Merhaba yine ben geldim! Umarım bölümü beğenirsiniz, yorumlarınızı bekliyorum💗 İyi okumalar!🙏🏻
—————————————————
Ertesi gün yüzümde bir gülümseme ile uyandım. Bugün Quidditch Dünya Kupası finali vardı. Eminim ki çok heyecanlı bir gün olacaktı. Yataktan çıktım ve hazırlandım. Bay Weasley ve Ron'un ısrarları sonucunda kitap okumayı bırakıp bizimle sofrada oturan Hermione ile kahvaltı ettim.
Teker teker herkes sofrayı terk etti ve gerekli olan son şeyleri hazırlamaya koyuldu. Ve sonunda Quidditch Dünya Kupası finalini izleme vakti gelmişti. Weasleylerle dolu çadır tabii ki heyecan doluydu. Herkes final maçını izlemeyi dört gözle bekliyordu. Çadır her zamankinden daha gürültülüydü. Dışarıya kadar çıkan kahkahalar ve bağırmalar her yeri dolduruyordu. Herkes İrlanda'nın tarafında olmasına rağmen Harry ve Ron gururla Bulgaristan'ı destekliyordu, ben ve Ginny ise Ron'a Victor Krum'a olan hayranlığına dair utandırıcı sözler söyleyip sinirlendiriyorduk.
"Ah, kapayın çenenizi!" Ron en sonunda patlayınca ben ve Ginny kahkahalarımızı tutamadık.
Ron sinirlendikçe Harry de ona Krum'un son zamanların en iyi arayıcısı olduğunu ve bizi umursamaması gerektiğini söyleyip sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama Fred ve George arkamızdan gelip bizim Ron'a karşı olan alayımıza büyük bir zevkle katılınca, Ron daha fazla dayanamadı. Neyse ki huysuzluğu fazla devam etmedi çünkü çadırdan çıkmıştık ve heyecanlı kalabalık bizim de heyecanımızı arttırdı ve stadyuma doğru ekipçe yürümeye başladık.
"İrlanda şüphesiz kazanacak" dedim Hermione'ye.
Hermione omuz silkti "Biliyorsun ben Quidditch pek bilmiyorum. Ama eğer kimin kazanacağı hakkında biriyle konuşmak istersen Harry ve Ron'a sor"
"Bella ve Ginny ile konuşmuyorum. Onlar zorbadan başka bir şey değiller" dedi Ron ben ve Ginny'i parmağıyla gösterip suçlayarak. Hermione eğlenmiş görünüyordu, Ron'sa tekrar uflayıp puflamaya başlamıştı.
Stadyuma sonunda varmıştık. Ve gördüğüm şey şaşkınlık ve hayranlıkla ağzımın bir karış açılmasına neden oldu; stadyum o kadar yüksekti ki neredeyse göğe değiyordu. Bulunduğum yerden bile stadyum bu kadar inanılmaz görünüyorsa, kim bilir yaklaşınca nasıl güzel gözükecekti. Ek olarak bu bulunduğum ilk Quidditch Dünya Kupası'ydı o yüzden bu kadar etkilenmeme şaşırmamak gerekiyordu. Teslim biletlerimize heyecanla uzandık.
"En tepedeki tribün, gidebildiğiniz kadar uzağa ve yukarı gidin!"
Bay Weasley hemen mutlulukla içeri adım attı. Merdivenlere ulaştık ve neredeyse gökyüzüne kadar yukarı çıktık. Her şeye rağmen Bay Weasley mutlu görünüyordu. Bay Weasley'in nasıl bu kadar pozitif olabildiğine anlam veremiyordum.
Zirveye ulaştığımızda neredeyse bütün stadyum ağzına kadar doluydu, bu da yürüyüşümüzün ne kadar uzun sürdüğünü kanıtlıyordu.
"Baba, ne kadar yukardayız?" diye sordu Ron alnındaki teri silerken.
"Eh, şöyle diyelim" alaycı bir ses arkamızdan bağırdı.
"Yağmur yağdığında ilk sizin haberiniz olacak"
Harry ve Hermione ile birbirimize baktık. Bay Weasley'in -evet o mükemmel pozitif adamın- gerildiğini hissedebiliyorduk. Tenteden aşağı bakınca o tanıdık yüzü gördük.
Soluk tenli, beyaza çalan sarı saçlı çocuk ve onun bir büyük modeli gibi yanında gururla duran adam bize bakıp alayla gülümsüyordu. Draco Malfoy ve şüphesiz babası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O N E M O R E C H A N C E
FanfictionEğer kaderini değiştirme şansın olsa ne yapardın? Bella Davis üçüncü senesinde Beauxbatons Akademi'den Hogwarts Cadılık Ve Büyücülük Okulu'na transfer edilir. Şu anda dördüncü senesine başlamak üzere olan Bella'yı heyecanlandıran bir etkinlik vardı...