4.Bölüm

64 11 0
                                    

"Dan!" diye bir çığlık duydum.

Diğer odadan geldiğini düşünerek aldırmadım.

"Artık burada yalnız kalmıyorum. İstediğim gibi dalamazsın."

Konuşan Jessica'ydı. Gözlerimi açmaya karar verdim ama çok zordu. Saat kaç ki daha? Erken değil mi?

"Önemli dedim ya Jess."

Bunu duyduktan sonra gözlerimi açmak için fazladan bir uğraş vermedim.

Biri beni omzumdan sarsmaya başladı. Tahminimce Jess bu kişiyi engelledi ve omzuma yapılan vahşice baskı son buldu.

"Bir kız nasıl uyandırılır bilmiyorsun!" diye sert bir sesle konuştu Jess.

Ondan böyle davranışlar beklemiyordum. Çünkü bolca dövmesi ve bir tane -emin değilim karnında da olabilir - piercingi vardı.

Birinin yanağımdan öptüğünü hissettimde içim yumuşacık oldu.

"Bebeğim. Uyan." dedi beni öpen kişi.

Yavaşça gözlerimi açtım.

"İşte böyle uyandırılır. Bir dahaki sefere beni taklit edeceksin."

Dan kafasını salladı.

"Günaydın." dedim pürüzlü sesimle.

"Günaydın." dediler aynı anda.

Dan çok heyecanlı görünüyordu.

"Babandan mektup var. Bizim odamıza gelmiş. Onunla iyi geçinemediğinizi biliyorum bu yüzden..."

"Bekle... Sana bundan bahsetmemiştim." dedim.

"Sam ile sıkı dost olmuş olabiliriz." dedi ve göz kırptı.

Sam! İhanet ettiğin dostun şu an ne hallerde bir bilsen!

"Uyanınca çok tatlı oluyormuşsun." dedi Jess.

"Ona asılma." diye çıkıştı Dan.

Üçümüz de gülmeye başladık. Saate baktığımda suratımı öyle bir astım ki onlar da korkudan aynı ifadeyi yaptılar.

Saat henüz 05:24 olmuştu. Üstlerine baktım. Pijamaları ile değildiler. Neden bu erken saatte kalkıp hazırlanmışlardı? Sınıflar kaçta başlayacaktı ki? Hem onlar da benimle aynı zamanda uyumuşlardı. Alarm olsa ben de uyanırdım.

"Neden bu erken saatte ayaktasınız?"

"Biz uyandırma komitesindeyiz." dedi Dan.

"Okulun böyle bir etkinliği olduğundan haberim yoktu." dedim.

"Zaten böyle bir etkinlik yok."

Jess bunu sinsi bir ses tonu ile söylemişti. Ayrıca gizlice sırıtıyordu. Dan'e baktığımda onun da Jess ile aynı hareketleri yaptığını gördüm.

"İzle." dediler aynı anda.

Kapıdan çıktılar ben de arkalarından kafamı çıkarıp izlemeye başladım.

"I'm bulletproof, nothing to lose

Fire away, fire away

Ricochet, you take your aim

Fire away, fire away

You shoot me down but I won't fall

I am titanium

You shoot me down but I won't fall

I am titanium

I am titanium

I am titanium!"

Jessica'nın sesi berbat ötesiydi.

"Stone-hard, machine gun

Firing at the ones who run

Stone-hard as bulletproof glass!

Dan'in de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Odalardan bağırma, küfür ve homurdanmaları duyabiliyordum.

İkisi de insanlardan kaçmak için odaya geldiklerinde gülüyorduk.

"Yarınkine ben de katılmalıyım." dedim.

Kafalarını salladılar. Jess'in gözü bir yere takılmıştı. Bakışlarını takip edip ilgisini çeken şeye baktım.

Mektup!

Zarfı açtım. Babamdan gelen bir tebrik kartıydı.

~•* Üniversitede Başarılar *•~

Notu ile bitiyordu. Buna inanamadım. Onu yaklaşık üç yıldır görmüyordum. Umarım annem bunu göndermesi için onu zorlamamıştır. Onu fazla umursamasam da babam tarafından umursanmak beni mutlu etmişti. Yine de onu aramak veya tekrar görüşmek için bir çaba harcamak gibi niyetlerim yoktu. Olacağını da sanmıyorum.

"Dina! İlk dersimiz birlikte. Zaten sınıf öğretmenimiz aynı olduğu için 2 hafta boyunca ders işlemeden tanışma programını uygulayacağız ve her ders beraberiz." dedi Dan.

Onun bu sefer sınıfı geçmesini istiyordum.

"Harika."

"Ben seni yurdun çıkışında bekleyeceğim üzerini değiştirir değiştirmez gel. İşlerimiz var."

Göz kırptı ve gitti.

Siyah KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin