Sabah kalktığımda yüzümdeki şişkinlikten epey rahatsız oldum. Yine de bir avuç soğuk suyun çözemeyeceği şey yoktur. Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı için mutfağa gittim.
Ama geldiğim an gördüğüm manzara canımı sıktı. Dağ gibi olan bulaşıklar beni bekliyorlardı. Onları makinaya tıkıp kafede yemeye karar verdim.
Sokağın köşesindeki yeni açılan kafeye gittim. Tostlarının güzel olduğunu duydum. Tostu beklerken etrafa göz gezdirdim ve bir şeylerin hazırlığının yapıldığını fark ettim.
***
Gelen tost bittiğinde topuk sesleriyle kafamı kaldırdım. Canlı müzik başlayacaktı. Gelen kişi ise kalbimin atışlarını hızlandırmaya yeten biriydi. Kibar bir şekilde yerine geçti ve o sesiyle kalplere dokunmaya başladı.
Saatler geçti ama ben yerimden kıpırdayamadım. Sadece hayranlık dolu gözlerle onu izledim. Fark edilmem umrumda değildi. Çok güzeldi...
Birkaç dakikalık mola vereceğini söyleyip yaklaştığında refleks olarak üstümü başımı düzeltmeye çalıştım. Ne kadar yapabilirsem...
Yanıma geldiğinde yüzünde gülümsemesi vardı. Ben heyecanla titrerken o sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi rahattı. Bir ara kahve almaya gitti. Geldiğinde ise gergince etrafa bakıp duruyordu. Bu bakışları rahatsız etti
"Yongsun, iyi misin? Bir sorun mu var?" cesaret edip omzunu sıvazlamıştım. Önce omzundaki elime sonra suratıma baktı. Bir süre dalgınca baktı ve hayır anlamında kafasını salladı.
Bir şey olduğu gün gibi ortadaydı ama söylemedi.
Neden söylemedin? Neden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| 𝑀𝑒𝑙𝑙𝑖𝑓𝑙𝑢𝑜𝑢𝑠 | °𝑓𝑎𝑛𝑓𝑖𝑐
FanfictionTAMAMLANDI •》Kulaklarımın kutsanmasını isterdim. Sonsuza dek seni dinlemek isterdim tavşanım.