Kahvelerimizden yudumlarken bir el silah sesiyle herkes çığlık çığlığa koşuşmaya başladı. Bizi ne kadar korur bilemedim ama masanın altına saklanmak iyi fikirdi sanırım.
"Yongsun! Hangi cehennemde saklanıyorsan hemen çık dışarı. Kaçamayacağını biliyorsun." dedi silahlı adam.
Soluma döndüğümde onun çoktan gitmiş olduğunu gördüm. Kafamı birazcık dışarı çıkardığımda elleri havada, gözyaşlarıyla silahlı adama bakıyordu.
Yerden emekleyerek kafenin mutfağına ilerledim ve malzeme kapısından dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda saldıracak bir materyal aradım ama bulduğum tek şey ufak bir kaya parçasıydı.
Elime aldım ve sessiz olmaya çalışarak ana girişe geldim. Hala beni fark edememişti aptal. Okuduğum makalelerin boşa gitmemesini umarak anlatılan kısıma sert bir vuruş yaptım.
Adam yere yığıldığında Yongsun yanıma koştu ve sarıldı. Gözyaşları omzumu çoktan ıslatmıştı. Sırtını sıvazladım. Sakinleşmesi için dışarı çıkardım ve bir şişe su alıp yanına geldim.
Bu sırada polisler çoktan o pisliği buradan silip süpürmüşlerdi.
Yongsun'a kim olduğunu sormak istesem de şu an anlatamayacak bir durumda olduğunu biliyordum. Evine kadar eşlik etmeyi teklif ettim ve yola koyulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| 𝑀𝑒𝑙𝑙𝑖𝑓𝑙𝑢𝑜𝑢𝑠 | °𝑓𝑎𝑛𝑓𝑖𝑐
FanfictionTAMAMLANDI •》Kulaklarımın kutsanmasını isterdim. Sonsuza dek seni dinlemek isterdim tavşanım.