BÖLÜM 10: "Yıkılış" 🌼

5.1K 430 244
                                    

Bu bölümü justfurina adlı okuyucuma ithaf ediyorum. Desteğin için teşekkürler güzelim <3 bir diğer bölüm de başka bir güzel okuyucuma ithaf edilecektir. 👀


Göz kapakları birbirine dikilerek sonsuzluğa esir edilmiş bir ruhun cesedi gölgemde uzanıyordu. Saçları gölgemin üzerinde, boğazıma düğümlenmişti. Kirpikleri bir ok gibi kalbime saplanmıştı, öldürmüyordu ama beni yavaş yavaş zehirliyordu.

Zehrinin şifası bende yoktu, çürüyüp yok olmaya yüz tutmuş zihnimin en derin ve karanlık köşesine oturmuş bilincim de bunun farkındaydı ve öylece ölümü bekliyordu.

İkimiz arasında uzanan langırt masasının üzerinde sabitlenen gözlerim şuan bir şahinin avına odaklanması gibi, önümde uzanan masanın içinde bir oraya bir buraya savrulan toptaydı.

Elimizin sürekli birinden diğerine kaydığı langırt sopalarının uçları kaplamaydı ve sıkıca kavrayabilmemiz için ideal bir dokusu vardı.

Jungkook benden daha seri hareket ediyordu, gözleri hiçbir şey kaçırmazmış gibi toptaydı ve adeta, dünya şampiyonası finalinde kalesini koruyan bir kaleci gibi kendi bölgesindeki kaleyi koruyordu.

Yutkundum.

Bu oyunda çok iyiydim ama onun bu kadar iyi olabileceğini tahmin etmiyordum, onu kolayca alt edebilirim sanmıştım çünkü bu langırt masasının sadece süs için burada durduğunu düşünüyordum.

Yanılmıştım.

Bana göre fazla hızlıydı ve karşılamaları daha sertti.

3 set oynayacaktık ve en az 2 set kazanan kişi oyunu da kazanacaktı.

Ona yenilmek istemiyordum.

Ona yenilecek olursam bunun sonucunda neler olacağını kestiremiyordum, benden istediği şey ilk öpücüğümdü ve bunun ağırlığı dudaklarımdan aşağıya sarkarak bana bir yük oluşturmuştu.

Ben kazanırsam beni ve annemi rahat bırakacaktı, tehditleri son bulacaktı ve belki de benden uzak duracaktı.

Bu güzel bir şeydi ama neden bir yandan da huzursuz hissediyordum?

Kaybetmek için oyun oynayan bir sessiz kabulleniş miydi benimki? Asla.

"Güzel oynuyorsun," sessizlikle yıkanmış birkaç dakikanın sonunda ilk konuşan o oldu. Sesinde bir duygu aradım ama bu çok zordu. "Ama yeterli değil."

Bir anda, açılan boşluktan içeriye topu gönderdi ve top benim kalemin içine büyük bir hızla girdi. Bir kalp atışı kadar kısa bir saniyede yaşanmış olan bu malubiyetin keskin kokusunu soludum. İlk seti kaybetmiştim.

Yutkundum ve gerildiğimi fark etmesin diye ondan gözlerimi kaçırdım. Gözlerine alay bulaşmıştı ve bu alay büyük bir hızla yüzüne de yayılmaya başlamıştı.

"Bence pes etmelisin."

"Unut bunu! Sadece sana avans verdim," diye mırıldandım huysuzca. O bana bakıyordu ama ben o hariç her yere bakıyordum. "Pes etmeyeceğim."

Swamp | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin