Çığlıklar, gözü dönmüş bir adam, kanla yıkanmaya hazır bir bıçak. Tüm bu kargaşanın içinde küçük bir kız çocuğu. Yürümeyi yeni öğrenmişçesine tökezlemeye hazır, ilk kelimesini dün söylemiş gibi suskun, küçük bir kız vardı. On altı yaşında ancak korkusundan küçük bir kız çocuğundan farkı yoktu.
Bazen insanlar ruhlarını çevreleyen duvarlar örerler. Hira'nın duvarı ise korkusuydu. Her annesinin çığlığında her babasının bağırışıyla bir tuğla daha koymuştu. Ve en sonunda küçük tuğlalar ruhunun en derin köşelerinde görünmez ancak gerçek bir duvarmışçasına hissedilen soyut bir obje haline gelmişti.
Bir çığlık sesi duydu. Farklı bir çığlık sesiydi bu. Bir bıçak vardı değil mi? Bir vahşinin elindeydi değil mi? En değerlisinin kanının bulunmak üzere olan bir bıçaktı bu değil mi? Bir ışıltı belirdi siyah gözlerde. Öfke, acımasızlık, cesaret geldi o gözlere. Kendinden emin adımladı koridoru. Sonunda salona ulaşmıştı.
O adama baktı. Annesine doğru sallıyordu soğuk keskin metali. Annesi ise güçlüydü, korkmuyordu, ağlama denen Hira'ya göre aciz olan bu halden annesinde kırıntı dahi yoktu. Annesi adamın bacak arasına bir tekme geçirdi. Adam bir kaç saniyelik acı hissetsede hemen Kendine geldi. Daha öfkeliydi, daha acımasızdı. Ancak bilmediği bir şey vardı. Küçük korkak kızı, ne küçük ne de korkaktı.
Bıçak annesine doğru savrulurken adamın bileğini kavradı. Adam şok ile kızına bakıyordu.
-Hira kızım! Ne yapıyorsun sen!?
"Kızım mı?" Diye geçirdi Hira.
Öfkesini kontrol edemiyordu en değerlisine zarar vermişti. Yıllarca, aptalca bir korku yüzünden hiç bir şey yapamamıştı. Ancak şimdi zarar vermekle kalmıyor onun olanı ondan alıyordu.Sakin ancak ürkütücü bir haldeydi. Annesinin "Yapma!" diye feryatları umurunda değildi. Siyah gözleri o adamın kahvelerinde kitlenmişti. Adam Kendine müthiş bir güven duyuyordu. Adeta gözleri "Ben en güçlüyüm! Bana kimse dokunamaz!" diyordu. Kızının o korkak haline o denli alışmıştı ki, gözlerinde korkuya dair bir şey yoktu. Bu soğuk bakışma savaşını Hira bozmuştu.
-Bu ellerle mi? Bu parmaklarla mı?
Alaycı bir gülüşle karşılık verdi,
-Evet bu ellerle. Bu parmaklarla güzel kızım.
Hira cevap vermedi onun yerine, adamın karnına doğru bir yumruk attı. Bu sayede yere düşmesini sağladı. Şok içinde yerde olan adam , bıçağını düşürmüş ancak öfke ile ayağa kalkmaya çalışıyordu.
Annesi bütün bunlara dayanamayıp baygınlık geçirmişti. Belki de kafasına aldığı darbelerdendi. Ancak Hira bunu göremeyecek kadar öfke doluydu.
Adamın ayağa kalkmasını karnına koyduğu ayağı ile engel olmuştu.
"Bu ellerle, bu parmaklarla. Bu ellerle,bu parmaklarla. Bu ellerle bu parmaklarla." adeta sayıklıyordu. Ardından bıçağı tutan elinin bir parmağını kavradı. Hiç düşünmeden mahalledeki bir abiden öğrendiği şekilde parmağını kırdı. Adam kurşun yemiş gibi bağırdı. Yaşadığı acıdan gözleri dolmuştu. Çırpınıyor, ancak kurtulamıyordu.
Hira'nın vahşi, hırçın ve öfke dolu sesi inletti salonu. "Bu ellerle bu parmaklarla. " Bir parmağı daha kırdı. Acıma yoktu sesinde, hareketlerlerinde. Bir parmak daha kırıldı ve adam bayıldı.
-Ulan Hira'ya bir şey yaptı bu o***** çocuğu.
-Hira' ya bir şey yapmaz! Mediha teyze tehlikede.
-Adam deli! Gözü dönüpte Hira'ya da saldıra bilir!
-Kesinde kırın kapıyı!
Bir gümbürtü. Bir kapı kırılma sesi...
Yirmiye yakın kişi evin içine doluşmuştu. Yirmi kişilik grubun başında, Arda , Mehmet, Cengiz ve Yusuf vardı!
Arkadaş grubu ve Yusuf hariç Hira'nın, babasından korktuğunu bilmiyorlardı. Bu yüzden babasını bu hale getirmesini normal karşılıyorlardı. Yine de annesinin baygın olması onları da telaşlandırmıştı.
Ancak arkadaşları ve Yusuf şok olmuş bir halde ona bakıyorlardı. Şoktan ilk Yusuf çıktı,"Polisi arayanı s.ker atarım." diye kükredi. Herkes öfke ile Yusuf'a bakmaya başladı. Arkalardan biri Tercüman misali "Hayırdır oğlum kimi s.kiyorsun!" Cengiz bir yandan Mediha Teyzesine bir yandan Hira'ya koşarken ne yapacağını bilmiyordu. Üstüne birde bir kaç kişi densizlik edip böyle bir durumda kavga ediyorlardı. Öfke ile kükredi "Yusuf haklı! Polisi aramayın! Hira herifin parmaklarını kırmış! Yusuf sen de adam gibi konuş milletle, kim kimi s.kiyo ben sana tenhada gösteririm koçum!" Yusuf öfkelenmesine rağmen böyle bir durumda kavga etmeyi uygun bulmadı. O sırada Mehmet ve Arda, Hira'yı babasından zor ayırmışlardı. Annesini gören Hira babasına son bir tekme savurup, yeni yeni kendisine gelen annesine koştu. Ardından kalabalıktan bir kişiye seslendi. "Adem araba ayarla! Hastaneye gidiyoruz!"
___________
Bir kelebeği kırdığınızda öbür gün Özür dileyemezsiniz. Çünkü kelebek sizi anlamaz.