TEK BAŞINA-VIII

148 88 36
                                    

Gözlerimi açtığımda kendimi yatakta boylu boyunca uzanır halde buldum. Hayır burası benim evim değildi. Anlaşılan hastahanedeyim. Koluma serum bağlanmış, ayağım sarılı bir şekilde yukarıdan asılmıştı. Kafamı sağ tarafa çevirince bizim Hakan ile göz göze geldik. İçimden, meslek hayatımdayken bu adamın bana yaptığı iyiliği başka kimseden yapmadı  desem yanlış olmaz diye geçirdim. Bakalım benim dünyayla bağlantım kesilince neler olmuş? Ama önce biraz moralleri bulalım.

    - Ne o Hakan ayrılığıma dayanamayıp peşimden sen de mi öbür tarafa geldin?
   -Yok Aziz, neler öğrendiğini sana sormaya geldim. Ben sorularımı sorup hemen döneceğim.
    -Dostum ! Sen bilmiyor musun; buraya gelenlere bilet tek yönlü. Geri dönüş bileti bu tarafta satılmıyor.

    - Aziz sen nasıl bir insanın ya! Ulan yetişemesem nalları dikecektin,  o zaman gerçekten tek yönlü bir bilet alırdın. Ben bir taraflarımı parçalayayım ki adam “ tek başına “ oturup çayını içebilsin senin yaptığına bak. Adam teşekkür edecek yerde uyanır uyanmaz benimle dalga geçiyor. Pes sana arkadaş.

   -Hemen kızma aziz dostum, ne yapalım bu hastahane ortamının vermiş olduğu sevimsiz ortamı biraz yumuşatayım dedim fakat anlaşılan dostumuz bir hayli neşesiz. Şimdi; ben dünyadan bîhaberken neler olduğunu anlatacak mısın ?
    -Bak Aziz! Sen her ne kadar bu işleri ve hayatını ciddiye almazsan da biz senin hayatını da  uğraştığın işleri de ciddiye alıyoruz.

    -Kim demiş uğraştığım işleri ciddiye almadığı mı? İşim pahasına hayatımı  ortaya koymuşum senin konuştuğun lafa bak hele. Bak hayatımı umursamadığım konusunda haklısın. Hakan , bu hayatta şu yanımda taşıdığım bir Silahım bir de yoluna ömrümü adadığım davamdan başka hiç kimsem yok. Yanı senin anlayacağın ölsem arkamdan gözyaşı dökecek birileri yok. Bu da bana hayinlerin ölümden kaçtığı gibi ölüme koşma cesareti veriyor. Bendeniz bu şekilde bu denli başarılı oluyorum. Her zaman söylerim , korkarak yaşanmaz.

    -Ulan delifişek! Kim sana korkak dedi şimdi? Hem ne demek kimi kimsem yok , biz neci  oluyoruz burada? Biz gerektiğinde birbirimiz için canımızı vermeye birlikte söz vermedik  mi? Her şeyden önemlisi biz davadaş  değil miyiz? Sana sadece demek istiyorum ki şu Cehennem gibi ortamlara tek başına dalma. Dalacaksan haber et birlikte dalalım. Yoksa gelip gelmememden mi şüphe ediyorsun?

     -Saçmalama Hakan senden şüphe filan ettiğim yok. Oğlum senin elin kolun yasalarla bağlı, sen resmiyettir , yazıdır,izindir diyene kadar adamlar kervanı Bağdat'a sürüyorlar. Biliyorsun benim çözüm yollarım biraz farklı.
   -Ne birazı Aziz ! Ne birazı!
   -Hakan sen onu bunu bırak da kefeni nasıl yırttım onu anlat.
   -Bize Salih haber verdi.
   -Hangi Salih? Kapıcı Salih mi?

   -Anlaşılan tanışmışsınız. Evet kapıcı Salih telefonla bizi arayıp Emin'in eve geldiğini söyledi. Tabi ben  senin  orada olduğundan haberim yoktu. Anlayacağın seni beklemiyordum . Haber alır almaz ekibi topladığım gibi son sürat harekete geçtim. Biz tam apartmanın önüne yaklaştığımızda kurşun sesleri duyduk. Sirenleri çalıştırınca arabadan inip apartmana doğru hareket eden eli silahlı iki kişiyi gördüm. Fakat bizi fark eder etmez araçlarına binip gazladılar. Anlayacağın senin kefeni bizim çakar lambaları yırttı. Bir de hep alay ederler polis olay yerine neden siren çalarak geliyor diye? Malum ses araçlardan hızlı olduğu için “ bak polis geldi ,burası artık emniyet içerisinde duygusunu uyandırıp tereddüt içerisinde kalan ve henüz suçu işlememiş insanları kararlarından caydırabiliyor” senin bu durumda olduğu gibi.

    Olay yerine gelir gelmez arabadan indiğim gibi apartmandan içeri fırladım. Doğruca koşar adım ikinci kata çıktım. Açık olan kapının önüne gelince  senin salonda boylu boyunca yerde öylece hareketsiz bir şekilde kanlar içinde yattığını gördüm. İnan bana Aziz dünya maceranı bitirdin diye korkmadım değil. Yanına yaklaşıp doğruca elimi şah damarına götürüp nabzını kontrol ettim. Korktuğum başıma gelmemişti. Sonra da seni doğruca buraya getirdik. Bu arada bir hayli kan kaybetmişsin. Açıl kana ihtiyaç vardı. Senin kan gurubunda öyle ha deyince bulunur cinsten değil ki! Senin hiçbir şeyin tam değil ya hadi neyse. Hastanede de hiç AB rh+ kan kalmamış. Zaten olayın içinde sen olunca bütün işler son raddeye kadar zorlaşıyor. Allah'tan buradaki hemşirelerden birinin kan gurubu seninkiyle aynı çıktı da ucuz atlattın. Artık ayağı kalkınca kızı bir kahve içmeye davet edersin.

-Tabi tabi ederim elbette, hiç etmez olur muyum. Benim hiç işim yok onu bunu kahve içmeye davet edeceğim. Hakan sen beni bu halde gördün dalga geçiyorsun. Sen geç dalganı bakalım.
- Aziz ben dalga falan geçmiyorum oldukça ciddiyim, oğlum kızı bir görsen sen zaten gerekeni yaparsın. Kız  gerçekten bir içim su adeta.
-Olur Hakancım , buradan taburcu olayım ilk iş olarak hastanede o kızı aramaya başlayacağım.

-Aramana gerek yok Aziz, seninle ilgilenecek hemşire o kız. Birazdan gelince görürsün. Hadi ben merkeze geçiyorum , var mı benden bir isteğin? Ha öyle tam iyileşmeden kalkıp gideyim de deme.  Sakat kalırsın sonra seninle uğraşamam. Bak ayağını durumu ciddi. Kurşun neredeyse bacağındaki sinirleri parçalayacakmış. Ucuz atlatmışsın. Ona göre yat yattığın yerde , kalkıp sağda solda deli danalar gibi dolanma. Sonra kızın verdiği onca kan heba olmasın di mi? Görüşmek üzere bir şeye ihtiyacınız olursa ararsın.
-Tamam Hakan eksik olma.

TEK BAŞINA{polisiye} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin