"Toujours Pur"
"Harper, Efendi'yi uyandırmaya geldi. Efendi Cygnus sizin kahvaltıya hemen inmeniz gerektiğini söylememi emretti."
Gözlerimi hızlıca açtım ve yataktan fırladım, eğer babam kahvaltıya inmemi istediyse gerçekten çok önemli bir şey olmalıydı. Babam bekletilmeyi sevmezdi ve ben de onu bekletmeyi pek istemezdim.
Harper toparlanmama yardım etti ve yaklaşık beş dakika içerisinde kahvaltıya inmeye hazırdım. Merdivenlerden inerken Harper'ın odayı toplamaya başladığını anlamıştım.
Tüm aile masadaydı. Bir hafta sonra Hogwarts'a başlayacaktım, muhtemelen yemeğin konusu bu olacaktı. Sakince yerime oturup kahvaltımı etmeye başladım, bu sırada babam boğazını temizledi.
"Madeline haftaya bir Hogwarts öğrencisi olacaksın, tıpkı Bella ve Andromeda gibi orada ailemizi temsil edeceksin. Sana bu haftalık aile eğitimini vermek için bir öğretmen ayarladım, Hogwarts'a sıfır bilgi ile gitmene izin veremeyiz. Bugün Diagon Yolu'na gidip senin ihtiyacın olan şeyleri alın, dersin yarın başlayacak."
Başımı onaylarcasına salladım, babam yemeğini bitirip masadan kalkmıştı. Annem ona hafifçe gülümsedi ve işinde başarılar diledi, babam Sihir Bakanlığı'nda Gizem Dairesi'nde çalışıyordu.
Kahvaltımızı ettikten sonra hazırlanmak için yukarı çıktım, annem yardım için Harper yerine farklı bir cini yollamıştı. Yeşil elbisemi giydim ve üzerime siyah bir pelerin geçirdim, Black Malikanesi her mevsim soğuk oluyordu.
Mugglelar'ın arasından gitmek istemediğimiz için uçuç tozu kullanacaktık, Andromeda huzursuzca mırıldandı "Ne olurdu sanki Mugglelar'ın aradından gitsek? Kıyafetimiz kirlenecek."
Kaşlarımı çatarak "Onlarsna uzak durmamız elbisemizin kirlenmesinden çok daha önemli Andromeda." dedim. Annem bana gururlu gözlerle bakıyordu, Bella hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi kısık sesle şarkı söylüyordu, Cissy ise kavga çıkmasından korkarak bize bakıyordu.
Neyse ki annem kavgaya fırsat vermeden bizi sırayla Diagon Yolu'na götürdü. Şömineden çıktığımda karşımda Sirius'u beklemiyordum elbette. "Ah, Sirius!" dedim neşeyle ve ona sarıldım, o da bana sarılırken annemin "Alışverişe başlamamız lazım." demesiyle ayrıldık.
Tüm gün boyunca gerekli eşyaları aldık ve vu akşamki baloya gelme sözünü aldıktan sonra eve döndük. Evde bir sürü ev cini vardı ve hepsi çalışıyordu, baloya hazırlanmak için odama çıktım ve yine kıyafetimi değiştirip saçımı yaptırdım.
Black olmak zordu, özellikle balo gibi davetlerde daha da zordu. Ama doğduğumdan beri buna alışmıştım, artık bana zor gelmiyorlardı. Misafirleri karşılamak için salona indiğimde salonun neredeyse dolu olduğunu gördüm.
Etrafıma bakınırken biri omzumu dürttü, arkamı döndüğümde bunun Sirius olduğunu fark ettim. Selamlaştıktan sonra ailelerimizin yanına gittik, Bella ve Cissy kendi aralarında muhabbet ediyorlardı, Andromeda ise daha ortalarda görünmüyordu. Gelen her konuğu karşıladığımız halde Andromeda'nın gelmemesi babamı sinirlendirmişti, ev cinlerinin bugün ortalıkta dolaşmadı yasak olduğu için ona bakmaya beni yolladı.
Sirius'la birlikte Andromeda'nın odasına girdiğimizde onu yatağına uzanmış, o iğrenç Muggle kitaplarından birini okurken bulduk. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" dedim sinirle, Sirius sakin olmamı söylüyordu. "Ben senin ablanım Madeline, bana karşı saygılı ol." dedi Andromeda kaşlarını çatarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad Princess/Harry Potter AU
Fanfiction"Adım Madeline Black, ama herkes bana Mad der."