ACI

1.4K 119 100
                                    

(Bu bölümü medyadaki şarkı ile birlikte okuyabilirsiniz.)

S/A ve Pietro hastaneden çıktıktan sonra herkes kuleye dönmüştü. Her şey eskisi gibi değildi. Kulenin içinde korku, özlem ve ne yapacağını bilememezlik vardı. Bu işten en çok fiziksel ve duygusal olarak yaralanmış olan Pietro ve S/A birbirinden hiç ayrılmıyordu. 

Ne hastanede ne de kulede ayrılmamışlardı. Özellikle S/A onu yalnız bırakmıyordu bile. Benim dışımdaki herkesle konuşuyordu. Bana gelince bir bahane bulup beni geri çeviriyordu. Bay Stark bana her seferinde zaman vermemi söylese de ben gereğinden fazla zaman vermiştim.

Evet, anlıyordum onlar kötü zamanlar geçirdi. Bu zordu. Bir birlerine şu an çok fazla değer veriyorlardı. Fakat insan böyle bir şeyden sonra sevdiği kişinin yanında olmak istemez miydi? Ona sarılmak, onu öpmek... 

Onu arkadan Pietro ile oturmuş konuşurken izliyordum. Buna dayanamazdım. Bu kadar yeterdi. Kıskançlıktan çok özlemim beni bitiriyordu. Zaten aylarca onun için yıkılmış, onu beklemişken şimdi gözlerimin önünde olması ve hiçbir şey yapamamam beni sinirlendiriyordu. 

Yanlarına gittim ve tam karşılarında durum. Sinirimi gizlemeye çalışıyordum. 

-S/A konuşabilir miyiz, dedim bir Pietro'ya bir de ona bakarken. 

-Peter...

-Hayır! Şimdi! Bekledim zaten yeteri kadar, dedim lafını kesip.

S/A kafasını salladı ve Pietro'ya hemen geleceğini söyleyip ayağı kalktı. Oradan uzaklaşıp Pietro'nun ne bizi duyabileceği ne de bizi görebileceği bir yere ilerledim. S/A da arkamdan gelip önümde durdu. Sağ eliyle sol kolunu tutuyordu ve yere bakıyordu. 

-Ne olduğunu anlatacak mısın artık? Geldiğinden beri hatta hastaneden beri benden kaçıyorsun. Hem de Pietro'ya?

-Biz onunla birlikte kötü şeyler atlattık, dedi kaşlarını çatıp bir anda yüzüme bakarak.

-Biliyorum ve bunun için çok üzgünüm. Bilmiyorum biliyor musun ama ben sen yokken hiç de iyi değildim. Ne doğru düzgün bir şeyler yiyordum ne de doğru düzgün uyku çekiyordum. Fakat sen geldiğinden beri beni geri itiyorsun. Seni özlediğimin farkındasın değil mi? Seni sevdiğimin...

-Peter, ben özür dilerim ama...biz birlikte olamayız. Ben...ben üzgünüm ama hataydı. Yani seni seçmek... Ben Pietro'dan hoşlanıyorum.

Yüzüne anlamaz bakışlarla bakarken o gözlerini bir yere bir de bana kenetliyordu. En son bana baktığında ellerini tuttum.

-Gözüme bak ve bana bunu söyle. Bana bunun gerçek olduğunu kanıtla. 

Gözlerime baktıktan sonra ellerimize baktı. Yavaşça ellerini çekti.

-Ellerini tutmak, ellerinin soğumasına neden olur... , dedi ve ellerini yavaşça çekip gitti.

Arkasından baktığımda her zaman olduğu gibi Pietro'nun yanına gitti. Gözümden düşen damlanın ardı gelmeye başladığında lavaboya doğru koşarcasına ilerledim. Aynada kendime baktığımda bir ay önceki halimi gördüm. 

Gözleri kızarmış, burnu kızarmış, damarları belli olan, göz altı morarmış ve birazdan gözleri şişecek Peter'ı gördüm. Birbirimizi sevdiğimizi düşünürken o benden bir anda ayrılmıştı. Kelimelere bile dökemiyordum duygularımı. Kızgınlık? Üzüntü? Hayal kırıklığı? Acı? Hepsi birden?

Elimi aynaya geçirdim ve gelen kanı ve acıyı umursamadım bile. Yere çöküp deli gibi ağlamaya başladım. Her şey düzelirken tekrardan bozulmuştu. Son bir ay zaten berbat iken şimdi çöplüğe dönmüştü. 

Kapıyı kilitlemeyi bile akıl edemediğim için Bay Stark içeri telaşla girdi.

-Peter kırılma se... Aman Tanrım sana ne oldu, diyerek eğildi. Tanrım Peter sen aynayı mı kırdın? Ne oldu?

-Benden ayrıldı. Pietro için. Beni umursamıyor bile, dedim burnumu çekerek.

Bay Stark bir süre yüzüme baktıktan sonra sarıldı. Ben de kanlı olmayan elimle ona sarıldığımda hala ağlıyordum.

-Her zaman yanımda olacağını düşündüm, dedim hıçkırıklarım arasında.

Bay Stark bir şey demeden sadece sırtımı sıvazladı. Bir şeyler daha söylüyordu fakat ben bunları anlamayacak kadar kötüydüm.

-Geçecek Peter. Sana geri dönecek. Veya dönmese bile sen iyi olacaksın. Merak etme ben buradayım. 

Daha da ağlamaya başladığım Bay Stark susmuş ve ne diyeceğini bilememişti. Sessizce sırtımı sıvazlıyor ve saçlarımı okşuyordu. Arada sırada burada olduğunu, geçeceğini söylüyordu. Fakat bunun ne önemi vardı? O buradayken ne geçerdi ne de biterdi. Sadece bitecek şey bendim. Çünkü o buradaydı. Onu görmek beni günden güne bitirecekti. O ise zaten mutluydu...

REFLEKS 2 |PETER PARKER|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin