-7-

11.5K 487 39
                                    

Çok heyecanlı geçen iki gün sonrasında son okul günü gelip çattı. Bugünü de bitirince ilk haftamı tamamlamış olacaktım. Sorunsuz bir şekilde umarım.

Uyandığımda ilk düşündüğüm buydu, ikincisi Fırat, üçüncüsü Fırat, dördüncüsü... Neyse tamam, çok özel olmaya başladı bu konu.

Saçlarım çok az dalgalı olduğu için biraz maşa yaptım, dalgalı saçlarım oldu böylece.

Siyah bir bluz giydim, bugünlük şorttan vazgeçip dar paça, koyu renk bir kot seçtim. Biraz daha ağır başlı hissediyordum kendimi, her zamanki şort tişört halime göre. Koyu kahve topuklu botumu alıp aşağı indim.

Teyzem kahvaltıyı hazırlıyordu, ben geldikten sonra evdeki kadın daha az gelmeye başlamıştı, teyzem yalnız kalmamızı tercih ediyordu.

Beni öyle görünce bir şaşırdı.

"Aryacım, tarz değiştirmişsin bakıyorum," dedi.

"Ruh halim biraz daha ağır başlı hissettiriyor kendimi teyzoş ya," dedim. "Hande'yle Simay bir haftada yaşlandırdı beni vallahi." Şikayet etmeyecektim ama o açtı konuyu sonuçta.

"Başka kişiler yok mu sınıfında, sana iyi gelen?"

"Olmaz mı, Asya var, Anıl var." Aklıma o reveransı falan gelince heyecanla konuştum.

"Anıl çok iyi bir insan ya teyze, bir haftadır hep yanımda. Fırat'tan daha çok görüyorum çocuğu resmen."

Teyzem güldü. "Bana niye anlatmadın ki daha önce?" diye sordu. "Öyle bir şey değil ki Sudiş," dedim. "İyi bir arkadaşım sadece, başka bir şey yok."

"Peki, öyle olsun hadi." Saatime baktım, bu gidişle geç kalacaktım. Hemen kalktım.

"Teyzoşum muhabbetine doyum olmaz, derse geç kalıcam biraz daha oturursam," deyip öptüm yanağından. Botumu giyip, çıktım.

"Kendine dikkat et," diye seslendi arkamdan.

Otobüse bindim, artık alıştığım için güzergaha falan kulaklığımı taktım. İlk iki gün hiç yapmamıştım, çünkü yolu bilmiyordum. Müziğe dalıp yanlış yerde inmek de istememiştim.

Ruh halim gibi, çok da hareketli olmayan bir liste açtım. Otobüsten inerken kulaklığımı çıkarmıştım ama şarkı artık ağzıma dolanmıştı bir kere. Okula girerken söylemeye devam ettim, nasılsa kimse duymuyordu. Sesim kötü değildi ama Hande zaten bana laf etmek için fırsat kolluyordu. Herhalde bundan da ünlü olmak istediğimi falan çıkarırdı, bilmiyorum. Nedense sanki bana söylediği bütün şeyler aslında kendisinde olanlar gibi geliyor. Sonuçta kişi kendinden bilir işi.

Anıl koşa koşa geliyordu karşıdan. Konuşmaya çalıştı ama nefes nefese kalmıştı, tam çıkmadı kelimeler.

"Dur bi dur, bi sakin. Al bir nefes bakayım?" dedim gülerek. Abartılı bir şekilde nefes alıp verdi, "Hadi anlat şimdi."

"Asya'yla Teoman'ı gördüm az önce."

"Ee?" Merak etmiştim gerçekten, ben de heyecanlandım onun gibi.

"Eesi, Teoman Asya'yı öptü!"

Çok sevinip Anıl'ın boynuna sarıldım. Bu çok güzel haberdi işte. Biri yanımızda durdu, "Hayırdır?" diye sordu. Dönüp baktım kim diye, Pamir'miş.

"Efendim?" dedim. "Sarılarak kutlama yapıyorsunuz ya, ne oldu merak ettim," dedi cevap olarak.

"Önemli bir şey değil ya," diyerek geçiştirdim. Anıl'a döndüm. "Sınıfa gidelim mi?" Kolunu attı omzuma, gülüp konuşarak sınıfa çıktık. Anıl böyle biriydi işte. Başkası olsa belki yanlış anlardım hareketlerini ama Anıl sadece arkadaşımdı, iyi bir arkadaş.

Bana AitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin