Üzerinden tam 1 yıl geçmişti. Ona açılmamın ardından koskoca 1 yıl..Beklediğim gibi reddetti zaten ben imkansız bir aşkı seçtiğimin farkındaydım. O benden nefret ediyor, beni öldürmek istiyor bense ona her geçen gün daha da aşık oluyorum. Bana söylediği o çirkin sözlere gülerken aslında içten içe hep kırılıyorum.
Eskiden -benden nefret ediyor olsa bile- hergün onu görürdüm ancak şimdi, ona açıldığım günden beri ne suratıma bakıyor ne de adımı ağzına alıyor. Onunla ilgili şeyleri Shinra'dan öğreniyorum. Shinra Shizuo'ya olan aşkımı ben Shizuo'ya açıldıktan yaklaşık 1 buçuk ay sonra öğrendi. Shizuo ona hiçbir şey anlatmamış. Muhtemelen utanmıştı,tiksinmişti ve işte o an belkide -ki buna eminim- benden 10 kat daha fazla nefret etmişti.
Haklıydı..
Haklıydı işte. O bir erkek ve bende bir erkeğim. Shizuo'nun homofobik olması bir yana, benden nefret ettiğini bile bile aptal gibi ona açılıp onu kaybetmiştim.
Hissetmiştim, ellerimden kayıp gidişini.. Hissetmiştim, bana attığı o son bakış bir daha bana görünme bakışıydı. Bir daha adımı anma, bir daha benimle aynı ortamda bulunma bakışıydı.. Ben çok iyi bilirim bu bakışları. Hayatım insanların bana attığı bu bakışların ne anlama geldiğini öğrenmekle geçti ve büyüyünce anladım ne anlama geldiklerini çünkü çevremde zamanla hiçkimse kalmamıştı.
Hemde hiçkimse..
Ailem hiç olmadı desem yalan olmaz. Ailesinden işkence gören çocuk gördünüz mü hiç?
Büyüdüğümde aile içi şiddet ve işkence gördüğümden psikolojim bozulmuştu ve o zamanlar daha lisedeydim. Shinra beni bir psikoloğa görünmem için ikna etmişti, tabii bu epey de zaman almıştı.
Psikoloğuma daha ilk haftadan ısınmıştım bile. Ben insanlara öyle kolay ısınamam ama o.. O çok farklıydı, onda farklı bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Bunların yanı sıra o çok eğlenceli ve aynı zamanda da çok pozitif biriydi. Benim aksime..
Ama her insanın bir kusuru olduğu gibi maalesef onunda büyük bir kusuru vardı. Aslında bu kusur değil hastalıktı yani ben o zamanlar bunu hastalık olarak görüyordum ancak her şey zamanla çok değişti. Bende değiştim..
Psikoloğum bir erkekti ama garip olan yanı bu değildi, garip olan yanı onun kendi hemcinsinden hoşlanıyor oluşuydu. Bu durum ilk başlarda beni tiksindirmişti ama ona karşı olan sevgim -dostane bir sevgiydi bu- bu kusurunu görmezden gelmeme sebep olmuştu.
İşte ben tam bu noktadan sonra değiştim.
Psikoloğum sohbetimizin aralarında sürekli kendi cinsel anlayışından bana da aşılamaya çalışıyordu. İlk başlarda kulak asmamaya çalıştım ancak bir zaman sonra bu konu ilgimi çekmeye başlamıştı.
Ve gitgide,gitgide.. Değiştim..
Artık bende hemcinsinden hoşlanan birine dönüştüm ama bunu kimseye söyleyemedim çünkü insanların gözünde biz iğrenç yaratıklardık. Aslında başlarda bende öyle adlandırıyordum ama bu ben değiştikten sonra çok değişti. Daha farklı bir anlam kazandı. İğrençlikten çok.. Aşk,arzu ve şehvet gibi? Evet sanırım doğru kelimeler bunlar.
İşin en garip yanı da ne biliyor musunuz? Benden 6 yaş büyük o çok sevdiğim -bir abi gibi gördüğüm- psikoloğumun bana karşı farklı şekillerde ilgi duymaya başladı.
İlk başlarda yaklaşmalarını görmezden geldim daha doğrusu o şekilde yakınlaşacağını tahmin etmedim sonuçta sadece elini omzuma atıp sık sık elime dokunuyordu. Bunun sadece beni güvende hissettirmek ve benim arkamda olacağını anlatmak için yaptığını düşünüyordum çünkü çoğu insan bu şekilde belirtirdi.
Ancak o.. Hiç de bu anlamda yapmamıştı o küçük dokunuşlarını.
Tam iyileştim derken psikolojim psikoloğum yüzünden iyice bozulmaya başlamıştı. Tamam artık bende onun gibi biri olmuştum ama ondan hoşlanmıyordum onu sadece abi, arkadaş olarak görüyordum.
Birgün bunlardan daha acısı geldi başıma.. Çok korkunçtu..!
Beni köşeye sıkıştırıp dokunmaya çalıştı! Neyse ki son anda kapının tıklatılmasıyla benden ayrıldı ve o günden sonra da bir daha o odaya adımımı atmadım. Unutmam çok or oldu, birilerine anlatmaya ihtiyacım vardı ama.. Benim bir ailem yoktu.. Kendi çocuklarına işkence eden ailem bu olayın yaşanmasından bir yıl önce kadar yangında vefat etmişti. Ben de o sırada okuldaydım. Shinra bana şanslısın demişti.
Sahi şanslı mıydım?
Belki orada bende ölseydim şuan bu kadar acı çekiyor olmazdım. Belki her şeyden öte kalbimi bu kadar kıracak, ona bu kadar hasar verecek Shizuo adında bir canavarı asla tanımazdım ve asla da bu kadar kırılıp üzülmezdim. Kim bilir? Belki o zaman her şey daha güzel olurdu. Uzun uykumda güzel bir hayatın hayalini kurabilirdim.
Shinra zor zamanlarımda hep yanımda olmuştu. Yaşadıklarımdan sonra güvenmek zor da olsa o güvenimi kazanmayı başarmıştı. Ve ona yaşadığım her şeyi anlattım ve o da uzun uzun dinledi, aynı gerçek bir dost gibi.. Ve onun da yardımıyla zamanla yaşadığım bütün zorlukları aşıp yeni bir hayata başlama kararı almıştım.
İlk başlarda her şey güzel giderken onunla karşılaştım. Ve o ilk görüşte kalbimi çalmayı başarmıştı. Bende onun ilk görüşte nefretini kazanmayı... Başarmıştım. Evet, be büyük başarı değil mi? Bir alkışı hakettiğimi düşünüyorum?!
Aramızdaki nefret oyununu sürdürdüm ancak bir zaman sonra ona olan aşkıma dayanamadım. Her geçen gün iyice çileden çıkıyordum çünkü yanında sürekli ağzındaki salyalarını akıtarak ona havlayan bir adet *** Varona vardı. O benimdi. En azından benim için öyleydi. Ortada hiçbir şey yokken onu sahiplenmiştim. Benden başka kimse ona bakmasın istiyordum ana oysa o kadar insan arasından sadece benden nefret ediyordu. Adaletin bu mu dünya!!!
Adaletin bu mu?..
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|SHİZAYA|H͞͞a͞͞y͞͞a͞͞l͞͞ K͞͞ır͞͞ık͞͞l͞͞ığım͞͞ 💔
FanfictionBenim en büyük günahım, sa̶n̶a̶ a̶şık̶ o̶l̶m̶a̶m̶..! ❌🚫🖤