"Hırsa Yenik Düşmek"
Remus okula döndüğünde oldukça bitkin görünüyordu, hasta gibi durduğunu söyleyen herkese "Annemin durumu çok kötüydü, şimdi iyileşti. Ben biraz yorgunum, o yüzden böyleyim."dese de bunu bana bir türlü yutturamamıştı.
Artık tüm Gryffindor-Slytherin ortak derslerindeki eşim Remus'tu, daha doğrusu Sirus'un bir bebek gibi mızmızlanıp izin vermemezlik etmediği derslerde, çünkü o iki salak benim itibarımı zedeliyorlardı. Slytherin derslerindeyse genelde Clarice'le eş oluyordum ancak bazen Andrew Menderson'la eş oluyordum. Andrew gerçekten zeki bir çocuktu, aynı zamanda da oldukça komikti. Arlene ise her zamanki gibi boşboğazdı, sürekli konuşuyordu ama saçma konularda konuşuyordu.
Bir sabah kahvaltıda Arlene ile kavga ederken Andrew gelip beni kurtardı ve kendi arkadaşlarının yanına oturttu, gülerek "Ölüyor gibi görünüyordun, yardım etmek istedim."dedi. Arkadaşları da Andrew kadar eğlenceliydi, en azından çoğu. Aralarından Abigail benden belli ki pek haz etmemişti çünkü her fırsatta bana laf sokmaya çalışıyordu, sadece çalışıyordu orası ayrı konu.
"Duyduğum kadarıyla aileniz oldukça şiddet eğilimliymiş, bu doğru mu? Doğruysa seninle arama mesafe koymak isterim de." dedi Abigail komikmiş gibi, kafamı yana eğerek soğuk bir gülümseme yolladım "Her türlü benimle arana mesafe koymak zorundasın, bu yüzden ailemin şiddet eğilimli olup olmaması seni ilgilendirmiyor."diye ekledim.
Andrew gülmemek için kendini zor tutarak başını yere eğdi, sırıttığını hissedebiliyordum. Abigail bozularak kollarını kavuşturdu ve geriye yaslandı. Thomas kahkahasına engel olamayarak "Abigail, söylemek istediğin başka bir şey var mı? Varsa eminim ki Madeline memnuniyetle cevap verecektir."dedi Abigail'e.
Onlarla yakın arkadaş sayıldığım için "Mad diyebilirsin, yakın arkadaşlarımın bana öyle seslenmesine izin veriyorum."dedim gülümseyerek, sonra Abigail'e dönerek "Sen kullanmazsan sevinirim."dedim.
Biz sohbet ederken ilk derse geç kaldığımızı fark ettim, ilk ders İksir olduğu için telaşla çantamı koluma taktım ve İksir sınıfına doğru koşmaya başladım. Arkamdan Andrew de geliyordu, ders Slytherin'lere olduğu için beraber çalışacaktık ve İksir konusunda ne kadar hassas olduğumu biliyordu.
Kapıyı çalıp içeri girdiğimizde Profesör Slughorn'un henüz iksiri anlatmaya yeni başladığını fark ettik ve özür dileyerek yerimize geçtik. Andrew fısıltıyla "Merlin, iksir yetiştiremeyeceğiz diye ödüm patladı. Gerildiğinde bir canavara dönüşüyorsun ve o halinle karşılaşmak pek de tercihim değil doğrusu." diye mırıldandı. İksir malzemelerini tarife uygun bir şekilde kazana katarken "Ben canavara falan dönüşmüyorum, gerildiğimde biraz çabuk sinirleniyorum sadece." dedim fısıltıyla.
Andrew omuzlarını silkerek semender yumurtasını iksirin içine attı ve "Kendini benim gözümden görebilseydin keşke." dedi mırıldanarak. Ardından "Her neyse, şu iksiri Snape'ten önce yapmak istiyorum o yüzden hızlansak iyi olur." diye ekledi. Elimden geldiğince hızlı bir şekilde malzemeleri doğramaya başladım, bir yandan da Andrew'un malzemeleri düzgün bir şekilde kazana atıp atmadığını kontrol ediyordum.
Andrew bir anda durup bileklerimi tuttu ve yüzümü kendisine çevirerek "Bak, gerçekten çok hırslı birisin ve bu iyi bir şey, ama kendini hırsa teslim etmemelisin. İş birliği yapıyoruz Mad, savaşmıyoruz." diye mırıldandı sadece benim duyabileceğim bir şekilde. Onu onaylarken "Merlin, elimde olan bir şey değil. İster istemez etrafımdaki her şeyi kontrol etmek istiyorum." diye mırıldandım ben de.
Andrew yanağımı sıkarak "Daha birinci sınıfsın, bu kadar telaşa gerek yok." dedi ve iksiri yapmaya devam ettik. Dersin sonunda ilk bitirenler biz olmuştuk ama aklımda Andrew'un dedikleri olduğu için doğru düzgün sevinememiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad Princess/Harry Potter AU
Fanfiction"Adım Madeline Black, ama herkes bana Mad der."