Akşamüstü yüzüne vuran soğuk havanın ayazı kalbine kadar işliyordu. İşten dönerken bugün yaşadıkları olayları çekiştiren kişilerin ağızlarından çıkan sıcak hava buharlaşarak gökyüzüyle birleşiyordu.
-Çok hızlı yürüyorsun, dedi arkasındaki ses.
Serkan arkasını bile dönmeden cevap verdi çünkü arkasından gelen sesin kime ait olduğunu adı kadar iyi biliyordu.
-Sende acele etsen iyi olur, bana böyle nazik davranan çırağı bir daha bulmak hiç kolay olmaz. Diye kahkaha attı.
Arkasından gelen ses ona bir çıraktan daha yakın olan Bulut'a aitti. Dokuz, on tane hızlı ve büyük adım atarak Serkan'ın yanına yaklaştı.
-Bugün çok dalgındın ustam bir şey mi oldu?
-Hayır bir şey olmadı sadece geçen sene çok yakın bir arkadaşım cinayete kurban gitti. Bizim dükkana girerken diğer marangozların onun dükkanının önüne çiçek bıraktıklarını fark ettim ve ben onun öldüğü o lanet günü unutmuşum. İşte bu yüzden moralim bozuldu.
-Cinayet mi? Nasıl öldü, ne biliyorsan anlat, anlattığın zaman belki kendini daha iyi hissedersin ne derler; Mutluluklar paylaşıldıkça artar, üzüntüler paylaşıldıkça azalır.
-Hayır. Yani en azından bugün değil. Bu olay hepimizi derinden etkiledi ve her hatırladığımda gözümde canlanmasından bıktım.
-Son birkaç soru daha sormak istiyorum lütfen.
-Peki sor.
Ölen kişinin ismi neydi?
-Hakan, Hakan Usta.
-Katilin kim olduğunu öğrenebildiniz mi?
-Katil bayağı becerikliymiş. Hiçbir iz bırakmamış fakat otopsi raporuna göre Hakan karşısındaki kişiyle hiç boğuşmamış ve bu da katilin onun tanıdığı birisi olma ihtimalini destekliyor. Off neyse kalbim bunu daha fazla kaldıramayacak.
Bak sana ne diyeceğim yarına yetiştirmemiz gereken iki gardırop var ve ek mesaiye kalman gerekiyor bu yüzden bu gece evimde kal yarın erken saatte çalışmaya başlarız. Merak etme maaşına ekleme yapacağım, diye gülümsedi.
-Peki o zaman, sadece ek maaş hatırına, diye şaka yaptı.
Bulut'un ilk defa geldiği minik bahçeli bir evin kapısından içeri girdiler. Serkan'ın tahtadan yaptığı minik heykeller göz alıcı bir şekilde onları selamlıyordu ama Bulut'un gözleri heykelleri görse bile ne olduğunu algılayamıyordu çünkü onun aklı başka yerdeydi. Hakan nasıl ölmüştü, kim öldürmüştü? Hepsi aklında ayrı bir soruydu, hepsini öğrenmek istiyordu ama şimdi yapacağı tek şey Serkan'a yaptığı heykellerden dolayı birkaç iltifat etmekti çünkü bu son konuşulanlardan sonra birazda olsa mutlu olmaya ihtiyacı vardı. Arkasını döndüğü anda Serkan evinin bahçesindeki heykellerden farksızdı. Elindeki küçük şeye odaklanmıştı ama Bulut ne olduğunu göremiyordu. Biraz daha yaklaştı. Serkan'a seslenmeye başladı ama Serkan ne hareket ediyor ne ses çıkarıyordu. Bulut onun sırtına dokundu.
- Ustam iyi misin?
Aniden Serkan bayıldı.
Bulut onu tutmaya çalıştı fakat Bulut'un kollarının gücü onu taşımaya yetmedi. Sadece başına darbe almadan yere yığılmasına yardımcı oldu.
Bulut Serkan'ı bayıltan şeyin ne olduğunu merak etti ve Serkan'ın elindeki şeyi aldı.
Bulut elindekine baktığı anda kanı dondu ve hemen yerinden fırlayıp kusacak bir yer aradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayetler Sokağı
Mystery / Thriller60, 59, 58 süreniz bitiyor çocuklar nasıl öleceğinizi seçin acı çekerek mi? Bunun bana nasıl zevk vereceğini düşünsenize bir bağırışlarınız, haykırışlarınız beni nasıl güçlendirecek. 27, 26 kalbinizin atışları kulaklarıma kadar geliyor, söylesenize...