Bu kısımları hızlı atlayacağım. Sonraki birkaç hafta boyunca sarayda bir hararet vardı. Babam Tagor Krallığı ile mektuplaşıyordu. Annem ise tuhaf bir şekilde bana iyi davranıyordu. Haftalarca bu olaylar devam etmiş ben de bu fırsatla mağaraya gidip rahatça antremanlarımı yapabilmiştim.
Balodan 2 ay sonra olanlar grlecekte olacakların haberciliğini yapmıştı. 18. yaş günüm için Krallıkta eğlence düzenlenecekti. Halkla birlikte yapılacak eğlence şehir meydanında olacaktı. Birkaç kez şenlikler nedeniyle ailem ile gitmek dışında hiç gitmemiştim. Bir de zamanında Büyükannem ile kılık değiştirip uğramıştık birkaç kez. Ben bunun heyecanını yaşarken olacaklardan habersizdim.
Doğum günümde sabah erkenden uyanmış, enerjik bir şekilde güne başlamıştım. Tüm gün aynı gündelik işlerimi yapmış, akşam ise kutlamalar için hazırlanmıştım. Yıllar sonra ilk kez şehre gidecektim. Süslü kıyafetlere bile ses çıkarmamıştım. Küçük taşlarla süslü kabarık, mor bir elbise giymiştim. Aşağa inip at arabasına atlayıp heyecanla meydana gitmiştim.
Şehir meydanı o kadar güzel görünüyorduki büyülenmiştim adeta. Her yer fenerlerle ışıklandırılıyordu, sokaklar çiçeklerle süslenmişti, insanlar etrafta neşeyle dans ediyordu. Meydana bir sahne yapılmıştı, ozanlar şarkı söylüyorlardı. Bir köşede saray korumaları tarafından çevrelenmiş küçük bir sahne yapışmış, üzerine Kraliyet Tahtları yerleştirilmişti.Sahnenin altınada soylular için sandalyeler konmuştu. Doğum günü kızı olarak en son benim gelmemi istemişti annem. Bu demek oluyordu ki herkesin gözü önünde girmem gerekecekti alana.
Meydana gidip ortasında durdu araba. 2 koruma hemen gelip kapımı açıp beni indirdi ve halkın meraklı bakışları altında beni Kraliyet Tahtlarının olduğu sahneye doğru götürdüler. İnsanlar alkışlıyor, ıslık çalıyor, birbirlerini itip yaklaşmaya çalışıyorlardı. Korumaların açtığı yoldan gidip sonunda Kraliyet alanına vardım ve ayakta bekledim. Çünkü tüm ailem ayaktaydı.
Babam birkaç adım öne çıktı, tüm sesler kesildi. "Sevgili halkım, sizlere bu gece için teşekkür ederim. Büyük kızım Prenses Maria için önemli bir günü sizlerle kutlamak bizleri çok mutlu etti. Gece boyunca kutlamalar devam edecektir. Hepinizin iyi eğlenmesini diliyorum." dedi ve alkışlar eşliğinde oturdu. Bizde onun atdından yerlerimize oturduk. Bugün babamın sol yanındaki tahtı bana ayırmışlardı. Bu çok önemli bir olaydı. Kralın solunda oturan sol kolu demek olurdu. Kral ve Kraliçeden sonraki en önemli konum. Burası Marco'nun yeriydi, bugün bana vermiş olmaları çok tuhaftı.
Kutlamalar tüm gece devam ettim ve sıra geldi hediyelere. Bizi meydandaki sahneye götürdüler. Ailem ve ben ayakta sırayla soyluların hediyelerini kabul ettik. Genel olarak değerli kumaşlar ve mücevherler gelmişti. 5 krallıktan soyluların hediyelerini kabul ettikten sonra sıra Kraliyet hediyelerindeydi. Ailem bana bir 'at' hediye ettiler. Büyükannemin ölen atı Tiana yerine geçmesi içindi. Elbette bu sadece at arabasına takılarak kullanabileceğim gerçeğini değiştirmiyordu. Ama bu dinç, genç siyah beyaz at, arabaya bağlanmaması gerekecek kadar değerliydi. Ardından Mylos Kralının yolladığı, bu krallıktan çıkan demir ile dövülmüş değerli taşlar ile süslenmiş kabzasıyla güzel bir kılıç hediye edildi. Gregoria Krallı ise yeni bir taç hediye etmişti. Yampos Kralıysa üzeri değerli taşlarla bezeli zarif bir kolye yollamıştı. Sıra Tagor Krallığına geldiğinde ise olanlar oldu. Başta herşey normaldi, ulak gelip hediyeyi takdim etti. Hediye çok değerli el yazması nadir bir bitki kitabıydı. Mücevherlerden bile daha değerliydi, hem manevi hem de maddi olarak.
Tam hediyeler için teşekkür konuşmamı yapacakken meydana bir atlı geldi. Atını durdurup pelerinin başlığını indirdiğinde altın sarısı saçlarında, saçlarıyla bütünleşmiş bir taç takan Prens Gary çıktı. Atından inip sahneye yaklaştı ve merdivenleri çıkıp karşıma geçti. Babamla anneme bakıp eğilerek selam verdi. "Kralım, Kraliçem. İzninizle ben de bir hediye vermek istiyorum." dedi, babam başıyla onaylayladı. Halk sessizliğe bürünmüştü, sadece birkaç fısıldaşan insan vardı. Gary bana döndü. Yeşil gözlerinde heyecan parıltısı vardı. "Sevgili Prenses Maria, öncelikle size mutlu bir ömür diliyorum. Size bir hediye sunmak için gelmiştim ama bu daha çok benim için bir armağan olacak." dedi ve tek dizinin üzerine çöküp elini pelerininin içine attı. İçinden büyük bir elmasın merkezinde durduğu, etrafı gözleri gibi yeşil zümrütlerle süslenmiş bir yüzük çıkardı. Bir dizinin üzerine çüktü ve yüzüğü bana uzattı. "Bu aciz hayatımın geri kalan her gününü güzelleştirip yaşamayı bana armağan eder misiniz, leydim? Benimle evlenir misiniz, Prenses Diana Elizabeth Maria?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRENSES (Tamamlandı)
AcakPrenses? Prenses denilince akla ilk gelen nedir? Elmaslarla süslü taçlar? Mücevherler? Elbiseler? Muhtemelen hepsi ve daha fazlası. Ya prenses olmak o kadar fa güzel değilse? Elmaslarla süslü bir esaret mi? Çamurlu bir özgürlük mü? Sizce? ........ ...