu. beyefendi, namı diğer bay walsh morgan, otuzlu yaşlarında bir adamdı, kesinlikle düşüncesiz ve zararsızdı.

zeki ve tehlikeli bir adam olan jeno'ya gelince, o küstah sanki jaemin'e metresim ol diyen kendisi değilmiş gibi elinde bir kadeh şarapla  mcknight'ların kızıyla konuşuyordu.

açık konuşmak gerekirse hiç kıskanmamıştı çünkü mcknightlar kızlarını gerçek bir leydi gibi yetiştirmişlerdi ve jaemin o adamın bir leydiden daha fazlasını istediğini biliyordu bu yüzden jeno, jaemin'in gözlerini izlemeye devam ederken, elini kızın beline yerleştirdiğinde ve tüm arsızlığıyla madamı öptüğünde küçük bey neye uğradığını şaşırmıştı. böyle edepsizlikleri herkesin içinde yapabilecek birisi varsa o da jaemindi, jeno değil.

walshların aptal oğlunu, konuşması hâlâ devam ederken jeno'nun gözlerinin içine baka baka öpmesinin sebebi de sadece bunu kanıtlamaktı. küçük bey, jeno'nun peşinde koşmasını ve kendisine uzun haftalar boyunca yalvarmasını beklemiş olduğundan hayal kırıklığı ve öfke yüzünden kıpkırmızı olmuştu. intikam isteği aklında dolaşan tek düşünceydi.

dudakları nazikçe ayrıldığında şaşkınlıktan gözleri kocaman açılmış adamcağızı yakasından nazikçe tutup, cilveli bir gülümsemeyle geniş terasın olduğu yukarı kata çekiştirdi. aslına bakarsanız walshların oğluna güzel bir kıyak çekeceği filan yoktu sadece jeno'ya bu iş nasıl yapılırmış göstermek istemişti. yukarıya çıkıp balkonun geniş trabzanlarına tutunurken, sinirden elleri titriyordu.

sir walsh ise sessizce balkona süzülüp jaemin'in ince beline ellerini yerleştirmişti ancak o, aşağıdaki tavırlarının aksine adama kabaca çıkıştı.

"rica edeceğim bir daha arkamdan sessizce yaklaşmayın, kalbime indireceksiniz."

"kalbinize zarar gelsin istemem jaemin, oranın sonsuza kadar evim olmasını istiyorum çünkü."

jae küçümseyen bir ifadeyle adamı izledi.
"öyle demek, seviyor musun yani sen beni?"

"ş-şey, b-ben, yani-"

"seviyor musun?"

"evet"

"hemen şu an aşağı inip annene benimle nişanlanmak istediğini söylersen evlenirim seninle. Ama elini çabuk tutman gerek yoksa başkası kapar beni, sende öyle ortada kalırsın."

sir walsh, yüzünde heyecanlı bir gülümsemeyle jaemin'in eline kibar bir öpücük kondurup ona iyi dileklerini sunduktan sonra hızlı adımlarla aşağı inmeye başlamıştı. jaemin, arkasını dönüp yeniden şehrin güzel manzarasını izlemeye koyuldu. nedense morali bozulmuştu ve sadece eve gitmek istiyordu. aklına walshların oğlu gelince en azından kendisine bir acil çıkış kapısı bulabildiğini hatırladı ve sessizce fısıldadı.
"aptal."

you need to calm down - nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin