Tahmin ettiğim gibi Nat eline bıçağı değdirir değdirmez ağzını kapatıp ağlamaya başlıyor. Ve zorla onu içeriye sokuyorum. Fakat bacaklarım kaskatı kesiliyor.
"Sanırım kusmamaya çalışıyor." Diyor çekik gözlü bir çocuk.
"Boşalt içini dostum" diyor diğeri. "Güzel bir şov izlemiş oluruz." Daha farkına varmadan tersleniyorum.
"Kapa çeneni." dahası çenelerini gerçekten kapamalarına şaşırıyorum. Sanırım daha önce çelimsiz bir kız tarafından hiç susturulmamışlar.
Koruyucularda doğan çömezlerde aramıza katılırken Max ve Tobiasın merdivenlerden indiğini görüyorum.
sonra Max eliyle onu takip etmemizi işaret edip tünele yöneliyorlar. Basamaklardan inerken bir sonraki sınav için sabırsızlanıyormuş gibi deli gözleriyle etrafına bakınıyor.Karanlık koridora çıkıp mağarayı andıran bir yere doğru ilerliyoruz.
Koruyuculuk yerleşkesi yer altında. Oysa yerleşkenin Bi mezara benzediği düşüncesi, en korkunç kabuslarımdan biriydi.
"Burada ayrılıyoruz" Diyor Max, kapıya vardığımızda. "Koruyuculukta doğanlar benimle geliyor. Şanslısınız. Koruyucularda doğanlar ve transfer olanlar çoğu eğitimi ayrı alıyor. Böylece koruyucularda doğanlar kasıntıları parçalayamıyor-" Bunu söylerken koruyuculukta doğanlardan yana bakıp sırıtıyor.
"Turistik bir geziye ihtiyacınız olduğunu hiç sanmıyorum."
Koruyuculukta doğanlar, Mağaraya girmeden, sırıtan Max'in peşi sıra aydınlık tarafa doğru uzaklaşıyorlar. Arkalarından izliyorum. Gözden kaybolduklarında sırtımı dikleştiriyorum. Bu beni Biraz daha olsa özgüvenli kılıyor. İnsanların beni en başından ciddiye almaları için onlara karşı sert olmam gerektiğini dört sene önce öğrenmiştim.
Natalie'nin doğuştan sahip olduğu sevimlilik bende yok. İnsanların sadakatini bir gülümseme ya da espriyle kazanamam o yüzden başka yöntemlerle oteritemi sağlamam gerekiyor.
"Benim adım Tobias." Diyor.
"sizin çömezlik eğitmeninizim. Çoğunlukla kontrol odasında çalışıyorum, ama önümüzdeki bir kaç hafta eğitiminizi ben üsteleneceğim"
Uzun boylu, koyu tenli kızlardan biri enerjik bir şekilde atılıyor. "Burada nasıl yaşamamızı bekliyorsun. Burası mağara gibi."
Bir başkaldırının eşiğinde olduğumuzu seziyorum.
"Evet, burası bir mağara." Diyor meydan okurcasına. "Bir sorunun mu var."
"hayır" Diyor kız.
"Güzel. şimdi çukura gideceğiz. Bir gün burayı sevmeyi öğreniceksiniz. Burası-"
Kız tekrar Tobiasın sözünü kesiyor. "Çukur mu? Zekice bir isim."
Tobias yaşadığı öfke patlamasıyla kızın üzerine yürüyor. Suratına yaklaşıp gülümsemesi solana kadar bir kaç saniye gözlerini gözlerine dikiyor.
"senin adın ne? " diyor alçak sesle
"Christina" Diyor kız.
"beni iyi dinle Christina. Ukala Dürüstler gibi olmak istiyorsan tekmeyi yersin." Diyor.
"Benden öğreneceğin ilk ders, çeneni kapalı tutmak olacak. Anlaşıldımı."
Kız başını sallıyor. Ama kızın yerine benim kalbim resmen kulaklarımda zonkluyor.
Önünde duran kapıları sertçe itiyor ve bir an hayatın bütün coşkusuyla çağladığı, kayaları yalayıp geçen kanyon sularının duvarlarda çınladığı akıl almaz büyüklükteki boşlula karşılaşıyorum. Çoğu zaman yükseklikten korkarım ama bugün karşıma çıkan manzaraya bayılıyorum. Hoşlanmamak elde değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yandaş
Teen FictionDürüst, bilge, cesur ve çalışkan okurlara.. Bu kitabı uyumsuz filminden esinlenerek yazılmıştır. Benzerliklere göz yumarsanız sevinirim. Sadece içimden geldiği için yazıyorum. Gülümsediğinde ilk kez, benden hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyorum...