Papatya yalnız uyur, yalnız uyanırdı. Vücudunu soğuk yatakla buluşturup kendi kendine mırıldandı.
"Yarın," dedi. "Yarın ölme zamanı."
Dünyadaki son gününde yatakta dönüp durdu. Uyku tutmayınca sıkıldı kalktı. Zaten uyumak için uzunca bir süresi olacaktı.
Masanın başına oturup bir kalem ve bir kağıt çekti önüne. Masa lambasını yakıp ışığı ayarladı.
"Romeo'ya, seni hiç tanımamış olan benden sana." diye bir hitapla başladı mektubuna.
Kalem, kağıdın üstünde kızın titreyen eline rağmen dolaşıyordu. Özensiz bir imza attı mektubun sonuna. Yazdı son defa kısacık bir yazı.
Attı kendini dışarı, yağmurun kucağına. Son bir kez şemsiye olmadan yağmur yüzünü ıslatsın diye.
Saatlerce dolaştı özgürlüğünü kısıtlayan bahçede. Havanın aydınlanmasıyla sırılsıklam döndü odasına.
Bir kez baktı aynaya, hâlâ cesareti var mı diye. Sadece bir kereliğine hayali gerçekleşsin istiyordu.
Yere damladı yağmur damlaları, yere damladı. Belki de gözyaşlarıydı, sorgulamadı.
Gitti içeriye. Son kez, ebedi uykudan son kez uyudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
romeo'nun kırık kalbi | texting
Historia Cortaromeo'nun kırık kalbine hoşgeldin, sevgilim burası, bir zamanlar öpmeye doyamadığım o narin ellerinin eseri