Kimdi bu ?

93 5 0
                                    

Evet elimde küçük Berra diğer elimde ise küçük mustafa. Mekâna gelmiştik. Herkes büyük bir hayretle beni izlediler. Belli ki benim yokluğumdan haberleri bile olmamıştı. Sonra yanıma toplandılar. Bu çocukların kim olduğunu sordular. Cevaplarını alıp yavaş yavaş uzaklaştılar. Anladım ki biri gider biri gelir. Kimse kimseyi umursamıyordu. Alışmıştı çocuklar kayıplara,gidenlere. Farkında bile olmuyordu. Çok üzülmüştüm. Acaba anneler babalarda böyle miydi ? Biri gidip bir diğeri mi geliyordu ? Acaba şu an benim yerimde başka bir kardeş mi vardı ? Gözlerimi tutamadım. Ağlamaya başladı. Herkes şaşkın gözlerle beni süzüyordu. Kimse ne olduğunu anlamamıştı henüz. Ama Hatice ana sanki anlamış gibiydi. Ortamın yumuşaması için küçük bir tebessüm ettim önce. Sonrası çorap söküğü gibiydi. Hala içimde bir huzursuzluk vardı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sabah uyandığımda gözlerim şiş bir vaziyette uyandım. Çünkü mavi gökyüzüne,kusursuz gökyüzüne bakarken içimi ona dökmüştüm. Ağlamıştım. Derdimi,tasamı,sıkıntımı,istediklerimi hepsini bir bir anlatmıştım. Sabah yemeğe indiğimde küçük bir sahanda yumurta,yanında küçük bir dilim ekmek. Bu kadar insana bu nasıl yetecekti ki ? Küçük bir yemek tabağında az bir yiyecek,onlarca aç çocuk. Biz bunları hak etmemiştik. Ya da hak edicek ne yapmıştık. Açız,yetimim,okumayı,yazmayı bilmiyoruz. Bir anlık bu düşüncelere dalmış gitmişken gözümü açtığımda sahanda yumurta çoktan bitmiş,dibi sıyırılıyordu. Sitemkâr bir vaziyette sandalyeden kalkarken arkadan gelen konuşmaya kulak misafiri oldum. Kızın teki benim annemi,babamı benim öldürdüğümü ve yetim kaldığımı söyleniyorlardı. Elimi hızlıca masaya vurdum ve sandalyeyi geriye doğru ittirdim. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Ben ise arkamı dönmüş burnumdan hızlı hızlı nefes alarak dikkatlice bir ona bir öbürüne bakıyordum. Açıklama yapmam lazımdı ama yapmayacaktım. Evet onlara açıklama yapmayacaktım. Yandımda oturan bende uzun boylu,esmer,kilosu vücuduna uyan bir çocuk nazikçe elimi tuttu ve sandalyeme oturttu ve kulağıma:"boşver,onlar hep öyle"dedi ve önüne döndü. Hala aynı sinirle kollarımı önümde bağlamış bacak bacak üstüne atmıştım. Yemek bittiği için biraz sonra sinirli bir vaziyette ayağa kalkmıştım. Yavaş yavaş mendilleri torbama koyarken öylece dalıp gitmiştim. Hayallere,rüyalara,gerçekler. Hepsini bir köşeye bırakmam gerekiyordu farkındaydım. Torbayı aldım ve servise ilerledim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Arabayı süren kel kafalı bıyıklı sırık amca bizi bu sefer değişik bir yere götürüyorlardı. Burası adeta kocaman bir mekândı. Bir sürü insan bir sürü hayvan kedi köpek esnaf... Hatta böyle bize değildi böyle şu eti beyaz,saçı sarı böyle mavi gözlü çocuklardan vardı. Yanlarından geçerken bizim gibi konuşmuyor böyle abidik gubidik bir şeyler diyorlardı ne diyorlardı acaba ? Bu sefer esnaflarda "kam kam" diyordu. Galiba başka bir dildi. Anlamıyordum ama bakıp bakıp gülüyordum. Esnaf amcaya bakarken birine çarptım. Bütün mendillerim döküldü. Onunda mendilleri vardı. Oda satıyordu. Fakat daha önce onu bizim mekânda görmemiştim acaba bu haylaz kimdi ? ...

Mavi GökyüzümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin