VE BAŞLADI(T.B-l)

796 162 310
                                    

Sabah yine sıcacık yatağımdan erkenden kalktım .Güneş ışınları penceremden içeri henüz süzülmemişti. Niyedir bilmiyorum ama kaç zamandır uyku tutmuyor. Oysaki uyandıktan sonra bile uzun zaman çıkamazdım sıcak ve rahat yatağımdan.

Anlaşılan o ki bir hafta önce karşılaşmış olduğum o elim vaka beni bir hayli etkisi altına almış. Her ne kadar o işe bulaşmak istemesem de içimdeki bu tuhaf hal ve olayı çözme merakım beni etkisi altına aldı ve kazanan yine o oldu.

Yatağımdan kalkıp içeri mutfağa kahvaltı hazırlamaya geçtim. Kahvaltı dememe bakmayın siz, kahvaltı demeye bin şahit lazım. Öyle atıştırmalık peynir ekmek zeytin üçlüsü ve olmazsa olmazım ,bir nevi yakıtım olan çayım. Hiçbir şeye pek ehemmiyet vermem fakat çayımı itinayla demlerim. Malum mazot sağlam olmalı...

Yandan yine Bahaettin Karakoç'tan "Ihlamurlar çiçek açtığı zaman" çalıyor. Kuşkusuz hemen hemen her sabah dinlerim bu şiiri,bende büyük bir anısı var ve bana yıllar önce okulda tanıştığım o zamandan sonra da bir türlü unutamadığım bir arkadaşımı hatırlatıyor.

Henüz üçüncü bardağımı yudumluyordum ki telefonum acı acı bağırmaya başladı. Daha açmadan bu mendebur şeyin çok hayra alamet haberler vermeyeceğinin sinyallerini veriyordu.

Daha fazla bağıttırmadan açma tuşuna basmam ile karşı taraftan acı bir feryatla karşılaşmam bir oldu. Ne oluyor dememe kalmadan karşı taraftan bir hanımefendi başladı derdini anlatmaya. Sesinden anladığım kadarıyla bir hayli ağlamaklıydı. Anlaşılan bayağı elim bir vakayla karşı karşıya kalmış.

-Ben Aziz Korkut nasıl yardımcı olabilirim. Beni hiç duymuyor zaten habire bir şeyler anlatıyor ama ben hiçbir şey anlamadım. Bir dakika bayan öncelikle siz kimsiniz? Bana nasıl ulaştınız?

-Afedersin Aziz oğlum!
-Hemen de Aziz oğlu oluverdim. Bizim buraların insanı böyle sıcak kanlı cana yakın insanlardır. Sizi hiç tanımıyor olsalar bile küçükseniz oğlu ya da kızı büyükseniz abisi ya da ablası oluyorsunuz. Buna dünyanın başka hiç bir yerinde rastlayamazsınız.

-Oğlum ben Hatice Dalmaç Emin Dalmaç'ın annesiyim. Telefonunuza emniyete Hakan başkomiserden aldım. Daha doğrusu bana yardımcı olabileceğini düşündüğü için o verdi.

Mesele anlaşılmıştı,belli ki durum karışık ve Hatice teyzeyi telefonda daha fazla yormadan evinin adresini alıp bir kaç saate geleceğimi söyleyip telefonu kapattım.

Kahvaltımı yaptıktan sonra banyoya geçip soğuk bir duş aldım. İnsana baştan aşağıya soğuk su dökülmesi iyi geliyor. Bütün hücrelerini harekete geçiriyor, tabi bu arada hafif hafif yaprakların rüzgarda sallanması gibi de sallanmıyor değilim.

Soğuk suyun altında iyice dinçleştikten sonra çıkmak için hazırlandım. Daima rahat bir şeyler giyerim. Modaymış tarzmış hiç takılmam öyle şeylere neyin içinde rahat ediyorsam onu giyerim.

Bu konuda Japon halkını takdir ederim hep ,adamlar takım elbisenin altına spor ayakkabı giyiyorlar.

Üstüme bordo bir tişört , lacivert bir keten pantolon giyip kendimi kapıya attım. Uç beş adım atmadan arabanın anahtarını Unuttuğumu fark edip geri eve döndüm. Anahtarın yatak odasında komodının üzerinde duruyordu. Aldım ceplerimi de kontrol edip arabama geçtim.

Arabamı çalıştırdım fakat bu kadın bana nerenin adresini vermişti ki!
Düşün düşün hay aksı kafa işe yarayacağın zaman çalışmazmısın sen ,birde zeki olmakla geçinip durursun.Sahi bu kadın numaramı kimden aldım demişti ? Tabi ya bizim Hakan' dan aldığını söylemişti. Doğruca emniyete geçtim.

- Hakan başkomiser odasında mı?
-Hayır Aziz Bey, yaşlı bir kadını öldürmüşler o olayla ilgilenmeye gittiler.
-Nerede gerçekleşmiş bu olay adresi biliyor musun?
-Evet Aziz bey ,Hakan başkomiserim çıkarken söyledi soran olursa diye.

İyi çocuk şu muzaffer de bana karşı çok resmi davranması hiç hoşuma gitmiyor. Neredeyse her gün gelirim buraya ve her geldiğimde görürüm Muzaffer'i çayımızı hep o getirir. Ama aramızdaki resmiyeti bir türlü ortadan kaldıramadık.

-Muzaffer!
-Buyurun Aziz bey
-Seninle pek samimiyetimiz oluşmadı galiba
-Neden böyle dediniz Aziz bey?
-İnsan samimi olduğu kişiye bey dermi? Ne zaman gelsem bana karşı her zaman çok resmi davranıyorsun bu benim hiç hoşuma gitmiyor bilesin, bundan sonra bey yerine abi demeni tercih ederim.
- Olur mu?
-Elbette olur Aziz bey
-Bak hala ...Neyse keyfin nasıl isterse öyle söyle. Hadi ben kaçtım.
-görüşmek üzere Aziz abi!

Ben emniyetten çıkıp arabama gidiyordum ki birden telefonun feryadı koyverdi.Arayan Hakan'dı

-Alo, Aziz nerdesin?
-Sizin mekandayım ama şimdi senin yanına gelmek için ayrılıyordum, ne oldu?
-Dur bekle ben de gelmek üzereyim seninle konuşmam gereken bir mesele var .
-Tamam bekliyorum benim de seninle konuşacaklarım vardı zaten.

Başkomiserim hoş geldiniz.
-Beni soran eden var mı Muzaffer?
-Yok başkomiserim.
-Aziz nerede?
- Odanızda başkomiserim sizi bekliyor.
-Arayan soran olursa musait olmadığımı soylersin.
-Emredersiniz başkomserim.

-Oo, Azizcim bakıyorum da benim makamımda gözün var galiba, koltuğuma kurulmuşsun. İstiyorsan vazifemi devredeyim sana, zaten bütün davalarıma bir şekilde müdahil olup elden geçiriyorsun. Rozetimi de al barı tam olsun.

-Bilirsin Hakan öyle koltuk sevdasıymış makammış mevkiiymiş sevmem . En büyük mevki millete en iyi hizmet etmektir ve bende o mevkie ulaşmaya çalışıyorum.

-Ne oldu mesele neymiş ?
-Ne meselesi
- Kadın cinayetini soruyorum canım. Çözdünüz mü ?
-Oğlum sen ne zaman öğrendin, ermişmisin nesin!

-Ne ermişim ne de başka bir şey, az önce Muzaffer'den öğrendim.
Olay karmaşık bir durumda, beni asıl şaşırtan kısmı ise son aradığı kişi .Bil bakalım kimi aramış? Gerçi kime soruyorum ben adam kalkıp her şeyden önce buraya damladığına göre zaten bütün hadiseden haberdardır.

-Ne bahsettiğin hadiseden haberdarım ne de kimi aradığını bilmiyorum. Nerden bileyim Hakan müneccim miyim ben , zaten müneccimlere de ayar olurum.

Madem her şeyi biliyorsunuz ne diye millete para karşılığı bilgi satma gereği duyuyorsunuz direk para kaynağını çözsenize.

Hayret ediyorum bu tür sahtekarlara gidip de para kaptıran enayilere. Sen ne şartlarda o parayı kazan, git şarlatanın palavralarına ver, olacak şey değil. Budalalıktan başak bir şey değil.

Her neyse ,kimmiş tanıdık biri olsa gerek öyle heyecanlı söylediğine göre ve seni bir hayli serseme çevirdiğine göre. Hadi daha fazla uzatma da söyle.

Seni aramış Aziz ! Hem de bu sabah. Bu mesele için beklettim seni.
Bak bu çok garip işte, olay iyice ilginçleşmeye başladı.

Ben de sana sabah beni arayan kadının adresini soracaktım. Sabah beni arayıp adresini verdi buluşmak için anlaştık fakat daha sonra adres bir türlü aklıma gelmedi bende senden kadının adresini biliyorsundur diye isteyecektim. Malum benim numaramı verdiğine göre kadının bilgilerini de almışsındır.

Ne numarasından bahsediyorsun sen ? Ben bugün kimseye senin numaranı vermedim hem zaten o kadın da buraya hiç gelmedi. Onu cinayet mahallinde ilk kez gördüm. Bu arada ne konuştunuz kadınla, sana ne söyledi?

TEK BAŞINA{polisiye} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin