breaking free

1.7K 242 173
                                    

    
Bir yola girdiğinizde bunun iki sebebi olması muhtemeldir, ya siz o yola girmek istemişsinizdir ya da ikinci ve en sık karşılaşılan durum gerçekleşmiştir ve siz o yola neden girdiğinizi bile bilmiyorsunuzdur.
Sir Lee Jeno, tam olarak bu haldeydi, babasının söyledikleri canını fena halde sıkmıştı ve yaşlı adama söylediğinin tersini kanıtlamak ne yapacağını şaşırmıştı.
Öyle ki, az önce Na Jaemin'e şefkatten başka bir duygu beslemiyorken şimdi içinde ona karşı saf bir öfke vardı.

Küçükbey kimdi ki Sir'ün özgürlüğünü elinden alacaktı?
Gözleri ileride konukları yolcu eden zarif bedende gezindi, yaşlı bir madam ve eşiyle konuşuyor belli ki çok da eğleniyordu. Bir başkası onun çok iyi bir ev sahibi olduğunu ve konuklarıyla şakalaştığını düşünebilirdi ancak Jeno gerçeği biliyordu.

Muhtemelen Jaemin şu an zavallı madamı eşinin yanında olmasını umursamadan iğneliyor ve rencide ediyordu. Derin bir nefes alıp önüne döndü, onun için endişelenmek, ondan etkilenmek, onun hakkında düşünmek hatta onu neredeyse aklını okuyabilecek kadar yakından tanımak istemiyordu ancak uzak da duramıyordu.
Tamir edildiği için artık çok daha modern görünen konağa girip salondaki ihtişamlı koltuğa oturdu. Elindeki kadehi tek dikişte bitirip kravatını çekiştirdi. Bu kadar güzel bir gülümseme nasıl bir şeytana ait olabilirdi ve basit bir insan nasıl olurda Jeno'yu tüm iradesinden ederdi?

O sırada Jaemin salonun kapısına yaslanıp insanı hayatından edebilecek kadar güzel bir şekilde gülümsemişti.
"Sonunda gittiler, baş başa kaldık. Dans etmeyi sever misin?"

Jeno'nun cevabını beklemeden salonun baş köşesindeki pikaba doğru yürümeye başlamıştı kısa bir süre sonra da odayı hareketli bir müzik doldurdu.
"Pek sayılmaz"

"Yalan söylüyorsun"

"Söylemiyorum, ben daha çok müzik dinlemeyi severim."

"Tanıştığımız günden beri ilk defa klişe bir adam gibi konuştun."

"Sen dans etmeyi biliyor musun diye sormayacağım çünkü seni dans ederken gördüm, tüy kadar hafif görünüyordun. İnan şu an beni neyle, nasıl aşağıladığınla hiç ilgilenmiyorum çünkü bu dans mevzusunda çok yetenekli olduğun için beni ezmek umuduyla bu muhabbeti açtığını biliyorum.
Asıl beni düşündüren ve canımı sıkan şey şu ki, bunu nasıl bilebiliyorum? Seni nasıl bu kadar iyi tanıyorum?"

"Moralini bozan bir şeyler mi var?"

"Babam. Söylediği bir şeyler aklıma takıldı yalnızca..."

"Ne dedi ki?"

"Senin beni elde ettiğini, sana aşık olduğumu ve artık özgür bir adam olmadığımı ima etti."

"Saçmalık bu!"

"Bence de öyle"

"Saçmalık çünkü gerçek aşkın bağlanmakla veya başka hiçbir kötü duyguyla alakası olamaz. Aşık olmak özgür kalmak demektir-"

Arka planda güzel bir şarkı çalarken Jaemin hevesle Jeno'nun yanına oturdu, dizleri Sir Lee'nin dizlerine değiyordu.

"Düşün şimdi Jeno, eğer birine gerçekten aşık olduysan ruhun diğer bir parçasını bulmuş demektir. Onun yanında her istediğini yapabilirsin, istediğin kişi olabilirsin çünkü seni yargılamayacak tek kişinin yanında olduğunu bilirsin. Birine aşık olduğun zaman olsa olsa özgür kalırsın."

Jeno, Jaemin'in ellerini kendi ellerinin arasından geçirip gözlerini küçükbeyin derin gözlerine dikti.
"Jaemin-ah, daha önce hiç aşık oldun mu?"

"Hayır"

"Tahmin etmiştim çünkü aşk hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Aşk dediğin tutsaklıktan başka bir şey değildir."

you need to calm down - nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin