black sea.

1.5K 217 413
                                    

"Saldırılarınızın başarısından emin olmanın yolu, düşman tarafından savunulmayan noktalara saldırmaktan geçer."

Küçükbey tüm gözlerin üzerinde olmasına alışmış birisiydi, insanlar kendisini izlerken bir şeyler yapmaktan çekinmez, kimsenin bakışları yüzünden ne heyecanlanır ne de çekince duyardı. Ancak şu anda karşısında oturmuş sanki hiç ona ihanet etmemiş gibi kendisini izleyen küstah gözler yüzünden heyecanlanıyor, yeniyetmeler gibi ne yapacağını bilemez hale geliyordu.
Sir Lee Jeno'nun bu gece buraya geleceğini tahmin etmiş olsa en güçlü maskesini takınır ve hiçbir şey olmamış gibi rol yapardı ancak şimdi hazırlıksız yakalanmışken sanki onu hiç sevmemiş gibi davranmakta zorlanıyordu.

Gösterişli kapıdan yeni giren başka bir beyefendiyi daha gülümseyerek karşıladı ve oturması için boş bir masa gösterdi. Elleriyle saçlarını düzeltip yukarı kattaki odasına çıkmaya başladığında Sir'ün peşinden geleceğini biliyordu. Bu yüzden kapısını kapatmadı ve etrafı ışıklarla çevrili aynasının önüne oturup ağır ağır en sevdiği parlatıcısını sürmeye başladı.

Çok beklemesine gerek kalmamıştı. Kapısının tok bir sesle kapandığını duyunca arkasına dönüp gelenin kim olduğuna bakma ihtiyacı bile duymadı.

"Odamdan çıkın lütfen"

"Sanki beni davet eden sen değilmişsin gibi mi?"

"Seni davet etmedim."

"Kapın neden açıktı?"

"Çünkü öyle istiyorum, bu gece burada gözüme kestirdiğim bir beyefendi var. Belki arkamdan gelir diye ummuştum ancak senin gibi bir leş kargasının çekingen ve terbiyeli bir beyefendiden hızlı davranacağını hesaplayamadım."

"Jaemin."

"Lütfen bana adımla seslenmeyin."

"Neden, bundan çok hoşlandığını sanıyordum oysa ki. O sabah kollarımın arasındayken, sana adınla seslenmem için bana yalvarırken ve her bir zerrene kadar benim olurken.."

"Belki ben de seni kandırmışımdır, belki düşündüğün kadar iyi hissettirmiyorsundur?"

"Sınırlarını zorluyorsun Jaemin."

"Aa, lütfen böyle konuşma. Biz devrimci ve özgürlükçü gençleriz, sınırımız filan yok unuttun mu?"

"Bak seni kandırdığım için pişmanım tamam mı?
Bitsin aramızdaki bu düşmanlık, sırf bana kafa tutmak için başka adamlar hakkında konuşmayı kes."

"Sorun yok Jeno, hem sana inat olsun diye başkalarıyla düşüp kalkacak kadar seni umursadığımı da nereden çıkardın?"

"Jaemin, sana sınırlarını zorluyorsun dedim. Beni kışkırtmaya çalışıyorsun, farkındayım."

"Sen kışkırsan ne olacak ki, adam gibi savaşmayı bile bilmiyorsun. Tek bildiğin hile yapmak veya kaçak oynamak."

Sir'ün boynundaki damarlar artık kolaylıkla seçilebiliyordu. Jaemin'in parlatıcısını dağıttığı elini bileğinden tutarak kavradı ve çekiştirmeye başladı.

"Ne yaptığını sanıyorsun, bırak beni."

"Kalk ayağa"

"Sana beni bırak dedim."

you need to calm down - nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin