"Saldırıda başarılı komutan neyi savunduğunu bilmeyen düşmana saldırır, savunmada başarılı olan komutan ise neye saldırdığını bilmeyen düşmana karşı mevzilerini savunandır."
Küçükbeyin en başından beri bildiği bir şey varsa o da, britanyanın geleceğiyle ilgili oynadığı tüm o oyunlar, ciddi anlamda hiçbir şey hissetmiyor olması ve iflah olmaz bir gezgin olduğu gerçeği dışında Sir Lee Jeno'nun kendisine gerçekten ne kadar da çok benzediğiydi.
Sir, son bir haftadır aralıksız konağa geliyor birkaç kadeh içip gözlerini küçükbeyden ayırmıyor ardından da defolup gidiyordu. Tek bir kelime etmeden, hiçbir şey söylemeden..Ve işin acı verici tarafı, onun yerinde Küçükbey olsa tam olarak aynısını yapacak olmasıydı ne fazlasını ne eksiğini.
Tıpkı Jeno'nun yaptığı gibi buraya gelir, o kahrolası deri koltuğa yayılır, bir iki kadeh içerken gözlerini Jeno'dan ayırmadığından emin olurdu. Her zamanki gibi onu kendisine çok benzetiyordu.Sir'ün yadırganamaz varlığı dışında klüpte her şey oldukça normaldi, her zaman olduğu gibi herkes eğleniyor, dans ediyor ve şarkılar söylüyordu hatta küçükbey şimdiden birkaç adamın sarhoş olmaya başladığını görebiliyordu.
Bu gece morali hiç kimsenin bozamayacağı kadar yerindeydi çünkü kazançları gayet iyi, giderleri ise sorun çıkartmayacak seviyedeydi.
Bunu kutlamak için bar kısmına girip kendisine içinde ne olduğunu bile bilmediği bir kadeh aldı.
O ne fransız şaraplarının isimlerini ezbere bilecek kadar iyi eğitilmiş bir beyefendi ne de sarhoş olurken ne içtiğine önem verecek bir adam değildi.Kadehiyle beraber kendisine boş bir masa bulmak için konağın devasa solanunda gezindi ve Sir'ün kendisini rahatlıkla izlemesine olanak sağlayacak bir masa gördüğünde oraya oturmakta karar kıldı. Tam kendisini en çekici gösterecek oturma pozisyonu hakkında düşünüyordu ki Sir'ün yanına yaklaşan genç kadını fark etti, işte bu eğlenceli olabilirdi.
Jaemin yüzüne en kibirli gülümsemesini yerleştirip çenesini kaldırarak oturduğu yerden genç kadının Jeno'ya çekingen bir ifadeyle bir şeyler sormasını ve ardından da yanına oturmasını seyretti. İlk başta her şey dayanılır seviyedeydi ancak zaman geçtikçe küçükbey sinirlerini kontrol etmekte zorluk çekmeye başladı. Bu kadın, Jeno'nun omzuna elini koyacak samimiyeti nereden buluyordu üstelik o bu denli cesur olsa da Jeno nasıl tanımadığı bir kadının kendisini ellemesine izin verebiliyordu?
Kadınla flörtleşmeye ara verdiği bir anda Sir'ün meraklı bakışları Küçükbeyi buldu ve Jaemin'in ne kadar sinirli olduğunu gördüğünde yüzüne öyle bir gülümseme yayıldı ki çileden çıkmamış olsa Jaemin, Sir'ün o an sevimli göründüğünü itiraf edebilirdi ancak yüzünü buruşturup Jeno'ya orta parmağını kaldırmayı tercih etti.
Sir önüne dönüp sohbetine kaldığı yerden devam etti ancak küçükbey oturduğu yerde duramıyor, bir şeyler yapmak, hiç değilse söylemek, kavga çıkartmak ve yumruğunu Sir'in gülümseyen suratına geçirmek istiyordu. Bir süre düşündükten sonra burada oturup bu manzarayı seyretmenin ancak bir kaybedenin yapacağı türden bir hareket olduğuna karar verdi ve bardağını alıp Jeno'nun masasına yaklaştı ve kendi dostuyla çekincesiz tavırlarla konuşan küstah kadına gülümseyerek sordu;
"Keyfiniz yerinde mi madam?"
"Oldukça, bu arada söylemeden geçemeyeceğim çok güzel bir mekanınız var Bayım."
"Çok güzel, öyle mi?"
"Evet, şimdiye dek gördüğüm en iyi gece klubü."
"Öyledir, ancak sizden gitmenizi rica etmek için buradayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you need to calm down - nomin
Fanfiction"rica edeceğim, insanları görmemiş taşralılar gibi elinizle işaret etmeyin küçükbey" 11-07-2019