Bölüm 3

29 33 0
                                    


kafam çok garip bir haldeydi bu kadar tuhaf şeyin arasında kısılıp kalmıştım, ailem hipnoz olmuş gibi normaldi sadece ben olayların tuhaflığını net olarak görüyordum, açtım radyoyu kafam dağılsın diye kah Söyleyerek kah sadece dinleyerek dünkü çobanı gördüğümüz yere kadar geldim, sürü de orada yoktu çobanda, daldım ormana hammatşeri tepesinin dibine parkettim çıktım yine istasyonların olduğu yere yaktım sigaramı köye bakıyorum, şuanki aklım olsa bırakın o tepeye çıkmayı o köyün 100 km yakınından geçmezdim, ama o psikolojide olmadığınız için anlamanızı beklemiyorum, yani şuan hala devam etse de olaylar o dönemki kadar yok ve daha sağlıklı düşünebiliyorum tek başıma nasıl bir cesaretmiş anlamak güç ama dediğim gibi o dönem psikolojim çok çok tuhaftı, sigaram elimde öküzün trene baktığı gibi köyü izliyorum, hiçbir bok olsa ya amk kıpırtı dahi yok mal gibi oturdum izledim bir saat, bu pezevenkler işeyip sıçmıyor muydu amk hayır evlerinde tuvalet yoktu 1 saat boyunca hiçbir yaşam belirtisi olmaz mı bir köyde yine tüm perdeler güneşlikler kapılar pencereler kapalıydı, hiçbir hareket yok dedim gideyim bari, indim tepeden atladım arabaya çıktım orman yolundan, dünkü yere yakın bir bölgede çobanla sürüsünü gördüm aha dedim aradığım adam, durdurdum arabayı koştum yanına çoban emmi çoban emmi diye deli sikmiş gibi bağırıyorum, yanına yaklaşınca gördüm ki bu o çoban değil ama sürü aynı sürü gibi yani sadece keçiler var köpekler de vardı ama dün akşamkine ek olarak, selamun aleyküm dedim aleyküm selam dedi, aha dedim normal bir insan

dur çoban emmi dur iki soluklanayım dedim oturdum dibine, sonra konuşmaya başladım emmi dedim dün gece bu davarı başkası güdüyordu yanlarında köpekte yoktu, ah oğlum sorma bir musibet dadandı başıma yediğim ekmekten tat alamaz oldum, hayırdır ne musibeti dedim, benim sürüyü gece ahırdan alıp otlatan bir şerli varlık dadandı oğlum her gece gelir ahırdan benim sürüyü alır gece boyunca dağ tepe gezdirir sonra bu civara bırakır gider, sabah ben gelir bu civardan sürüyü toplar giderim, ben şok olmuş halde dinliyordum çobanı, gayet normal bir olay gibi anlatıyordu, adama ne diyebilirdim ki o anda, adam deli desem dün gece aynı sürüyü kendim gördüm o zaman bende mi deliydim, bende çobana ayak uydurup sorularıma devam ettim, çoban emmi bu civarı iyi bilir misin?, doğma büyüme bu civardanım aha şu tepenin arkasında bir tepe daha var onun ardında köyüm dedi, yani 2 tepe arkadaydı köyü, bahsettiği köy bizim kız istediğimiz tuhaf köy değildi, muhtemelen normal bir köydendi, emmim dedim derdime sen derman olursun, şaşkın bir ifade ile bana bakıyordu çoban, anlat hele yeğenim ne bu paniğin, bu sefer de çoban benden tırsmıştı galiba amk, itin ürmeyip kervanın geçmediği yerde koşa koşa ona gelen bir adamdım sonuçta tırstıysa da haklıydı, emmi kusuruma bakma dün gördüklerimi görsen bu halime hak verirdin, yüzüme bakıyordu anlat dercesine, oturdum dibine, şu tepenin arkasında bir köy var bilir misin ... diyorlar ismine, ses etmedi dik dik bana bakmaya başladı belli ki fazlasıyla ilgisini çekmişti söyleyeceklerim zira köyün adını duyunca dikkati çok daha fazla arttı, tuhafıma giden mevzuysa adamın davarını varlık götürüyor bunu normalmiş gibi anlatıyor ama o köyün adını anınca rengi soldu ağzımdan çıkacak kelimelere odaklandı

benim bekar bir dayım var oradan iyi bir kız bulmuşlar biz de dün ikindi vakti oraya bu kızı istemeye gittik, hiçbirşey söylemeden dinliyordu, köy çok tuhaftı yaşam emaresi yoktu kapılar pencereler kapalıydı köyün sokaklarında kimse yoktu, kedi köpek bile yoktu dedim, oğlum dedi yeter bu kadar ben anladım anlayacağımı duydum duyacacağımı, benim davarı gütmem gerekiyor, dediğim gibi 2 tepe arkası benim köyüm ... derler, arabana bin anayola çıkıp yol boyu 2 büyük tepeyi aşınca oradaki toprak yola sap tabela falan görmezsin 1 saati bulmadan orada olursun, orada kahveye git hocayı sor o sana yardım edecek burada durman ne sana fayda ne bana fayda aksine sana zarar bana şer hadi oğlum var git yoluna dedi, noluyordu amk vebalıymışım gibi davrandı çoban, tamam sağolasın çoban emmi dedikten sonra yola koyuldum dediği gibi kısa süre sonra köye vardım, bu köy diğerinden büyük ama normalden küçük bir köydü, tahmini 30-40 hane vardı, en sevindiğim şey ise camisinin olmasıydı köye girişte ilkin camiye uğrayıp bir su içtim bakındım hoca yoktu civarda, sonrasında kahveyi bulup girdim içeri selamımı verdim, içerisi kalabalık sayılırdı, kahvecinin yanına gidip hocayı arıyorum dedim, beni baştan aşağı süzdükten sonra, hoca bu vakitte istirahatte olur evinde, gel benimle dedi, çıktık dışarı köyün tepe yamacındaki en üstteki evi işaret etti, orası hocanın evi deyip kahveye geri döndü, araba çıkmazdı mecburen yürüyecektim, çıktım yamaca çaldım kapıyı hoca açtı selamun aleyküm hocam dedim, aleyküm selam gel evladım dedi, oturduk minderlere açlığın susuzluğun var mı dedi, sağolun hocam dedim, kaşları ve sakalları uzundu, bana baktı en başından en sonuna bir kelam atlamadan anlat dedi, bende herşeyi anlattım, köyü, dün geceki gördüğüm çobanı, beni hocanın yanına yollayan diğer çobanı, hocanın mimiklerinde değişiklik yoktu bu hoşuma gitmişti zira korkmuyor gibiydi bu benim de korkumu azaltıyordu, ama bu durgunluğu tecrübesinden ileri geliyordu bunu konuşunca anladım, sükuneti yerini sözcüklere bırakınca ağzından çıkanlarla korkum iki kat arttı, işin zor evladım dedi, bu bir varlık meselesi değil bu geçmişten gelen bir şey, o düğün o köyde yapılacak, onların hepsi düğünde olacak ve sen de o düğüne gideceksin

nasıl yani hocam ben sizden yardım istemeye derdime çare bulmaya geldim siz beni derdin içine itiyorsunuz, ben dedi sana yardım ediyorum, eğer o düğüne gitmezsen tek sana değil tüm ailene gelecekler o gün oraya kız istemeye gidiyoruz sanıpta gittiğin herkese gelecekler, sizi dedi oraya yönlendiren kimse size bu vicdansızlığı bu acımasızlığı yapan kimse onu bul oğlum, bu nasıl bir nefret nasıl bir hayasızlıktır ki bir insan bir insana bunu yapabiliyor, kim ne yapıyordu bizi oraya yönlendiren ne yapmış bize hocam, oğlum dedi iyi dinle, o köy onlarca yıldır girilmez bölgededir o köyün arkasında bir köy daha vardır sadece gördüğün o 9-10 haneli köydeki tepeden yol gider ne binek gider ne kervan sadece yürüyerek aşabilirsin, bu iki köy dedi şerle doludur, benim dedem de hocaydı babamda hocaydı, dedemin zamanında dahi o köylere gidilmez o köylerden su içilmez, o köylerden kız alınmaz, o köylerle ticaret yapılmaz, o köylerin adı dahi anılmazdı oğlum, eğer ki şerli bir işin var hayadan ardan yoksun, insanlıktan noksan bir şahıssan, işte o zaman o köye girer onlar ile anlaşır bedelini ödeyip kötülük etmek istediğine kötülük edersin, amma ben şu yaşıma geldim hep burada yaşadım o köylere giripte karlı çıkanı görmedim bir nefret ile girerler o köylere o nefretleri kendilerini yer oğlum, size bunu yapan kimse onun nefreti de kendisini yiyecek bu dedemin zamanında da böyleydi babamın zamanında da böyleydi benim zamanımda da böyle, benden sonrakilerin zamanında da böyle olacak, bu köyler 1980 li yıllara kadar böyle girilmez yerlerdi, aynı zamanda kalabalıklardı da, sonra daha beter bir hal aldı derken ikinci köyden iyi biri çıktı, o gece gördüğün çoban

bu çoban o köyden çıkmış ve onlara karışmamış temizliğini muhafaza etmiş tek kişiydi bir gece metodu öğrenip kendi köyünde bulunanların hepsini yaktı, yüzlercesini yaktı öldürdü, o köyü tamamen kuruttu sonra aynı gece yürüyerek o tepeyi aşıp kız istemeye gittiğiniz köye vardı, köydeki meydanda onları yaktı onları da kuruttuğunu düşünüp olduğu yere oturdu ne yazık ki ikinci köyde hepsini yakamamıştı bir kısımı saklanmıştı, bunlar çobanın zayıf anında yani herkesi öldürdüm sanıp oturduğu anda arkadan saldırıp öldürdüler, işte sizin gördükleriniz çobanı öldürenlerdir, 100 sene evvel de oradaydılar 80lerde çoban soylarını tüketmek üzereyken de oradaydılar hala oradalar, kısaca onlar çobandan kurtulanlar, buradan gidince sizi o köye yönlendireni bul, kurtulanlara ne bedel ödemiş ve bunu neden yapmış bu iki suale de doğru cevapları vermesini sağla, düğünden bir gün evvel tekrar yanıma gel, sana düğünde ne yapman gereketiğini söyleyeceğim, ailene hiçbirşeyden bahsetme ne kadar çok kişi bilirse bildiğinizin o kadar farkında olurlar, dört kişiden biri bilmez üçü bilirse bunu anlamazlar lakin dördünüz de bilirseniz bunu sezerler ve oracıkta boğarlar sizi, sadece senin bilmen kafi, ailemin tuhaf halleri de mi bunların yüzünden hocam dedim, ailen onların etkisi altında sen hariç üçüde büyülenmiş onlara ne desen boş altlarından vasıtalarını alsan yürüyerek giderler o düğüne oğlum, şimdiden kendini hazırla ve görmediğin şeyleri unut oğlum, nasıl yani hocam görmediğim birşeyi nasıl uınutayım, unutacaksın oğlum görmediklerini unutacaksın, unut diyorum zira o düğünde göreceklerini aklın hayalin almayabilir dirayetini düğün gecesine kadar muhafaza et şimdi yoluna git

Kayıp KöyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin