Romeo, içkisini yudumlayıp kenara koydu ve gözlerini kırpmadan kızın mezarını izlemeye başladı.
Bu deniz, şimdi içinde o uyuyor diye güzeldi.
"Saatim yok. Tam olarak bilemem. O uzun uykuya dalman biraz bira, birkaç şarap önceydi." Ayağa kalkıp aşağı baktı.
Ölmek için güzel bir yerdi.
Ölmek için güzel bir gündü.
Tekrar bağdaş kurup oturdu sonra yere. Gömleğinin cebinden bir kağıt ve bir kalem çıkardı. Ölmeden önce içini dökmeliydi.
"Merhaba. Bu kağıt parçasını kim okuyor bilmiyorum. Belki de yağmur ıslatacak, okunmayacak. Belki rüzgar savuracak, okunmayacak. Ama eğer bunu okuyorsan, bil ki ölmüşümdür.
Ve bu benim hikayem.
Bundan birkaç yıl önce yağmurlu bir gündü onu ilk gördüğümde. Zaten ondan öncesi biraz silik. O gün benim doğum günüm gibiydi. Saçları savruluyordu gecede. Masmavi gözleri parlıyordu. Ama herkes gibi mutluluktan değildi o parıltı. Sanırım ağlıyordu.
Uzaktan izlemiştim tüm gece onu. Onu izlediğimin farkındaydı. Sonra kalktı ve gitti. Ertesi gün sözleşmişiz gibi aynı saatte, apayrı yerlerde oturduk. Ben yine onu izledim, o yine farketti.
Birkaç gün bu oyunu sürdürdük. Fakat bir gün yanıma gelip oturdu ve
"seni sevmeme izin verir misin?" diye sordu."Beni kimse sevmez." dedim. Fakat o pes etmedi. Hem kendini sevdirdi, hem de beni sevdi.
Sonra bir gün, aklımdan ve tarihten silmek istediğim bir gün merdivenlerden inerken düşmüş. Beyninin ona oynadığı lanet bir oyun yüzünden dengesini kaybedip düşmüş!
O günden sonra öğrendim ki, beyninde ileri derecede bir tümör yer etmiş ve düşmenin etkisiyle unutmuş geçmişini. Beni.
İlerleyen zamanlarda küçük bir dönem depresyon dönemindeydim. Ancak zaman akıyordu. Bunu farkedeli iki ay oldu. Gidip tarihimizi yeniden yazmak için ne kadar süre olduğunu kafamda tartamamıştım.
Sonra gittim ve yazdım ona. Konuştuk. Konuşurken öğrendim ki, bir de kalbi ihanet etmiş ona. O küçük, sol avcu kadar yüreği atmayı bırakmak istiyormuş.
Çok konuştuk ölüm hakkında. Benim Juliet'im olmadığını söyledi hep. Oysa ben ona hep Juliet derdim. O da tatlı tatlı gülümserdi.
Şu an uyuyor. Onu nasıl uyandırabilirim bilmiyorum.
Şimdi ben de onun yanına gideceğim ve yatacağım. Farklı uykuların rüyalarına dalacağız.
Hey sen, bunu okuyan. Kalk ve topla kalbinin kırıklarını.
Git ve konuş onunla. Geç olmadan."
Romeo.
Kağıdı katlayıp bir taşın altına koydu ve ayaklandı. Gitme vakti gelmişti.
Ceketini çıkardı ve katlayıp yere koydu. Rüzgarın tenine işlemesine izin verdi.
Hiç düşünmeden uçurumdan attı kendini. Dünyadan göçmeden önce son sözlerini de sarfetti ve kız ile birlikte, hiçliğin ortasında sonsuz oldular.
"Öldüm, göremedi gözlerin belki de kördü."
🎶
Satırları dinlediniz mi? Ne fısıldadı size?
Her Romeo'nun Juliet'ini, her Juliet'in Romeo'sunu bulması dileğiyle.
Sevgiler, N.
Ve bu kitap anneme, kalbimde bir gram sevgi bulundurmadığımı söyleyen anneme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
romeo'nun kırık kalbi | texting
Short Storyromeo'nun kırık kalbine hoşgeldin, sevgilim burası, bir zamanlar öpmeye doyamadığım o narin ellerinin eseri